TİCARET SAVAŞLARINDA İPİN UCU KAÇIYOR!

seda gök genel

 

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk seçimleri 24 Haziran’da yüzde 85 gibi yüksek katılım oranı ile gerçekleştirildi.

Demokraside son sözü her zaman olduğu gibi millet söyler. Sonuçların hepimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye artık yeni bir sistemle yönetilecek. Ancak artık gündemin ekonomi olma zamanı geldi. Bütün iş dünyası ekonominin ana gündem maddesi olmasını bekliyor.

Son dönemde dünya ekonomisi tehditleri ve fırsatları beraberinde getiren hızlı değişimlere sahne oluyor. Bu hızlı değişimler belirsizliklerin arttığı bir ortamı besliyor. Türkiye’de bu ortamda ekonomik istikrarını korumanın gayreti içinde…

Küresel ekonomide yaşanan kıpırdanma ise dikkat çekici.  Yaşanmakta olan bu canlanma bazı riskleri ve belirsizlikleri de barındırıyor. Tüm iş dünyası, küresel ticaret savaşlarını son haftalarda tedirgin edici şekilde takip ediyor.

ABD ve Çin arasında karşılıklı olarak ticareti sınırlayıcı önlemler alınıyor. Korumacılık rüzgârının ABD ile Avrupa ülkeleri arasında da ayrışmaya neden olduğunu görüyoruz. Ticaret savaşlarının kapsamının genişlemesi ve bu konuda ülkeler arasındaki restleşmelerin sertleşmesi, iş dünyasında küresel büyümenin geleceği açısından endişe yarattığını görüyoruz.

ABD 6 Temmuz’dan itibaren 34 milyar dolarlık Çin kaynaklı ithal ürünlere ek gümrük vergisi kesmeye başlayacak. Çin’in ceza vergilerine karşılık vermesi halinde ceza kapsamına alınacak ürün miktarının 450 milyar dolara çıkacağı ifade ediliyor. Öte yandan Trump, Harley-Davidson’ın Avrupa pazarına yönelik üretimini tarifeler nedeniyle yurtdışına taşıma kararı almasını eleştirerek, işi tehdide kadar vardırdığını görüyoruz.

Burada bizi yakından ilgilendiren ise komşu pazarlarımız İran, Irak ve Ürdün’de farklı farklı ürün gruplarında son haftalarda arka arkaya korumacı önlemler alınıyor olması…  Görünen o ki; korumacılıkta ipin ucu kaçmaya başladı.

Bu üreticiden tüketiciye, ihracatçıdan ithalatçıya birçok kesimi olumsuz etkileyecek. Daha da önemlisi; kontrol kaybı, sürpriz ve öngörülemezlik eşliğinde giderek sertleşecek misillemelerin ülkeleri hiç arzu edilmeyen içe kapanma noktasına götürebileceği öngörülüyor. Ayrıca unutulmaması gereken bir husus da korumacılık büyük çatışmaları beraberinde getiriyor.