Endüstriyel yapının umudu “not” oldu
Son dönemde sanayi yatırımları ve Türkiye’nin kredi notunun artmasıyla umutlanan endüstriyel yapı sektörü, büyümenin dışında çeşitlendirme çalışmalarına da ağırlık verdi.
Bu anlamda sanayideki gelişmeleri yakından takip eden sektör, 2010 ve 2011’in ilk yarısında sanayideki yatırımlarla canlanma gösterirken, Avrupa ve ABD’deki ekonomik kriz nedeniyle son 1.5 yılda durağan bir dönem yaşıyor. Öte yandan Ortadoğu pazarındaki karışıklıklarda bu pazara ilişkin temkinli bekleyişi beraberinde getiriyor. Ancak son dönemde Türkiye ekonomisine yönelik yurtdışındaki olumlu yorumlar ve kredi notundaki artış, önümüzdeki dönemde bu havanın daha artacağının sinyallerini veriyor.
Sektörde, sanayi yatırımlarının da yüzünü güldürebilecek bu not artırımından umutlu… Pazar payını büyütmek ve çeşitlendirmek konusunda önümüzdeki dönem çalışmaların daha da yoğunlaştırarak sürdüreceği öngörülüyor. Özellikle okul, yurt ve askeri yapılar gibi kamu yapıları ile alışveriş merkezleri, stadyumlar gibi yapı türlerinde taleplerin daha fazla olduğu dikkat çekiyor.
Sektör temsilcileri, üretim ağır ve hacimli elemanlardan oluşmasından dolayı ihracat yerine bilgi ve deneyim transferi ile yerinde üretim modelinin tercih edildiğini söylüyorlar. Sektör temsilcileri, en fazla iş yapılan ülkelerin Türk cumhuriyetleri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu olduğunu aktardılar.
Türkiye’de yapılarda çok kullanılmayan prefabrikasyon teknolojisinin endüstriyel yapılarda kullanım oranı yüzde 85 düzeyinde olduğunu da değinen sektör temsilcileri, prefabrikasyonun sanayi yapılarında başlıca tercih edilme sebepleri; büyük açıklıkların geçilmesine olanak tanıması, beton kalitesinin kontrollü ve dayanıklılığın yüksek olması, yerli girdi kullanıldığından diğer malzemelere oranla daha ucuz olması, inşaatın yapım hızı dolayısıyla işletmenin çabuk devreye girebilmesi olarak sıralanıyor.
AĞIRLIK MARMARA BÖLGESİ’NDE…
Türkiye’de bölgesel olarak bakıldığında ise 2012 yılı sonu itibariyle yüzde 35’lik oranla Marmara Bölgesi en büyük payı alıyor. Onu sırasıyla yüzde 24 ile İç Anadolu ve yüzde 22 ile Ege ve Batı Akdeniz takip ediyor. Doğu Akdeniz yüzde 10, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri yüzde 6, Karadeniz Bölgesi ise bu dağılımdan yüzde 3 pay alıyor. Sektörde faaliyet gösteren firma sayısı ise 100’ün üzerinde olduğu ve 9 bin kişiye iş imkanı yaratıldığı ifade ediliyor. Prefabrik sektör üretiminin yarısını yapı elemanı üretimi oluştururken altyapı işleri ile çevre düzeni elemanları üretimi de diğer yarıyı eşit paylaşıyorlar.
Prefabrikasyonun endüstriyel yapılardaki yüksek kullanım oranına rağmen inşaat sektöründeki pazar payı yüzde 7-8 arasında. Bunun en büyük sebebi ise, prefabrikasyon yapımında avantaj olan ‘hız’ın, yapı bittiğinde ödenmesi gereken binanın bedeli açısından dezavantaja dönüşmesi. Bu bedeli gereken hızda ancak sanayiciler sağlayabildiği için prefabrikasyon daha çok endüstriyel yapılarda kullanılıyor.
HEDEF ÇEŞİTLENDİRMEYE GİTMEK…
Sektörün pazar payını büyütmek ve çeşitlendirmek konusunda önümüzdeki dönem çalışmalarına hız vereceğini belirten sektör temsilcileri, Türk Yapısal Çelik Derneği’nden alınan bilgilere göre endüstriyel yapılarda yapısal çeliğin kullanım oranı ise yüzde 30 olduğu ifade ediyorlar. Türkiye’nin deprem gerçeğine dikkat çeken sektör temsilcileri, özellikle konutlar başta olmak üzere yapılardaki çelik kullanım oranlarının artması gerektiğini söylüyorlar.
SEKTÖR KENDİNİ GELİŞTİRİYOR
Yurtdışındaki uygulamalarla eş değer bir yapıya sahip olan sektörün kendini geliştirmeye devam ettiğini belirten sektör temsilcileri, yaşadıkları sorunları ise yetersiz denetim ve kalite talebinin olmamasından doğan haksız rekabet olduğunu söylüyorlar. Sektör temsilcileri, ayrıca eğitimli işgücü eksikliğinin ve firmaların kırılgan finansman yapılarının da sıkıntı yarattığını belirtiyorlar.
TİCARET HABER MERKEZİ SG 7 AĞUSTOS 2013-08-07 ÖZEL