Tıbbi cihaz üreticileri, tıp fakültelerinin cihaz alımları sonrasındaki ödemelerini zamanında yapmaması nedeniyle sıkıntılı günler yaşıyor. Özellikle tıp fakültesi hastaneleri uzun zamandır tıbbi cihaz alımları sonrasındaki ödemeleri 3 yıl gibi bir sürede yapabiliyor. Kamu hastanelerinde ise firmalara yapılan tıbbi cihaz alım ödemeleri 120-210 gün arasında yapılırken, Ramazan ayı ve bayram dönemiyle birlikte bu süreç 250 güne kadar uzadı. Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği Başkanı Mustafa Daşçı, TİCARET Gazetesi’ne yaptığı değerlendirmede; “Asıl sıkıntıyı tıp fakülteleri ile yaşıyoruz. Şartnamede yazan tarih ile ödeme yapılan tarih arasında aylar değil yıllar bazında fark var. Aslında buradaki mesele; konunun tıp fakültelerinin keyfiyetinde olması. Kamu borçlarının yeniden yapılandırmasında, ‘kamu alacaklarında icraya verilemez’ başlığında ilgili yönetmeliklerde değişiklik yapılmasını istiyoruz” dedi.
Tıbbi cihaz ödemelerinin geç yapılmasından dolayı Tıbbi Cihaz Sektöründe faaliyet gösteren firmalar zor günler geçiriyor. TİCARET Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği Başkanı Mustafa Daşçı, ödemelerin geç yapılması ve Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği ile ilgili sorunlar nedeni ile 4 bin 500 firmanın kapandığını söyledi.
SAĞLIK BAKANLIĞI TAHSİLAT SORUNUNU GÜNDEMİNE ALDI
Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği Başkanı Mustafa Daşçı, yaptığı değerlendirmede “Sağlık Bakanlığı’ndaki ödemelerde sizin de bildiğiniz gibi bir sıralama var. Öncelikle hizmet alımlarının ödemesi yapılıyor. En son sırada tıbbi cihaz alımlarının ödemeleri geliyor. Zaten uzun zamandır 120-210 gün arasında tahsilat yapılıyordu. Son günlerde tahsilatlar 250 güne kadar uzadı. Konuyu Maliye Bakanı Müsteşarı ve Sağlık Bakanımız ile görüştük. Sağlık Bakanımız yerli üreticilerin ödemelerinin 90 güne çekilmesi için söz verdi. 90 gün içinde ödenmesi içinde böyle bir çalışma başlattıklarının ön bilgisini verdi. Bu konuda çalışma yapıldığını söyledi. Konu SEİK toplantında ele alındı. Bütçelerin ve ödemelerin dengelemesi sonrasında Maliye Bakanlığı’na bildirilerek, ödeme süreci başlatılacak” dedi.
ASIL SORUN TIP FAKÜLTELERİ
Tıbbi cihaz üreticilerinin tahsilat konusunda Sağlık Bakanlığı’na bağlı kamu hastanelerinden çok tıp fakülteleri hastanelerinde sıkıntı yaşadığına vurgu yapan Daşcı, “Asıl sıkıntıyı tıp fakülteleri ile yaşıyoruz. Şartnamede yazan tarih ile ödeme yapılan tarih arasında aylar değil yıllar bazında fark var. Aslında buradaki mesele; konunun tıp fakültelerinin keyfiyetinde olması. Kamu borçlarının yeniden yapılandırmasında, ‘kamu alacaklarında icraya verilemez’ başlığında ilgili yönetmeliklerde değişiklik yapılmasını istiyoruz. Çünkü zamanında ödeme yapmadığında ceza almıyorlar, haciz uygulanamıyor.
Devletin de personel politikasında sıkıntı var. Üniversiteler bunu fırsat bilerek bu kaynağı farklı şekilde kullanıyorlar ve bu nedenle tıbbi cihaz firmaları tahsilat sorunu yaşıyor. Sadece birkaç fakülte ödemesini düzenli yapıyor. Onun dışındakilerin hepsinde çok ciddi sıkıntılara girdi. 3 yılın altında ödeme yapan üniversite hastanesi neredeyse yok. Kaynakların verimli kullanılmaması, öncelik sıralamasının yapılamaması nedeniyle sıkıntı yaşanıyor. Tıp fakülteleri sürekli fiziki anlamda genişliyorlar, hacimsel olarak genişliyor ama bilimsel ve teknolojik altyapısını bedel ödemeden karşılamak istiyor. Bu yanlış. İhale şartnamelerinde tarih belli ama bir keyfiyet var” diye konuştu. Öte yandan borçların yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak da tıp fakültelerine para ödendiğini belirten Daşcı, “Ancak bu kaynak da farklı yerlere kullanıldı ve gene borçlar ödenmedi” dedi.
4500 FİRMA KAPANDI
Bugün itibariyle 4 bin 500 firma kapandığına dikkat çeken Daşcı, “Bu kapanmalar sadece alacaklar ile ilgili değil. Ayrıca bu kapanmalarda Tıbbi Cihaz Kurumunun ‘Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği’ etkili oldu. Örneğin; tek kişilik firmalar vardı. Gazlı bez, pamuk, varis çorabı, dizlik ve korse gibi ürünler satan firmalarımız vardı. Bu firmalara yönetmelik kapmasında en az 3 kişi çalıştırma zorunluluğu getirildi. Bu nedenle toplamda 4 bin 500 firma kapandı” dedi.
Sektörde faaliyet gösteren firmaların yüzde 30’unun kapandığını anlatan Daşcı, bu konuda şu bilgileri verdi:“Tıbbi Cihaz Kurumu’nun verilerine göre 14 bin 700 firma vardı. Ancak bu güncellenmiyor ve kapandığı halde firmalar işlem görüyorlar. Biz şu anda baktığımızda kendi güncellemelerimiz ile bir yıl için de 9 bin firmaya kadar indiğini gördük. Yeniden güncelliyoruz. Örneğin; Ankara’da 440 üretici var iken, bugün Ankara Kırıkkale, Çankırı, Eskişehir dahil 344 üretici firma kaldı.”
SARF ÜRÜNLERE ODAKLANMALIYIZ
Türkiye’nin özellikle sarf malzeme üretimine odaklanması gerektiğine de değinen Daşcı, “Sağlık Bakanlığı daha çok sarf ürünlere para ödüyor. Ama bu konuda üretici firma sayımız daha az. Bütçe açığına neden olan ürünleri üretmeye odaklanmamız gerekiyor. Bunlarda sarf malzemelerdir” dedi.
ÇİN DEĞİL İTHAL ÜRÜN HAYRANLIĞI SIKINTI YARATIYOR
Piyasada bilindiğinin aksine Çin malı ürünlerden çok yabancı markalı ürün hayranlığının sıkıntı yarattığını anlatan Daşcı, “İthal ürün kalitelidir” bilincinin yanlış olduğunu söyledi. Daşcı, bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yabancı ise kalitelidir kavramı yerleşmiş durumda. Kalitelidir sanılıyor. İthal tercih ediliyor. Bu yanlış. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’na, ‘Yerli üretimi olan ürünlerde toplu alımlar yapılmasın. Yerli üretimi olanlarda paket alım yapılmasın’ dedik. Çünkü paket yapınca yüzde 90 ithal oluyor. O ihaleye girmek için o zaman yurtdışına yüzde 90 para ödüyorum. Üretici konumunda iken ithalatçı konumuna geliyorum. İthalatçı firmalar rekabete avantajlı konumda başlıyor. Yatırım, istihdam sorunları yok. Örneğin; hammaddeyi yüzde 18 KDV’den alıyoruz, mamül maddeyi yüzde 8 KDV’den satıyoruz. İade almak için bir yıl bekliyorum. Bunu alabilmem içinde yeminli mali müşavir tarafından denetlemem gerekiyor. Mali müşavir bu bedelin yüzde 20’sini alıyor. Burada yüzde 20’lik bir kaybımız oluyor.”