SEDA GÖK-ANKARA
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin faydalanıcısı olduğu ve Avrupa Birliği ve TOBB tarafından ortaklaşa finanse edilen KOBİ Çalışan ve İşverenlerinin Küresel Ekonomideki Değişimlere Uyum Yeteneğinin Arttırılması Projesi (KUYAP) 2013 yılı Şubat ayında uygulanmaya başladı. KUYAP kapsamında Türkiye genelinde bugüne kadar 2 bin kişiye bilgilendirme ve eğitim çalışmaları gerçekleştirildi. Önümüzdeki yıl Şubat ayında tamamlanacak proje kapsamında toplamda 5 bin kişiye ulaşılması hedefleniyor. Avrupa Birliği ve TOBB’un kaynak sağlayıcısı olduğu proje kapsamında Türkiye’deki KOBİ’lerin gelişimine odaklanılıyor. 2015 yılından sonra yeni bir sürece girilecek olan projenin yaygınlaştırılmasına ağırlık verilecek.
KUYAP ile Türkiye’nin 15 ilinde (Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Şanlıurfa, Trabzon, Kayseri, Van, Kastamonu, Sivas, Samsun, Elazığ, Kars, Erzurum, Kahramanmaraş ve Batman) işletme çalışan ve işverenlerinin, insan kaynaklarına yatırım yoluyla küresel ekonomideki değişimlere uyum yeteneklerinin arttırılması hedefleniyor.
KUYAP, uygulandığı illerde işletmeleri küresel iş ortamına hazırlamayı amaçlıyor. Bu kapsamda, hem işveren ve çalışanlara genel ve mesleki alanlarda eğitimler verilecek, hem de ticaret ve sanayi odalarının eğitim alanında kurumsallaşmaları ve birer eğitim üssü haline gelmeleri yönünde önemli bir adım atılmış olacak.
KUYAP kapsamında Ankara, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Samsun ve Sivas illerinde 6 Eğitim Destek Koordinasyon Merkezi (EDKM) kuruldu. Projenin sözleşme makamı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB)–Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı–İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Program Otoritesi (İKG-PRO)’dir. Projenin uygulanmasında teknik destek PLANET (Yunanistan), IDI (İrlanda), EURECNA (İtalya), DIALOGOS (Yunanistan) ve MAKRO (Türkiye) konsorsiyumu tarafından sağlanıyor.
“İŞBİRLİĞİ İLE ŞİRKETLER DEĞİŞİME AYAK UYDURABİLİR”
Proje hakkında bilgi veren TOBB AB Proje Geliştirme ve İzleme Müdür Vekili Werner Gruber, etrafımızdaki herşeyin değiştiğini belirterek, bu değişime nasıl ayak uydurulacağının işletmelerin hayatta kalması açısından önemli olduğunu söyledi. Kurumlar arasında işbirliğinin önemine işaret eden Gruber, “Kurumlar işbirliği yaptığı takdirde iyi bir etki sağlanabilir ve şirketler değişime ayak uydurabilir” dedi.
KUYAP Ekip Lideri Alberto Gomez de 20 kişiden oluşan bir ekibin lideri olmaktan gurur duyduğunu ifade etti. Uyum yeteneğinin herkesin konuştuğu ancak kimsenin tam olarak tanımlayamadığı bir kavram olduğunu dile getiren Gomez, çalışanların ve iş liderlerinin seviyelerini artırmanın projenin amaçları arasında yer aldığını kaydetti. Projenin uygulanması için çoğunluğu Türkiye’nin doğusundaki 15 ilin seçildiğini anlatan Gomez, “Buralardaki firmaların uyum yetenekleri batıdaki firmalara kıyasla çok yüksek değil. Küçük şirketlerin kapasitelerini artırmayı amaçlıyoruz. O yüzden bu iller seçildi” diye konuştu.
İçinde bulunulan zamanın projenin Türkiye’de uygulanması açısından doğru bir zaman olduğunu belirten Gomez, ülkedeki KOBİ’lerin yurt dışındaki firmalarla başarılı bir şekilde rekabet etmeye başladıklarını söyledi.
UYUM YETENEĞİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ
KOBİ Geliştirme Kilit Uzmanı John Toner de uyum yeteneğinin insanların ve firmaların nasıl hayatta kaldıkları ile ilgili bir konu olduğunu ifade ederek, iş dünyasının eskiye kıyasla daha karmaşık hale geldiğini ve şirketlerin daha rekabetçi olmak zorunda kaldığını dile getirdi. Üretimin kendisi kadar iş adamlarının kafasındaki ve kalbindekilerinin de önemli olduğuna dikkati çeken Toner, Türkiye’nin ihracat alanında başarılı olabilmesi için kendi ürünlerine sahip olması gerektiğini kaydetti.
BİN İŞLETME İLE ÖZEL ANKET ÇALIŞMASI
Proje kapsamında Türkiye genelinde 1000 işletmenin katıldığı bir anket çalışması yaptıklarına da değinen Toner, bu araştırmadan çıkan bilgiler hakkında şunları anlattı:
“Türkiye’de bin işletme ile görüştük ve onlarla bir anket çalışması yaptık. Bu anket çalışması sonrasında gördük ki işletmelerin yüzde 50’si iş planı yapmıştı. Bu planlar günceldi. Yüzde 50’si yönetim eğitimine katılmış. Yüzde 70’i i mali kontrol sistemini kullanıyor. Yüzde 85’i işletme muhasebe sistemini kullanılıyor. Firmaların üçte biri patent sahibiydi. Yüzde 40 ı arge yapıyor. Yüzde 20 si bu araştırmalarda üniversitelerden destek alıyor. Üçte biri bilgisayarlı üretim sürecinde idi. Yüzde 50’den fazlası ihracat yapıyor. Yüzde 40’ı bir yıl içinde yeni bir ihracat pazarına açılmış. Dörtte biri e-işletme modeli ile çalışıyor. Dörtte üçü Pazar araştırması yapıyor. Dörtte üçü yurtdışındaki fuarlarlara katılıyor. Yüzde 80 kalite sertifikasına sahip. Dörtte üçücünün ticari markası var. Yüzde 84’ü endüstriyel bir kümelenme içerisinde yeralıyor. Bu rakamlar ve oranlar gösterdi ki, yüzde 50’si iyi uygulamalar için bir model olarak gösterilebilecek noktada idi.”