TÜRKİYE’NİN DİŞ KARNESİ ÇÜRÜK ÇIKTI

SEDA GÖK

GÜNDEME DAİR…

 

Ağız-diş sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçası. Türkiye’de maalesef  erken yaşta diş kaybı başlıyor. Diş çürükleri ve diş eti hastalıkları, diyabet, kanser, kardiyovasküler ve solunum yolu hastalıkları ile ortak risk faktörü̈ taşımakta. 2011 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler Siyasi Deklarasyonu’nda; yılda 36 milyon insanın ölümüne sebep olan bulaşıcı olmayan hastalıklar (kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, solunum yolu hastalıkları, kanserler) ile ağız-diş sağlığını etkileyen hastalıkların aynı risk faktörlerini taşıdığı, dolayısıyla ağız-diş sağlığının korunmasının genel sağlığımızın da korunmasının en önemli ve birincil koşulunu oluşturduğu sonucuna varılmış. Türkiye’nin bu konudaki karnesinde ise ‘çürükler’ var.  Türk Diş Hekimleri Birliği’nin verilerine göre;

 5-17 yaş grubu çocukların yüzde 60’ında var olan diş çürüğü̈ ve diş eti enfeksiyonlarının “büyüme yetersizliğine” sebep olduğu,

 

 İleri derecede diş eti rahatsızlığı, anne adaylarında 8 kat daha fazla erken doğum ve düşük ağırlıklı bebek yapma riskine sebep olduğu,

 

 Diş ve diş eti hastalığı olan 39-69 yaş grubunda kroner kalp hastalığı görülme riskinin 3-7 kat daha fazla olduğu,

 

 Kötü̈ ağız hijyenine sahip olan bireylerin kronik solunum sistemi hastalıklarına yakalanma riskinin 4-5 kat daha fazla olduğu ifade ediliyor.

Diş çürüğü̈ ve diş eti hastalıkları aynı zamanda önlenebilir hastalıklar olmasına rağmen, ülkemizde koruyucu sağlık hizmetlerinin uygulanmaması ve bunun sonucunda ortaya çıkan tedavi taleplerinin hizmete ulaşmadaki zorluklar nedeniyle

karşılanamaması sonucu diş ve diş eti hastalıklarının yaptıkları yıkım oldukça fazla.

Öte yandan rakamlarla diş hekimi gerçeğimize baktığımızda ise Türkiye’de 2016 yılı itibari ile 29 bin 417 diş̧ hekimi mevcut. Bir diş̧ hekimine 2 bin 713 hasta düşmekte. Bu sayı Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama en son 2013 de yapılan çalışmalar sonucu bin 433 olarak belirlenmiş̧. Ülkemizde hekime başvuru sıklığı, nüfus piramidi, tahmini DMF indeksi, eğitim ve sosyo-ekonomik kriterleri de göz önüne aldığımızda 10 yıl sonrası için diş̧ hekimi başına düşen nüfus için 1700 ile 2000 arasında bir değere ulaşması çok önemli.

 

TDB verilerine göre ülkemizde Temmuz 2016 itibari ile 10 bin 775 özel diş hekimi muayenehanesi bulunuyor. Aynı verilerden ülke genelindeki tüm özel sağlık kuruluşlarında 19 bin 224 diş hekimi dolayısıyla da en azından bu sayıda diş üniti bulunduğu ve yıllığa göre de Sağlık Bakanlığı kurumlarında ancak 8 bin 247 adet diş ünitenin olduğu görülmekte.

Fakültelerin hiç kontenjan artırmaması, hiç bir yeni Diş Hekimliği Fakültesi kurulmaması ve henüz eğitime başlamamış 26 fakültenin son 10 yıldaki gibi yılda üçer üçer 10 yıllık bir zaman dilimine yayılarak öğretime başlatılması varsayımına göre yapılan hesaplarda 2024 yılında 60 bin, 2025 yılında ise 64 bin  dişhekimi Türkiye’ de görev yapıyor olacak.

Bu rakamsal artışlar Türkiye’nin ağız sağlığına nasıl yansıyacak? Bunu ise zaman gösterecek.