“ÜRETİME DAYALI BÜYÜMEYE ODAKLANMALIYIZ”

 

IMG_9933

SEDA GÖK ANKARA

Genç Girişim ve Yönetişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Allıoğlu, Türkiye’de üretime dayalı büyüme modeline odaklanılması gerektiğini söylüyor. TİCARET Sohbetleri’ne konuk olan Allıoğlu, 2014’ü ‘kayıp yıl’ olarak değerlendirmemek gerektiğinin altını çiziyor. Yerel seçimler sonrasında uygulanan politikaların önemine dikkat çeken Allıoğlu, “Yılın sadece dörtte bir bölümü geçti. Seçim sonrası bu başlangıç ile birlikte yine yılsonunda Türkiye’nin büyüme oranı yüzde 4 büyüme olabilir. Ama burada uygulanacak politikalar önemli. Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimleri de var. Ağustos ayındaki seçime şimdiden odaklanmayalım. İşimize ve üretime odaklanalım. İş dünyası yurtdışına gitsin. Dış sermayenin daha fazla gelmesi için çaba harcanmalı. Üretim odaklı bir büyüme modeliyle yol almalıyız. Yatırımlar için teşvik politikalarını insanlara tekrardan hatırlatmalıyız. Yatırım bölgelerimizi tekrar hatırlatmak lazım” diyor.

Öte yandan dernek olarak kooperatifleşme konusunda çalışma yaptıklarını belirten Allıoğlu ile dernek faaliyetleri, Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeler ve yapılması gerekenler üzerine konuştuk.

 

-Genç Girişim ve Yönetişim Derneği’ni okurlarımıza anlatır mısınız?

Derneğimiz 19 Mayıs 2003 tarihinde kuruldu. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren 300 üyesi var. Üyeler arasında ticaret ve dostluğu arttırmak öncelikli görev alanımız içinde yer alıyor.

Sivil toplum kuruluşu olarak sosyal amaçlara yönelik de hizmetlerimiz oluyor. Geçtiğimiz yıl 2 bin 500 öğrenciye giysi yardımı yaptık. Bunun yanı sıra eğitim çalışmalarımız oluyor. İşte Fırsat Toplantıları düzenliyoruz. Üyelerimiz kendi yaptıkları işleri anlatma imkânı buluyor. Bu toplantıların ikinci bölümünde iş dünyasının önde gelen isimlerini ve dünyadaki güçlü kuruluşlarımızı konuk ediyoruz. Son olarak Avusturya Ticaret Ataşeliği ile birlikte ortak toplantı düzenledik.

-Bu toplantının içeriği ne idi?

Bu toplantı talebi Avusturya’dan geldi. Bu ülke ile ortak cazip yatırım imkânları var. Avusturya’dan gelen temsilci oradaki iş fırsatlarını anlattı. Ayrıca orada yatırım yapan bir Türk iş adamı ile üyelerimizi buluşturduk. Geçtiğimiz aralık ayında da Avusturya’ya üyelerimizin de katılımı ile iş seyahati düzenledik. Orada temaslarda bulunduk ve iki tane fabrika gezisi yaptık.

-Bu ziyaret yatırıma dönüştü mü?

İki üyemizin inşaat ve gıda sektöründe yönelik iş bağlantıları için görüşmeleri oldu. Avusturya ile görüşmelerde hizmet sektörü ve inşaat sektörü ön planda idi. Prefabrik konusunda faaliyet gösteren bir üyemiz bayilik anlaşması yaptı.

-Bu çalışmaları önümüzdeki günlerde farklı ülkeler için de yapmayı planlıyor musunuz?

Önümüzdeki günlerde Gürcistan ile bu çalışmayı yapmayı arzu ediyoruz. Önce Türkiye’de fırsat toplantısı yapacağız. Sonrasında oradaki yatırım ajansından gelecekler. Mayıs ayında bu etkinliği yapmayı hedefliyoruz. Sonrasında Gürcistan’a iş gezisi yapma arzusundayız. Bize diğer ülkelerden gelen teklifleri de değerlendireceğiz.

-Dernek olarak başka hangi çalışmaları yapmayı planlıyorsunuz?

Üyelerimizin kendi içlerinde ticari faaliyetleri var. Ama şu ana kadar ortaklıkları yok. Üyelerimiz ile bir kooperatif kurmayı düşünüyoruz. Bu konuda son birkaç aydır çalışma yapıyoruz. Ocak ayında yapılan genel kurulumuzda da bu konu gündem maddesi olarak yer aldı. Bu kooperatifleşme sürecini üyelerimizin talepleri doğrultusunda analiz ederek tamamlayacağız.

Onun dışında bu yıl da  “İş’te Fırsat Toplantıları” devam edecek. Ankara ve Türkiye’den konuklarımız olacak. Siyasete odaklanmak istemiyoruz. Ancak yerel seçimler öncesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adaylarını ağırladık. Çankaya Belediye Başkanlığı için aday olan isimleri üyelerimizle buluşturduk.

-Üye sayısını arttırmayı düşünüyor musunuz?

Halen 300 olan üye sayımızı daha fazla arttırmaktan ziyade daha nitelikli ve kaliteli üye profiline sahip olmak için çabalıyoruz.

Üyemizin bin TL ya da 1milyon TL cirosu olsun bizim için önemli değil. Bizim için şirketlerin büyüklüğü önemli değil. Kurumsal kültür ve derneğe sahip çıkma kültürü önemli olan…

-Bir kişi size neden üye olmalı?

Öncelikle bize üye olmak isteyenlere derneğimizi internet ortamından takip etmelerini ve toplantılarımıza katılmalarını öneriyoruz. Onlar bizimle beraber olmak istemeleri halinde üyelerimizden birinin referansını talep ediyoruz.

-Geçtiğimiz altı aylık süreç Türkiye ekonomisi için de zor bir dönemdi. Önümüzdeki döneme ilişkin öngörüleriniz neler?

2014 yılı ilk üç ayı zor geçti. Türkiye’nin bu yılki büyüme oranının yüzde 4’ü geçebileceğini sanmıyorum. Bundan sonra atılacak adımlar ve politikalar çok önemli. 30 Mart Yerel Seçimi’nin bitmesiyle piyasada bir sakinleşme, döviz ve altın piyasasında sakinlemeyi hissetmeye başladık.  İnsanlar artık “Yeter işimize bakalım, siz de işinize bakın” demeye çalıştı. Artık herkes işine gücüne bakmalı.

Bunu şöyle örnekleyebiliriz; aile içinde karı koca kavga ediyor ve kimse işine gidip çalışmıyor. Yani üretmiyor. Bir şirkette sürekli satış danışmanlarının kavga ettiğini düşünün ve müşteriyle ilgilenmiyorlar. Türkiye’de de aynı durum vardı.

Kimse siyasetten uzak duramaz. Sivil toplum kuruluşları istenilen düzeyde değil. Beyan veren dernek hakkında bile farklı düşünülebiliyor. STK’ların ülke ekonomisinde ve yönetiminde daha etkin rol alması lazım. ABD ve Avrupa’da sivil toplum kuruluşlarının etkinliği çok fazla… Biz de ise bir sivil toplum kuruluşunun beyan vermesi tartışılır durumda. Çok sesli düşünmemiz lazım. Diğerlerinin bilgilerinden de faydalanmak ve doğruyu birlikte bulmak önemli.

 

2014 yılını kayıp bir yıl olarak değerlendirmemek gerekiyor. Yılın sadece dörtte bir bölümü geçti. Seçim sonrası bu başlangıç ile birlikte yine yılsonunda yüzde 4 büyüme olabilir. Ama burada uygulanacak politikalar önemli.

Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimleri de var. Ağustos ayındaki seçime şimdiden odaklanmayalım. İşimize ve üretime odaklanalım. İş dünyası yurtdışına gitsin. Dış sermayenin daha fazla gelmesi için çaba harcanmalı. Üretim odaklı bir büyüme modeliyle yol almalıyız. Yatırımlar için teşvik politikalarını insanlara tekrardan hatırlamalıyız. Yatırım bölgelerimizi tekrar hatırlatmak lazım.

Size bir örnek vereyim; yatırım yapacak olanlar 30 Mart tarihini bekliyorlardı. Kişi araba alacak, “30 Mart seçimlerini bir görelim” diyor. Artık seçim havasından kurtulmamız gerekiyor. Üretmeye ve çalışmaya odaklanmalıyız.

-Sizin faaliyet gösterdiğiniz otomotiv sektöründeki rakamlara baktığımızda iç pazarda ciddi bir daralma yaşanıyor. Sektör bunu ihracat ile kapatmaya çalışıyor ama iç pazarı hareketlendirmek için neler yapılabilir?

2013 yılının bitmesiyle birlikte otomotiv piyasasına ilave vergiler geldi. 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle 1600 cc motora kadar yüzde 40 olan ÖTV yüzde 45’e çıkarıldı. Bu sektör için tam bir sürpriz oldu.

2013 yılı en fazla araba satılan ikinci yıl olmuştu. 2011 yılında 864 bin araç satılmıştı. 2013 yılında ise bu rakam 850 bin araç oldu. Aralık ayında başlayan döviz artışları ve ÖTV zammı satışları olumsuz etkiledi. BDDK’nın kredilere sınırlama getirmesini bizim sektörümüze diğer saydığım başlıklar kadar çok büyük bir etkisi olmadı.

Aralık ve Nisan fiyatları arasında yüzde 30 fark var. İnsanların ve firmaların gelirleri de aynı oranda artmadı. Bu nedenle de piyasada satış adetleri düşüyor.

Bu yılın ilk üç ayında iç piyasada yüzde 26 gerileme yaşandı. Yılsonunda iç pazarda 650-700 bin adetlik bir satışın olacağını öngörüyoruz.

Bunun için de bir teşvik uygulanmalı. Hurda teşviği verilebilir. İnsanlara finansal destekler de verilebilir. Ama bankaların kredi vermemeleri için kredi maliyetlerini arttırıyoruz. Tüketiciye maliyetler artıyor. Tüketici de kredi kullanırken ne kadar faiz ödediğine bakıyor. Kredili alım yapacaksınız neredeyse yüzde 50 Aralık ayı ile Nisan ayı arasında maliyet farkı var.

-Devlet bu sektörü neden bu kadar sıkıştırıyor?

Sıkıştırmaması lazım. Yasal olarak vergisini çok iyi ödeyen bir sektörden bahsediyoruz. ÖTV’nin de KDV’sini ödüyoruz. Bu büyük bir adaletsizliktir.

Devlet enflasyonun çok fazla yükselmesini, insanların çok fazla borçlanmasını istemiyor. Ama fabrikaları da öldürmemeliyiz. Unutulmamalı ki; inşaat sektöründen sonra en büyük sektör durumunda olan otomotiv sektörüdür.

Üretim kapasitesi 1.5 milyon adet olan bir sektörü konuşuyoruz. Yan sanayisini de düşündüğünüzde büyük bir sektörden bahsediyoruz. Bu sektörün canlandırılması gerekiyor. Hurda indirimi yapılabilir. Vergilerde belli dönemlerde ÖTV indirimi yapılabilir. Otomotiv fabrikaları hemen üretimi durduramaz. İç pazarda güçlü değilseniz, dışarı bir şey satamazsınız. Unutulmamalı ki, komşunuza satamıyorsanız, arka mahalleye satamazsınız. Ekonomi canlansın diyorsak bunları yapmak zorundayız.

-Sektör kendisini korumak için ne gibi tedbirler alıyor?

Sektör küçülüyor. Metrekare olarak, üretim kapasitesi olarak, istihdam, hammadde olarak küçülüyor.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>