-Çeşme Turistik Otelciler Birliği(ÇEŞTOB) Yönetim Kurulu Başkanı ve İzmir Tanıtma Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Veysi Öncel, gelir seviyesi yüksek ve harcama yapan ‘kaliteli turisti’ hedeflediklerini belirterek, “Ucuz yatak satmamak için direniyoruz. Çeşme, Yunanistan’ın Mikanos’u; İzmir’de İspanya’nın Barselona’sı olmalı. Türkiye’de zaten iyi bir markayız ama dünyada iyi bir marka olma yolunda çok çalışmamız lazım. Bunun için gayret sarf ediyoruz” dedi.
Öncel ile Çeşme’nin markalaşma hikâyesi üzerinden Türk turizminde yaşanan gelişmeleri, yapılması gerekenleri ve sektörün geleceğini konuştuk.
Sektör kendisini toparlamaya başladı mı?
Turizmciler geçtiğimiz 3 sene çok kötü günler geçirdi. Özellikle dış siyasetteki politikalar yüzünden; Rusya, Almanya ve İngiltere’den bıçak gibi kesilen turist sayımız haliyle otelleri etkiledi. Otellerin kredi borçları tekrar yapılandırıldı veya takibe düşen oteller oldu. Yarı fiyatına satılığa çıkarılan oteller oldu. Özelikle İstanbul’da yarı yarıya düşen fiyatlarla oteller alıcı aramaya başladı. O kadar kötüydük ki; 2015’teki rakamların çok çok gerisinde kaldık. Bu da tabi bizlere ister istemez ‘Neden biz turizmci olduk, neden otel yaptık’ dedirtti.
Turizmci ‘Ben neden turizmci oldum’ mu diyor?
Çünkü hep zarar ediyor. Yapılan yatırımlar çok büyüktü. Bugün 5 yıldızlı 300 yataklı bir otelin maliyeti yaklaşık olarak 25 milyon Euro’dan başlıyor. O yüzden böyle büyük yatırımlarda ister istemez bu sorular gündeme geldi. Fakat satmaya kalksan kimse almıyor, kiralamaya kalksan kimse kiralamıyor. İyi olan bir malın her zaman alıcısı olur. O yüzden turizm geçen yıla kadar çok iyi bir tablo çizmiyordu, fakat 2018 yılında ne olduysa biz de anlayamadık, birden bire özellikle Almanya ve İngiltere’den çok fazla turist Türkiye’yi tercih etmeye başladı.
Kışın gittiğimiz turizm fuarlarında, özellikle İngiltere gibi ketum ve dar görüşlü, terörün olduğu veya olayların olduğu bir yere güvenlik nedeniyle gitmeyen bir toplum Türkiye’yi tercih etti ve yüzde 50 rezervasyon artışı yaşandı. Sadece İngiltere de değil, Almanya ve Rusya’yı da katacak olursak ortalama yüzde 40-45 civarında bir rezervasyon artışı oldu.
Bu sezon, 2017 yılına göre yüzde 30-40 arasında artış bekliyoruz. Bu da oldukça önemli bir rakam… Suriye problemi devam ederken böyle bir artışı yaşamak turizmciye ilaç gibi geldi. Ayrıca Dolar ve Euro’daki kur artışı cabası oldu. Bu saydıklarımı tüm Türkiye’deki turizm hareketi için konuşuyorum. Çeşme için değerlendirdiğimiz zaman daha farklı bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz.
Alanya ve Antalya gibi yabancı turist ağırlıklı çalışan bölgelerde yüzler bu sene gülüyor. Mayıs ayında Antalya’da yer yoktu. Bir önceki yıla göre iyi ama 2014 ve 2015’e yılına göre değil.
2015 rakamlarını daha yakalayamadık. Yakalayacağımızı da sanmıyorum. Zaten en büyük problem bizim kişi başına düşen turist harcamamız bırakın 2015 yılını, çok çok daha kötü durumda. Gelir seviyesi düşük turist kitlesi geliyor. Turist sayısına göre otellerimiz doldu diyoruz ama iyi fiyata mı satıyoruz, hayır. Çok iyi para kazanıyor muyuz? ‘Hayır’ ama kötünün iyisi diyoruz. O yüzden ‘Buna da şükür’ diye kendimizi avutuyoruz. Bir yandan Dolar-Euro arttı ama girdilerimiz de artış gösterdi. Bunu dengelediğimiz zaman yine de çok kötü bir senaryo çizmek doğru değil.
Günü kurtarma mücadelesi mi veriyorsunuz?
Bu dönemde turistin harcadığı para son derece az. Günü kurtarma mücadelesi veriyoruz.
Peki, Çeşme’de durum nedir?
Çeşme diğer bölgelerden çok daha farklı bir tablo çiziyor. Yabancı tur operatörleri diyorlar ki; ‘Her şey dahil sistemini koyun ve deniz kıyısında en az 15 tane 5 yıldızlı otel yapın. Sizi Almanya, İngiltere ve Rusya’da pazarlayalım. Otellerinizi 6 ay dolduralım.’ Ama biz Çeşmeli otelciler her şey dahil sistemini sevmiyoruz. Çünkü her şey dahil konsepti Çeşme için uygun bir konsept değil. Çeşme olarak ‘Herşey Dahil Konsepti’ne direniyoruz. İkincisi de denize sıfır yerlerde otel yatırımı yapmak hem maliyetli hem de imar açısından mümkün değil. Antalya’daki gibi 80-100-200 dönüm arazileri devlet verip de ‘Al burayı otel yap, çalıştır 49 yıllığına’ denmiyor. Demediği için de kendi paramızla şu anda Çeşme’de 60-70 dönüm bütün bir arazi bile bulamazsınız. O yüzden böyle bir yatırım da mümkün olmadığı için tur operatörüne cevap veremiyoruz ve tur operatörü bize broşürlerinde yer vermiyor. Bu nedenle de bize çok fazla turist gelmiyor.
Çeşme’yi seven, tanıyan Çeşme fanatiği dediğimiz bir kitle var. Bu da yaklaşık 40 bin kişi kadar. Bu kişiler Çeşme’ye her sene geldikleri gibi bu sene yine gelmeye devam edecekler.
Peki, hedefimiz bu mu olmalı?
Bizim hedefimiz bu değil. Biz doğru yoldayız. Tabi ki yatak sayımızı yabancı turlara göre artırıp sezonu uzatmak mümkün ama kaliteli turisti hedefliyoruz. Çeşme olarak biz diğer destinasyonlar gibi ucuz olmayı istemiyoruz.
Bizde termal, gurme ve sörf turizmi var. Bizde çok fazla avantaj var. Havaalanına ulaşım kolaylığı var. Eğlence, güneş, kum, denizimiz çok iyi. Onun için bu alternatifleri öne çıkardığımız zaman biz ucuza yatak satmamalıyız. Çeşme, Yunanistan’ın Mikanos’u; İzmir’de İspanya’nın Barselona’sı olmalı. Güney Fransa sahilleri gibi çok fazla revaçta olan belde olmalı. Biz onun için çalışıyoruz ve bunun için de çok iyi butik oteller, restoranlar açılıyor. Şimdi sezonu uzatmak için 150 milyon liralık termal tedavi merkezi yapıyoruz. Buna benzer yatırımlarla Çeşme gelecekte dediğim şekilde anılmaya başlanacak ve yabancı tur operatörleri paralı turisti Çeşme’ye getirmeye çalışacak. Çeşme ucuz yatak satmamak için direniyor. Ucuz bir destinasyon olmayacağız. Biz iyi bir marka olacağız. Türkiye’de zaten iyi bir markayız ama dünyada iyi bir marka olma yolunda çok çalışmamız lazım. Bunun için gayret sarf ediyoruz.
Çeşme’deki yatak kapasitesi nedir?
Bizim nitelikli ve niteliksiz yatak, yani turizm belgeli ve belgesiz yatakların toplamı 27 bin. Bu bir belde için oldukça düşük ama biz bunu da dolduramıyoruz.
Doluluk oranı nedir?
Haziran ve Temmuz’dan itibaren Çeşme çok iyi bir doluluk yakalıyor. Ama bu yetiyor mu, hayır. Bunu 12 aya yaymak lazım. 12 aya yaymanın da tek yolu gelir seviyesi yüksek turisti Çeşme’ye getirmek. Bunun için de ya kongre yapacaksınız ya da termali kullanacaksınız. İşte biz de zaten bu açıdan termali kullanan, toplantıyı kongreyi çok fazla kullanan bir bölge olduğu için termale yoğunlaştık. Çünkü Türkiye’nin en iyi termal suyu Çeşme’den çıkıyor ve iyileştirici özellikleri çok fazla. Çeşme’ye gönül vermiş 60 işadamı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Çeşme Belediyesi’nin de bir araya gelerek kurduğu TETUSA şirketi ile Çeşme’de bu hayalimizi gerçekleştireceğiz.
Uzun zamandır bu proje gündemde. Biz bu termal merkezini bitmiş bir şekilde ne zaman göreceğiz?
Bu şirket 8 yıl önce kuruldu. Daha önce de söylediğim gibi biz 100 dönüm araziyi Çeşme’de bulmakta zorlandık. Bulmak 8 yılımızı aldı. Ve bu araziyi ihale yoluyla almamız son 3 yıla dayanıyor. Biz ilk iş olarak bu şirketimiz ile Çeşme’de çok büyük bir aqua park yaptık. İnsanlar bunun için Kuşadası’na gidiyordu.
Geçen sene 30 bin kişi girdi ve bu sene yaklaşık 60 bin kişi bu aqua parka giriş yapacak. Aqua parkı 8 ay gibi bir sürede bitirdik.
Şimdi dünya birincisi olan Slovenya’lı bir firmanın dünya birincisi olduğu bir konsepti biz Çeşme’de uygulamaya başlıyoruz. Termal tedavi merkezi yaklaşık 12 tane bölüme cevap verebilecek, tedavi yapabilecek havuzları, güzellik merkezleri olan ve yanında yaşlılar evi, oteli olan büyük bir kompleks yapacağız. Yaklaşık olarak 150-200 milyon liraya mal olacak olan bu yatırımın yüzde 40’ına İzmir Büyükşehir Belediyesi sırf bizlere destek olabilmek amacıyla işin içine girdi. Önemli işadamlarımız var. 60 ortaklı/ çok ortaklı bir yapı. Ben de buranın yönetim kurulu başkanlığını yürütüyorum.
En geç 2-3 sene içerisinde bu projeyi tamamlayacağız. Gece gündüz bu proje için çalışıyoruz. 12 ay turist gelecek. Projeyi Slovenyalı mimarlık grubu çiziyor. İşletme bizlere ait. Görüşmelerimiz sürüyor, yabancılarla Almanlarla ortaklık yapacağız.
Burada tedavi merkezinin yalnızca günlük tedavi yaparak Çeşme’deki tüm otellerin faydalanmasını sağlayacağız. Biz bu yatırımı otellerdeki 30 bin yatağı 12 ay doldurmak için yapıyoruz.
2020 sezonuna hazır olur mu?
2020 sezonuna bitirmeyi hedefliyoruz.
Otellerin yatak kapasiteleri, artacak talebi karşılayabilecek düzeyde mi?
Yeni yeni oteller yapılıyor. Bu sene hizmete giren iki otelimiz var. Ama Antalya’daki gibi 1500-2000 yataklı tesisleri Çeşme’de yapmak çok zor. Çünkü alan, yer yok. Yer olmadığı için de kalkıp bu alanlara oteli yapmak mümkün değil. Ancak imar yönünden de uygun değil. Yer olarak da uygun değil. Yatırımcı kendi parasıyla bu araziyi aldığı için böyle bir yatırımı yapmak her baba yiğidin harcı değil. Çeşme’de şu anda Hazine Arazisi ’ne yapılan tesis yok. Her şey öz kaynakla yapılmıştır. O yüzden maliyetler çok yüksek.
Ulaştırma Bakanlığı’nın son 2018 faaliyet raporunda Alaçatı’ya bir havaalanı projesi var. Gerçekten böyle bir havaalanına ihtiyaç var mı?
Şu anda yok. Ama ‘Sakız’da havaalanı varken Çeşme’de neden olmasın’ düşüncesi, var. Bu termal kür merkezi projesi hayata geçtikten sonra bunların hepsi çok büyük bir gereksinim olacak. Suudi Arabistan Havayolları, Katar Havayolları veya buna benzer Arap ülkelerinden direkt seferler kondu. Dubai’den Adnan Menderes Havaalanı’na uçak gelmeye başladı. Eskiden bunları konuşabilir miydik? Ama şimdi bunları konuşuyoruz. Çeşme’ye gelecekte özel uçaklar inmeye başlayacak. Nereye inecek? Çeşme’ye inmeye başlayacak. Bu havaalanını bizim tarifeli seferler için düşünmeyin, daha çok küçük özel uçaklar için düşünülen bir havaalanı. Gelir seviyesi yüksek turist profilinin daha rahat ulaşım sağlaması amacıyla planlanıyor.
O yüzden çok önemli bir atılım. Çeşme’nin geleceğini gören zaten Çeşme’nin gelecekte böyle bir yapıya kavuşacağını planlayan bir düşünce buna izin verdi. Ve o yüzden bu havaalanı yapılıyor. Yoksa 45 dakika ileride Adnan Menderes Havaalanı varken, neden şu anda yapılıyor sorusunun cevabı gelecekle ilgili çalışmalardan dolayıdır. Biz köprü yaptık ama şu anda köprü çalışmıyor. Boş ama 2 sene sonra o köprüden adım adım ilerlenecek, geçilecek çünkü ihtiyaç olacak. İzmir-İstanbul arası 3,5 saate indikten sonra artık insanlar özel uçaklarıyla Çeşme’ye gelip hafta sonunu geçirip gidecekler. Bize para bırakan kitle lazım. Bütün gününü otelde geçiren hiç dışarı çıkmayan müşteri bizim müşteri kitlemiz değil.
Çeşme’de bir turistin birim olarak bıraktığı bedel ne kadar?
Antalya’da 10 lira bırakıyorsa Çeşme’de 20 lira harcıyordur diye söyleyebilirim. Bize de harcayan kitle geliyor. Avrupa’dan 3-4 günlüğüne gelip restoranlarda beach club’larda vakit geçirenler var. Sörf yapıp dönenler var. Teknesine binip gezenler var. Bu kitle çok önemli. Türkiye’nin bu turiste ihtiyacı var. Türkiye’nin hiçbir yerini gezmeyen turistin çok fazla bize faydası yok.
İzmir kongreler ve fuarlar şehri olmalı diyoruz. Ama hala bir kongre merkezimiz maalesef yok. Ne Çeşme’de ne şehir merkezinde… Bu hayali bir söylem mi yoksa geç mi kalındı? Tespitleriniz nedir?
Aslında fuar merkezi olması yönünde büyükşehir belediye başkanımız gerçekten çok büyük bir mesafe kat etti. Şu anda her yıl 20-25 milyon TL zarar ederek, İzmir’de çok büyük bir fuar alanı açtı. Mermer Fuarı’ndan sonra bir sürü fuar daha olmaya başladı. Bu durumda oteller dolmaya başladı. Bu bir başlangıç…
Kuşadası’na kongre merkezi yapıldı. Kongre merkezi yapmak marifet değil. Önemli olan bu kongre merkezlerini doldurabilmek. Bizim 2-3 seneden beri, yılda 600-700 bin insanı getiren gemiler İzmir Limanı’na yanaşmadı. Ne Kuşadası’na yanaştı ne de Türkiye’nin başka bir limanına…Yani güvenli bir bölge olacaksın, kavga veya savaş, güvensizlik olmayacak. Kongre yapan firmalar bu kararlarını 4-5 sene öncesinden alıyorlar. Kuşadası’ndaki kongre merkezi hep atıl kaldı. Dünyanın parası harcandı ve çok güzel bir kongre merkezi yapıldı ama kullanılamadı. Çünkü amacına uygun olmadı. İzmir’de de kongre merkezi var. Çeşme’de de bazı otellerimizin 1000-1500 kişilik kongre merkezleri var, talep görüyor ama önemli olan bunu yurtdışından para bırakan kesimin gelip burada en az 3 gün para harcayarak kongre merkezlerini doldurması. Amaç bu olmalı.
İzmir’in kendi turizm anayasası olmalı mı? Tek bir yol haritasında buluşmak mümkün mü?
Exo bizim için çok önemli bir sınavdı. Çok iyi bir başlangıç olacaktı ama kaybedildi.
Büyük bir proje, büyük bir tablo vardı. O tablodaki enstrümanlar maalesef daha sonra kenara atıldı. Bu saatten sonra o suçludur bu suçludur demenin kimseye faydası yok. Artık dünyada olmayan şeyler yapılmaya başlandı. Biz bir İnciraltı Projesi’ni bile tamamlayamadık. Yaya kaldırımı ile İnciraltı’nda yürüdüğünüz zaman Sahilevleri Yolu’nda bir kaldırım bile yok. Neden? Arabayla ezilme tehlikesi ile karşı karşıyasınız. Çünkü projesi planı yok. Her taraf düğün salonu, her taraf kır bahçeleriyle çevrilmiş durumda. İnciraltı bu olmamalı, İzmir bu olmamalı. Biran önce planlanması gerçekleştirilmeli. Orada çok fazla sağlık turizmi için yer var. Çok fazla yatırım yapılabilecek alanlar var. İzmir turizm açısından maalesef istediğimiz noktada değil.
Aynı zamanda İzmir Tanıtma Vakfı’nın yönetim kurulu üyesiyim. İzmir’in tanıtımı için sosyal medyada ya da buna benzer mecralarda yaklaşık olarak yılda 10 milyon TL’ye yakın bir para harcanıyor. Bunun çok faydalarını görüyoruz. Ama yeterli mi değil. İzmir çok daha iyi yerlere gelmeli. Yani Barselona’nın İzmir’den bir farkı yok. Barselona’ya giden ‘İzmir’e ne kadar çok benziyor’ der.
Biz de onu örnek alarak daha çok çalışmamız lazım. Sadece Büyükşehir Belediyesi ve biz turizmcilerle olmaz. Birazcık bizi yönetenlerin de elini taşın altına koyması lazım. Muhakkak değişmemiz lazım. İzmir-İstanbul 3,5 saate indikten sonra şimdiden göç almaya başladı. İleride daha çok gelişen iyi bir yer olacak. Şimdiden dersimizi çok iyi çalışmamız lazım. Barselona olmamamız için hiçbir neden yok. Denizse deniz, şehirse şehir, güzellikse güzellik, tarihse tarih… Tabi onların muhakkak bizden üstün tarafları var. Ama biz de onları yakalayabiliriz. Barselona’da artık daha fazla turist gelmesin diye eylem yapıyorlar. Biz ise neredeyse turistin gelmesi için eylem yapacağız. O yüzden bu farklılığı ortadan kaldırabilmemiz için bizim çok çalışmamız lazım. Büyükşehir Belediyesi, Turizm Bakanlığı, turizmciler; el ele kol kola vererek dersimizi çok iyi çalışmamız lazım.
2018 yılında Türkiye’de mevcudu koruma yılı olarak analiz ediliyor. Çeşme’yi bu şekilde tek bir cümleyle özetlerseniz 2018 için ne dersiniz?
Çeşme her zaman farklı ve özel bir yer. O yüzden Çeşme’nin geleceği çok parlak. Özellikli büyüyecek ve Çeşme’nin geleceği için çok önemli adımlar, bekleyen projeler var. Bu projelerin yolunun açılmasıyla Çeşme Meydanı’ndan tutun da Alaçatı’ya kadar her yerde çok farklılıklar, değişikler olacak. Ama yeter ki önü açılsın, engel olunmasın. Ayrıca EGİAD YARIN Dergisi’nin turizm konusunda böyle duyarlı olması EGİAD fahri üyesi olarak beni çok mutlu ediyor.