TELKODER(Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği) Başkanı Yusuf Ata Arıak, Türkiye’de 2016 yılı telekomünikasyon sektörü büyüklüğünün 45,5 milyar TL olarak açıklandığı, ancak sektör büyüklüğünün, 2003 yılı temel alınarak (TÜİK 2003=100) enflasyon etkisi çıkarıldığında 15,5 Milyar TL seviyelerinde olduğuna, sektörün 2003 yılından bugüne kadar gerçekte sadece % 4’lük bir artış sağlayabildiğini söyledi. Ankara’da ekonomi muhabirleri ile bir araya gelen Arıak, serbestleşmenin başladığı 2002 yılından bu yana neredeyse aynı büyüklükte kalan telekomünikasyon sektörünün büyümesi için UDH Bakanlığı ve BTK başta olmak üzere karar vericilere önemli sorumluluk düştüğünü kaydetti. Arıak, “Telekomünikasyon sektörü yerinde sayıyor, 2023 hedeflerine ulaşmak için yeni ve yapıcı bir iklim şart. Serbestleşme teorik olarak var ancak asıl hedeflendiği gibi fiilen uygulanırsa, her ölçekten işletmeci rekabet edebilecek ve sektör büyüme konusunda önemli bir adım atacak” dedi.
ALTERNATİF İŞLETMECİLİK TAM OLARAK DESTEKLENMİYOR
TELKODER tarafından bir süre önce yayınlanan sektör raporuna değinen Arıak, “2002 yılında başlayan serbestleşme hareketinden 2016 sonuna gelindiğinde, geçen 14 senenin neticesinde alternatif işletmecilerin toplam sektör gelirleri içerisindeki payının sadece %8’lerde kaldığı görülüyor. Alternatif işletmecilerin önünün açılarak rekabetin artırılmaması halinde telekomünikasyon sektörünün büyümesi ve vatandaşın daha ucuz ve ileri hizmetler alması maalesef mümkün değil” dedi.
FİBER ALTYAPI YATIRIMI ŞART
Türkiye’nin toplam fiber uzunluğunun sadece 304.530 km olduğuna dikkat çeken Arıak, yüzölçümü, nüfus ve veri talebi göz önüne alındığında, ülkemizde fiber şebeke tesisinin hızlandırılması gerektiğinin açıkça görüldüğünü belirtti. Güney Kore ve Portekiz oranları temel alındığında, yüzölçümüne göre, Türkiye’nin 10 kat daha fazla fiber uzunluğa sahip olması gerektiğini, bu hedefe ulaşmak içinse; Fiber altyapının yurdun her tarafına ulaşması adına çalışılması gerektiğini belirtti.
Arıak, “Altyapı konusunda sıkıntılar var. Bu alt yapının büyük kısmı Türk Telekom’a ait. Bunu başkalarına kullandırmak istemiyor. O da yeni fiber yatırımları yapmakta geç kalıyor. Geniş bant ön plana çıkıyor. Burada yavaşlamış durumdayız. Bu nedenle mobilcilerin de işleri aksıyor. Yeterli şebeke altyapısının olması gerekiyor. Gelecekte bu daha sıkıntı olacaktır. Fiber altyapı sorunun çözümlenmesi gerekiyor. Türkiye’nin Fiber uzunluğunun 250 bin kilometresine Türk Telekom sahip… Mevcuttan 10 katı fiber altyapımızın olması gerekiyor. Türk Telekom’un özelleştirmesi altyapı hariç yapılsaydı, bu sıkıntılar yaşanmazdı. BTK ve Ulaştırma Bakanlığının elindeki altyapıyı adil şartlarda herkese açmalı ve kullandırması gerekiyor. Ben bunu açmıyorum deme hakkı yok. Konuyu o dönemde Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım’a da ilettik. Bize verdiği cevap, ‘Altyapının üstüne yattılar, ne kullanıyorlar, ne kullandırıyorlar’ oldu. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor” diye konuştu.
TÜRKİYE, UYDU HABERLEŞME HİZMETLERİNDE ZİNCİRLERİNİ KIRMALI
Uydu Haberleşme Sektörü’nün durumuna da değinen Arıak, “Sektörün adeta ayaklarından zincirlenmiş olduğu gerçeğini görmemiz lazım. Uydu haberleşme sektörünün en az 10 kat büyümesi gerekiyor. Uydu hizmetleri, diğer telekomünikasyon hizmetlerinin tamamlayıcısı ve gelişmeye çok açık bir sektör. Dünya’da 5-6 sene öncesine kadar uydudan hızlı internet uygulamaları sınırlı bir seviyede bulunuyordu. İlk yatırım ve hizmet bedelleri pahalıydı ve yeterli yaygınlık yoktu. Bu gidişat, Ka-bant teknolojisini kullanan uyduların devreye alınmasıyla değişti. Antenlerin kolay taşınabilmesi, kolay montajı, teçhizat ve hizmet ücretlerinin düşmesiyle, uydudan genişbant internet, dünyada ve bölgemizde önemli bir büyüme kazandı. Türkiye’nin üzerinde, bir tanesi Türksat’ın olmak üzere, 6 tane uydu, hızlı internet için kullanılabilir durumda bulunuyor. Değişik ülkelerden değişik firmalar gelmişler, Türkiye’de biz iş yaparız diye bizi de kapsamışlar ve hızlı internet imkânını kurmuşlar. Bu iş için sırf Türkiye’ye yaptıkları yatırım 300 milyon doların üzerinde. Ülke olarak bugün çeşitli konularda yatırımcı arıyoruz. Yabancılar gelsin, doğrudan yatırım yapsın, hatta yatırım yapmıyor ise de sıcak para gelsin diye uğraşıyoruz. Uydudan hızlı internet için birileri gelmiş bu yatırımı yapmış. Ama biz bu imkânın sadece yüzde 15’ini kullanıyoruz. Bu, akan suya bakmak gibidir. Akan sudan elektrik elde edebilirsiniz veya o akar gider, siz de bakarsınız. Uyduların da bir ömrü vardır, yaklaşık 15 sene. Bu süreyi verimli kullanmalıyız, kullanmazsak ülkemize kötülük ederiz” diye konuştu.
TÜRKİYE VERİ MERKEZİ ALANI EN AZ DÖRT KAT BÜYÜMELİ
Verinin, günümüzün para birimi haline geldiğini belirten Arıak, Türkiye Veri Merkezi Sektörünün toplam büyüklüğünün yaklaşık olarak 400 milyon dolar seviyelerinde olduğunu ancak büyük gruplar dışında kalan oyuncuların toplamda 100 milyon dolarlık bir ciroya bile ulaşamamış olmasının önemli bir sorun olduğunu vurguladı. Arıak, “Türkiye’nin Dünya ortalamasında bir veri merkezi alanına sahip olması için, toplam veri merkezi alanını 4 kat arttırması gerekiyor. Bir başka deyişle Türkiye topraklarında bulunması gereken veri merkezi alanı, yaklaşık olarak 400 bin metrekaredir. Dünyada yıllık veri merkezlerinin büyüme ortalaması ~%5,5’dir. Fakat hedefimiz dünya ortalaması üzerinde bir büyüme sağlamak ve arada bulunan bu büyük farkı kapatmak olmalıdır” dedi.