GÜNDEME DAİR…
İnsan yaşamı için hayati öneme sahip olan gıda ürünleri ve içecek sanayisi, beslenmenin karşılanmasını sağlayan en temel sanayi kolu olarak dikkat çekiyor. Giderek artan dünya nüfusu, kuraklık, doğal kaynakların tahribi, küresel ısınma, çevre sorunları gibi faktörler, önümüzdeki yıllarda gıda ihtiyacının artacağını gösteriyor. Bu noktada, gıda ve içecek sanayisinin ilerleyen dönemde daha da stratejik bir hale geleceği öngörülüyor.
Türkiye imalat sanayisi içinde de, gıda ürünleri ve içecek sanayi sektörünün birçok değişkende öne çıktığını görüyoruz. Bu sektör, et ve balık ürünlerinden bitkisel ve hayvansal yağlara, işlenmiş meyve ve sebzelerden alkollü içeceklere kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Bitkisel gıda ürünleri ve içecek sanayisi, değişen yaşam koşulları, kalabalıklaşan şehir hayatı sebebiyle daha fazla önem taşıyor. Doğal yaşama ihtiyaç duyan insanoğlunun bu tercihi, bitkisel gıda ürünleri ve içecek sanayisinin büyümesine olanak sağlıyor. Bu konuda artan farkındalık ile insanlar, daha fazla bitkisel gıda ve içecekleri tercih eder hale geldi. Bu da doğal, organik ve sağlıklı ürünler sektörünün giderek artan bir hızda büyümesine olanak sağlıyor.
Firma sayısında imalat sanayisi içinde ilk sırada yer alırken, istihdamda ise tekstil ürünleri imalatı ve giyim eşyaları imalatından sonra üçüncü sırada bulunuyor.
130 milyar TL üretim değeriyle büyüme gösteren sektör, imalat sanayisinden elde edilen üretim değerinin yüzde 15’ini oluşturuyor. Ciro değeri ve yarattığı katma değeriyle gıda içecek sanayisi, Türk ekonomisinin en önemli dinamolarından birini oluşturuyor.
2000 yılında gıda ve içecek sanayisinde elde edilen katma değerin yaklaşık yüzde 25’i gelişmekte olan ülkelerce karşılanırken, bu rakam günümüzde yüzde 40′lara yükseldi. Üretim ve dış ticaret verilerinde de gelişmekte olan ülkelerin daha hızlı bir büyüme trendi mevcut. Bu ülkelerdeki yüksek nüfus rakamları emek yoğun yapıya dayanan sektör için hem önemli bir pazar hem de uygun işgücü maliyetleri anlamına geliyor. Bu durum, önümüzdeki dönemde sektörün gelişmiş ülkelere doğru yöneliminin daha da artacağını gösteriyor.
Türkiye, dünya genelinde ilk 20 gıda ve içecek üreticisi ülke arasında yer alıyor. Gelişmekte olan ülkeler arasında ise altıncı sıradayız. 2003 yılında 2.6 milyar dolar olan Türkiye’nin gıda ve içecek ihracatı, günümüzde yaklaşık 11 milyar dolar düzeyinde. Özellikle Orta Doğu’da istikrarın yakalanması halinde Türkiye’nin sektördeki ihracat rakamlarının daha da artacağı tahmin ediliyor.
Dünyadaki üretim ve katma değer payları her ne kadar gelişmekte olan ülkelere doğru kaysa da AB ülkelerinin üretim ve dış ticaret rakamları da artış gösteriyor. Avrupa Birliği, dünya gıda ve içecek sektöründeki üretim ve ihracat miktarlarında halen ilk sırada yer alıyor. Bu alt sektörlerdeki üretim gücü ile AB ülkelerindeki talep birbiriyle örtüştürülebilirse Türkiye’nin gıda ve içecek sektöründe yaptığı ihracatta önemli bir sıçrama yaşanma potansiyeli bulunuyor.
Bütün bu yazdıklarıma karşılık; sektörde teknoloji seviyesinin yükseltilmesine yönelik adımların atılması gerekiyor. Ancak, Türkiye’de toplamda yapılan AR-GE harcamalarının sadece çok küçük bir kısmı gıda ürünleri ve içecek sanayisine veriliyor. Sektörün stratejik konumu ve önümüzdeki yıllarda daha da önemli bir yere geleceği göz önünde bulundurulduğunda, yapılan AR-GE harcamalarının hızla yükseltilmesi gerekiyor.