SEDA GÖK
GÜNDEME DAİR…
Sizi Çorum-İskilip ilçesinin Şeyh Köyü’ne götürmek istiyorum. Uçsuz bucaksız vadiler… İnanın o vadileri yurtdışında görmek için dünyanın parasını ödüyoruz. Bir kere daha ‘Benim ülkemin güzellikleri var ya!…’ diye söze başlıyor insan!
Türkiye Satranç Federasyonu ve Çorum Valiliği’nin ev sahipliğinde geçtiğimiz hafta Ankara’dan birkaç gazeteci Çorum’daydık. “Anadolu’nun Özeti” diyebileceğim İskilip’te küçük bir köyün ne büyük şeyler başardığını anlatacağım size…
Bizi bölgedeki tek organik çilek üreticisi olan Şeyh Köyü’nün muhtarı Halil Bodur karşıladı. Aslında öğretmen olan ancak ailevi nedenlerle köyüne geri dönen Halil Bodur, kendi kaderini de, köyün kaderini de değiştirmiş.
Köydeki 50 hane geçimini tamamen organik çilek üretiminden karşılıyor. İlk önce 1 dönüm ile başlanan bugün ise toplam 250 dönümlük arazinin100 dönümünde konvansiyonel 150 dönümünde ise organik çilek yetiştiriliyor. İstanbul, Ankara ve Samsun’a organik çileğin kilogramını 10 liradan satıyorlar. Yılda toplamda 150 tona yakın ürün alıyorlar.
Ortalama kazanç 1 dönümden 10 bin TL. Köyde toplamda 500 kişi yaşıyor. Bunların organik tarım yapmayanlarıyla hesaplandığında kişi başı aylık yaklaşık 2 bin TL civarında bir kazanç elde edilmiş oluyor.
Yurtdışından arayan firmalar da var. Bir Alman firması dondurulmuş ve temizlenmiş ürün istiyor. Fakat köyde onların isteklerini karşılayabilecekleri bir imalathane yok. Ayrıca bir Japon firması da çilek cipsi üretmeleri için talepte bulunmuş. Türkiye’de bu konuda ekipman olması halinde organik çilek cipsini yapmak istiyorlar. Ancak bunları yapabilmek için tarladaki su yetersiz kalıyor. Kaynak var ama bunu tam olarak değerlendiremiyorlar. Kısacası bir gölet yapılması halinde bu köy çilekle uçar!…
Bütün bunların ötesinde tarımdaki kadın gücünü bir kere daha bu köyde görüyoruz. Köy merkezinde açılan kursa köy kadınları büyük ilgi göstermiş.17 kadın eğitimden sonra çilekle yapılan ürünleri çeşitlendirmişler. Çilek sirkesi ve marmelatı en çok tercih edilen ürünler. Ürünü hiçbir şekilde ziyan etmeden çeşitlendirerek ticarete kazandırmışlar. Kadınlar eğitim aldıktan sonra köyde birçok şey değişiklik göstermiş. Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmasıyla birlikte köyde bir dayanışma meydana gelmiş, ufak tefek yaşanan kavgalar dahi son bulmuş.
Köy muhtarı bu süreci “2010 yılında başladığımız çilek tarımıyla köyümüzün kaderi değişti. Okulumuz kapanmak üzereydi ama şimdi ilk ve ortaokul eğitime devam ediyor. Arsa değerleri yüzde 500 arttı. Çileğin bir başka avantajı da köyün erkekleri geçim nedeniyle şehir dışında çalışıyorlardı, eşleri köyde kalıyordu. Önceden eşlerinden maddi destek bekleyen kadınlar şuan maddi olarak eşlerine yardım edebilme noktasına geldi” diye anlatıyor.
Muhtar iddialı; şuanda Türkiye’nin en kaliteli organik çileğini bu köyün ürettiğini savunuyor. Öyle ki; 2013 yılında “Kırsaldan Göçün Önlenmesi Yarışması”nda 3.olmuşlar. Karşınızda çilek sayesinde nüfusu artan bir köy var. Göçü önlemek için fazla uzaklara gitmeye gerek yok, biraz Anadolu’daki şehirleri gezmek kâfi…
Kısacası; Galatasaray’ın bir dönem transferlerine benzetme konusu dahi olan organik çilek, Şeyh Köyü’nün kaderini değiştirmiş.