TARIMSAL Bal Üreticileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Azmi Yıldız, balın kovandan çıktığı anda kayıt altına alınması gerektiğini söyledi. Bu sayede kayıt dışılığın engellenebileceğine vurgu yapan Yıldız, ayrıca sektöre yönelik yasal düzenlemelerin de günün koşullarına göre revize edilmesi gerektiğini belirtiyor.
-Birlik olarak çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Tarımsal Bal Üreticileri Merkez Birliği bünyesinde il ve ilçelerin kayıtlı olduğu 100 tane birliğimizde 20 bine yakın da üyemiz var. Esasen gezginci ve yöresel arıcılık yapan toplamda 50 bin tane üyemiz var.
-Sektör en çok merdiven altı üretimi konuşuyor. Bu konuda son durum nedir?
Merdiven altı dediğimizde kanımız donuyor. Bugün Türkiye’de merdiven altı dediğimiz balları dahi ruhsatlı satıyorlar. Ruhsatını görünce de tüketicilerimiz buna güveniyor. Son derece de normal. Sonuçta Tarım Gıda Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü’nden olduğu için son derece normal.
Biz merdiven altı üretimin önünü kesmenin yollarını konuşmamız gerekir. Bunun önünü kesmek için tek çare Kanun. Kanun yetersiz olduğu için adamlar cambaz gibi oynuyorlar. Türkiye’de herkes hemen zengin olmak istiyor, böyle bir hırs var. Öyle hemen zengin olmak çok doğru bir şey değil. Yavaş yavaş zengin olmaya bakmak lazım, o zaman daha tatlı olur. Arıcılarımızı bu hırs eziyor. Ezdiği zaman da 50 bin tane arıcı sürünmüş oluyor. Balı mutlaka kovandan çıkışta kayıt altına almamız gerekiyor.
Çıkış kaydı derken…
Yaylada bal yapıldığı zaman herkes birliğe mutlaka kayıtlı, hemen raporu tutacak bizlere bildirecek. ‘Ben şu kadar bal yaptım, şu şekilde verdim’ diye kayıt altına alınacak. Birlikler üzerinden bu satışlar olmuş olsa daha çok kaliteli olacak.
Niçin?
Ticaret başka, üreticilik başka bir mesele… Bunlar başlı başına çok önemli konular. Üreticilikte yetişmiş olabilirsin ama üstüne bir de ürettiğin malı satışını yapman gerekir. Ticari konusunda da bilgili olmamız lazım. Bu kadar şeye insanın ömrü yetmiyor. İkisinde de başarılı olmasını ümit etmiyorum. O zaman ne yapacaksın? Birlikler aracılığıyla bu mamulleri satmamız gerekir. Kanunu düzenlemelerimiz az geliyor.
Peki, 2012 yılında devreye giren barkot sistemi çözüm olmadı mı?
Hiç bir şey olmadı. Hala sahtekârlık var. Sektör 1 milyon insana hitap ediyor. Hiç yoktan katma değer yaratan bir sektörüz.
Bakınız; yılda 10 kilogram bal yiyen bir vatandaş hasta olursa bütün hastane masrafları bizden olsun. Sinir sistemi, yağlanma, damar sertliği ve tıkanması gibi sorunları olmayacak. Hiç olmazsa bir kişiye yılda en az 5 kilogram bal yedirebilmeliyiz.
Peki, bizim halkımız yılda ortalama olarak ne kadar bal yiyor?
1 kilogramı bal tüketiyoruz. O da bu rakama yeni ulaştık.
Balın kalitesini nasıl anlayacağız? Örneğin; 30 TL’nin altına düşmeye başladığında sorgulamamız gerekmiyor mu?
Az sahte, çok sahte, hep sahte… Bu kavramları duyuyoruz. Kanunların günün koşullarında 10 yılda bir revize edilmesi gerekiyor.
Bakın; denizden 5 metre, 500 metre, bin metre, bin 500 metre ve 2 bin metrede bal olur. Denizden yükseklik arttıkça kalite artar. 2000 metredeki balın kalitesi daha iyidir. Denizden yukarı doğru çıktığın zaman balın tadı azalıyor ama kalitesi süper oluyor. İlacın ilacı haline geliyor. Üretilen yüksekliklerin de balın etiketlerinde yazılması gerekiyor.
Balın etiketinde, nüfus kâğıdı gibi her şeyi bilmemiz lazım diyorsunuz.
Evet, bölgesini ve yüksekliğini bilseniz yeter. Yükseklik burada her şeyi belirleyici… Sonrasında pamuk balı, ayçiçeği balı vs, bu yazmalı. Arı balı diyorlar, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa… Dünyada böyle bir şey yok.
Yani balın nüfus kâğıdını çıkartmalıyız diyebilir miyiz?
Yöresine göre balın nüfus kâğıdını çıkartmamız lazım.
Ondan sonra kayıt altına alınacak. Tesise 100 ton bal giriyor, 500 ton çıkıyor. Böyle bir dünya var mı? Niye bu böyle oluyor? Bakanlığımız niye bir şey yapamıyor? Personel ve arıcı bir şey yapamıyor. Böyle olunca da asıl biz sahtekârlığa teşvik etmiş oluyoruz.
Peki, bu tarz ürünler toptan pazardan ne kadar pay alıyor?
Kalitesiz markaların mamulleri zaman zaman bakanlıkça teşhir ediliyor. Ama yeterli değil. Adam, A şirketini kapatıyor. B şirketini açıyor. Tesis aynı yerinde duruyor. Bu tesisleri adamın elinden alacaksın. Verilen cezalar ile yedi sülalesinin bu işi yapmasının önüne geçeceksin.
Caydırıcı cezalar devreye girmeli diyorsunuz.
Para cezası verilmesin, kapatma cezası verilsin. Devlet bu tarz şirketlere el koyacak. Kayyum gibi benzer bir yapılanmayı bu tesislere atayacaksın. 7 sülalesi de artık bu işi yapamayacak, vereceksin parasını gidecek. Bak bir daha da bir şey oluyor mu?
Denetimler yeterli değil mi?
Rutin denetimler yeterli değil. Mesela Ramazan ayı geldiğinde bütün fırınlar dolaşılır. Ramazan’a gelince mi aklın çalışıyor. Bizde böyle bir hastalık var. Hâlbuki her ay bu denetimin yapılması lazım. Sürekli denetimi esas almalıyız.
Bir taraftan da devlet arıcıya teşvikli krediler verdi. Onlara faizsiz krediler veriyor. Bu sürecin doğru yönetilmesi gerekiyor. Ayrıca Arıcılık enstitülerinin daha etkin çalışması lazım.
Bu teşviklerle üretim miktarında bir artış yaşadık mı? Bu teşvikler hiç mi işe yaramadı?
Şimdi 10 TL kovan başı teşvik verdiler. 60 milyon TL yapıyor. Bu parayı bize verin, biz yönlendirelim dedik. Ama sıcak bakmadılar. Sektörde yöresel teşviklerin doğru dağıtılması önemli. Arı ırklarımızı koruma altına almamız gerekiyor. Dünyanın en iyi genlerine sahip ırklar bizde. Buna sahip çıkmalıyız.
2018 yılına yönelik öngörüleriniz neler?
Bu sene sert sıcak, sert soğuk yaşadık. Usta olan arıcılarımız burada avantajlı konumda. Çünkü koşullara göre üretim yaptırmayı biliyor. Burada amacımız kovan sayısını arttırmaktan çok kovan başına verimi arttırmak olmalı. Arı nüfusunu dengelememiz gerekiyor. Normal bir yıl yaşıyoruz. Yağmurlu yıllar bizim için daha zordur.
Bal tüketiminde nelere dikkat etmeliyiz?
En çok süzme bal tüketiliyor. Süzme bal nerede, petek bal nerede nasıl yenir önce onu öğrenmemiz gerekiyor.
Her gece yatarken bir yemek kaşık süzme balı bir bardak suya karıştıracaksın ve içeceksin. Ağzınızı çalkalamadan yatıp uyuyacaksın. Bu sayede ağızdaki bakterileri öldürdün. Ses tellerini yumuşattın. Ciğerlerini rahatlattın. Daha sonra damarlardaki tıkanıklıkları açtın, bütün bakteriyi söküp attın. Bal da antifriz gibi damarlardaki yağlar donmaz aksine yağları eritir, hazımsızlık halsizlik, uykusuzluk önüne geçtin.
Sabah da bir tatlı kaşığı balı kahvaltı da muhakkak tüketmeyi öneriyorum.
Petek bal daha mı kaliteli?
Demin anlattıklarım süzme balın tüketimi içindi. Petek balı ise çiğneyeceksin. Ciğerlerinizi ve böbrekleri temizler, mideye ve strese iyi gelir. Sabah acıktınız 1 kaşık bal yiyeceksin. Ve bunu yutacaksın. Kemiklere iyi gelir.
Bal alırken neye dikkat edelim?
Bal bir metre uzayabilecek, uzarken saç telinden ince olacak ve konuşma rüzgârından etkilenecek ama kopmayacak. Koptuğu zamanda yukarı kadar kendini toparlayacak ve yeniden uzayacak. Kesilmeden akacak. Balı yediğinizde dişleriniz sızlamayacak. Bunu laboratuvarlarda da uygulanıyor. Bal yandı-yanmadı uygulamaları ile tüketicinin balın kalitesini anlaması mümkün değil.