GÜNDEME DAİR…
Biz; çöpteki cevherin tam olarak farkında değiliz. Bugün ambalaj atıklarının yüzde 63’ü evlerden, geri kalan yüzde 37’si ticaret/sanayi kesiminden geliyor. Ancak geri dönüşümün; tamamının kayıt altında ve kaynağında, yani çöpe karışmadan gerçekleştirilememesi en büyük sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor.
Sektörün kayıt altına alınması için yapılması gerekenlerin başında verileri toplama, yayımlamak; denetimleri artırmak ve etkinleştirmek gerekiyor. Bunun için diğer ülkelerde olduğu gibi örneğin bir Çevre Ajansı kurulabileceği öneriliyor.
Çünkü “Çöp” algısı nedeniyle, ambalaj atıklarında önemli boyutta bir kaynak israfı bulunuyor. Ambalaj atıklarının geri kazanımı çevre kirliliğinin önlenmesi yanında, önemli ölçüde hammadde, enerji ve su tasarrufuna katkıda bulunmakta, sera gazı salımlarının azalmasına yardımcı olmakta.
Bugün Türkiye’de 1000’e yakın bakanlıktan lisans almış toplama-ayırma tesisi ve lisanslı geri dönüşüm tesisi var. 24 yıldır da sanayinin öncülüğünde geri dönüşüm sistemini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz; ambalaj atıkları büyük ölçüde geri kazanılıyor. Sorun, geri dönüşümün tamamının kayıt altında ve kaynağında, yani çöpe karışmadan gerçekleştirilememesi…
Ambalaj atıklarının da yüzde 63’ü evlerden, geri kalan yüzde 37’si ticaret/sanayi kesiminden geliyor. Dolayısıyla, kaynağında ayırma alışkanlığı ve geri dönüşüm kültürünün oluşması, “sürdürülebilir bir dünya için geri kazanım sistemini sürdürülebilir kılma” toplumsal ortak hedef olmalı… Bu konudaki sorumluluğun topluma anlatılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekiyor.
Geri dönüşüm konusunda yönetmeliklerin çıkmasına rağmen bunların tam olarak uygulanamadığı dikkat çekiyor.
Yeterli denetim ve yaptırım olmaması sorunun temelini oluştururken; geri dönüşümde sürdürülebilirliğin sağlanması için pek çok paydaşa görevler düşüyor. Ambalaj atıklarının ayrı toplanması, geri kazanımı ve bu sürecin sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda öncelikle belediyelerin ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekiyor.
Bugün Türkiye’deki mevcut 1.400 belediyeden sadece yüzde 20’sinin Ambalaj Atıkları Yönetim Planı bulunuyor. Plan hazırlayarak çalışmalara başlayan belediye sayısının artması gerekiyor.
Bugün geri dönüşüm tesislerinin coğrafi dağılımına baktığımızda Ankara-Konya hattından sonra ciddi azaldığını görüyoruz. Bakanlıktan lisans almış 450’nin üzerinde ambalaj atığı geri dönüşüm tesisi var. Sorun, tesis sayısında değil; tesislerin yeterli altyapıya ve kapasiteye sahip olup olmadıklarında, verimli çalışıp çalışmadıklarında yatıyor. Türkiye’de tesislerin öncelikli olarak atıkların yüksek miktarda çıktığı, düzenli atık depolama sahalarının olduğu, turizm açısından önemli olan yerlere, belediyelerin eşgüdümünde, entegre atık yönetimi esas alınarak kurulması gerekiyor.
Sektörün kanaat önderleri ile yaptığım sohbette geri dönüşüm konusunda çalışan firmalara vergi indirimi ve teşvik verilmesi öneriliyor. Ayrıca belediyeler ve devletin bu konuya öncelik verirse, kısa sürede sistemi daha verimli hale geleceğinin altını çiziyorlar.
Ayrıca geri dönüştürülebilir atıkların toplanmasında kentsel dönüşüm gibi yeni fırsatların yakından takip edilmesi gerekiyor. Yeni yapılan binalarda atık toplama bölümlerinin ayrı ayrı yapılması, kaynağında ayrıştırma için büyük bir fırsat yaratacak.