GÜNDEME DAİR…
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK), Türkiye’de Araştırma-Geliştirme(AR-GE)faaliyetlerine yönelik harcamaların Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(GSYH) içindeki payının 2016 yılında yüzde 0,94’e yükseldiğini açıkladı. Kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel kuruluşlar dahil AR-GE harcamaları böylece, bir önceki yıla göre yüzde 19,5 artış ile 24 milyar 641 milyon TL’ye ulaştı. Türkiye ekonomisinin gelişmesi için en etkin yöntemlerden biri AR-GE harcamalarımızı artırmak. AR-GE bütçeleriniz ne kadar kabarıksa, küresel rekabette o denli güçlüsün.
Türkiye, son dönemde AR-GE faaliyetleri için 7.5 milyar TL harcadı. 37 sektörde ve 35 ilde toplam 611 AR-GE merkezi, 20 sektörde de dokuz ilde olmak üzere 86 tasarım merkezi faaliyet gösteriyor. AR-GE ve tasarım merkezlerinin sayısını yıl sonuna kadar 1000’e çıkarmayı hedefleyen Türkiye’nin, AR-GE ve tasarım merkezlerinde ise yaklaşık 39 bin kişi istihdam ediliyor. Bununla birlikte, söz konusu merkezlerde tamamlanan veya devam eden 17 bin proje bulunuyor. AR-GE faaliyetleri için merkezi yönetim bütçesinden 7.5 milyar lira harcandı. Sürekli AR-GE bütçesini artıran Türkiye’de, merkezi yönetim bütçesinden ayrılan başlangıç ödeneği ise 8 milyar liranın üzerinde oldu.
Son yıllarda gerek büyük gerekse küçük ölçekli her firmanın AR-GE ve inovasyon çalışmalarına odaklandığı Türkiye’de, İstanbul Kalkınma Ajansı (iSTKA) ise AR-GE faaliyetlerini destekleyen kuruluşların başında geliyor. İSTKA, son yedi yılda, 287 AR-GE projesine 201 milyon TL destek vererek, Türkiye’nin katma değerli üretimine katkı sağlıyor. Eski ismi ile Kalkınma Bakanlığı’nın verilerine göre ise Türkiye’deki kalkınma ajansları bugüne kadar bin projeye destek verdi. Aynı zamanda bölgesel yenilik stratejileri hazırlayarak uygulamaya alan kalkınma ajansları, kısa vadede ise bünyelerinde girişimci destekleme merkezleri kurmaya hazırlanıyor.
Ekonomik gelişim anlamında başarı hikayesi yazan Güney Kore’nin AR-GE harcamaları milli geliri içinde yüzde 4,3’lük paya sahip. Bu rakam Çin’de yüzde 2’yi geçmiş durumda, Almanya’da yüzde 3’e yakın, Japonya’da 3,3 civarında. OECD ortalaması ise yüzde 2,3.
İnovasyon ve girişimcilik alanında söz sahibi konumdaki bu ülkeleri referans aldığımızda, Türkiye’nin yüzde 1 seviyesinde seyreden harcamalarını oransal olarak en az üç katına çıkarması gerektiği aşikar.
Türkiye’deki ekosistem içerisinde sayıca daha fazla yatırımcıya da ihtiyacımız bulunuyor. Son dönemde devlet teşvikleri, melek yatırımcılar, kuluçka merkezleri gibi organizasyonlarda önemli bir dinamizm söz konusu. Bunun yanı sıra, büyük şirketlerin kendi alanlarındaki yeni fikirlere yatırım yapması tüm dünyada yükselen bir trend. Bu anlamda da bir farkındalık yaratmamız gerekiyor.