Yarım asrı geride bırakan Miller Holding, Çanakkale’den başlattığı yolculuğunu artık bir dünya markası olarak sürdürmekte kararlı. Kuruluşu otomobil yedek parça satışına dayanan Holding’in, bugün faaliyet gösterdiği sektörler enerjiden otomotive, inşaattan denizciliğe, havacılıktan gıdaya kadar geniş bir yelpazeye yayılmış durumda. Türkiye’nin yanı sıra yurtdışın da yatırımları bulunan Miller Holding, doğduğu topraklara bağlılığıyla da dikkat çekiyor. Birçok şirketin aksine merkezini kurulduğu yer olan Çanakkale’de tutan Miller Holding’in hikayesini, Miller Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mert Mildon’a sorduk.
Miller Holding nasıl doğdu, hangi aşamalardan geçerek bugünlere geldi?
Miller Holding 1967 yılında Çanakkale’de bir aile şirketi olarak doğdu. Babam rahmetli Turhan Mildon, Holdingimizin kurucusu ve aynı zamanda bizi biz yapan değerleri felsefemiz haline getiren isim. Miller Holding’in başlangıcında otomotiv ve akaryakıt sektörleri var. Ancak aradan geçen 50 yılda, denizcilik, araç kiralama, kara lojistik, inşaat sektörleri de yatırım yaptık. Miller Holding 50’inci yılında Afrika pazarına giren Miller Holding’in bugün Çanakkale’den 7 bin kilometre uzakta Senegal’de projesi var. 500’ü aşkın çalışma arkadaşımız ve 300 milyon liralık ciroya sahip şirketlerimizle, her geçen gün büyüyoruz.
Miller Holding olarak önümüzdeki dönemde hangi sektörlerde öne çıkmayı hedefliyorsunuz? Bundan sonraki yol haritanız nasıl olacak?
Faaliyet gösterdiğimiz her sektörde markamız, kaliteyle eşdeğer kabul edilmeye devam edecek. Bundan sonraki süreçte de yatırımlarımız sürecek. Türkiye’de ekonominin lokomotifi niteliğinde olan inşaat yatırımları bizim için de ayrıcalıklı olacak. İddialı projelerimiz var. Konutta yakın zamanda İstanbul pazarına giriş yapacağız, Çanakkale’de konut projelerini hayata geçirdik ve çok başarılı geri dönüşler aldık. İstanbul’da Avrupa ve Anadolu Yakaları’nda yapacağımız konut projelerinden de benzer geri dönüşler olmasını bekliyoruz.
Diğer taraftan havacılık sektörünün de önümüzdeki dönemde yıldızı parlayan sektörlerden biri olacağına inanıyoruz. Bu nedenle yakın gelecekte özel bir jeti de filomuza katmayı planlıyoruz.
Yatırımlar denince Senegal’e ayrı bir bölüm açmak gerekiyor sanırım!
Evet, Senegal, bizi heyecanlandıran bir başlık. Çanakkale’de kurulmuş bir firma olarak bugün bu topraklardan 7 bin kilometre ötede yatırım yapıyor ve bayrağımızı dalgalandırıyoruz. Bunun için ‘Mert Mildon’u en çok mutlu eden iş’ diyebilirim. Senegal’de iki dev yatırım projesinde imzamız var. Hal ve lojistik merkezi projeleri…2017 yılı bitmeden bu projelerin faaliyete geçmesini ve ardından da projelerin ikinci etabına başlanılmasını hedefliyoruz. Hayallerimiz tabii ki bununla sınırla değil. Senegal, Miller Holding için Afrika’ya açılan bir kapı. Bu kapıdan bütün birikimimizi, tecrübemizi ve kalitemizi akıtıp Afrika kıtasında kalıcı işlere imza atmak istiyoruz. Sadece kamu yatırımlarında değil konut alanındaki tecrübelerimizi de Afrika’ya taşımak istiyoruz. Senegal’den sonra diğer Afrika ülkelerinde yatırımlara devam edeceğiz. Bu konuda iddialıyız.
Son yıllarda gelişmiş ekonomilerdeki krizler sonrası Afrika’nın önemi fark edildi. Yeni ve alternatif pazarlar bulmak gerekiyor. Afrika açılımımızı da böyle değerlendirmek gerekir. Batı durgunluk ve krizle mücadele ederken Afrika’da birçok ülke yatırım atağına geçmeye başladı. Bu topraklar, işini her koşulda iyi ve zamanında yapmasıyla ünlü Türk firmaları için büyük fırsatlar barındırıyor. Biz de bu fırsatları yatırıma dönüştürmek istiyoruz.
Afrika kıtası ve Senegal’i seçmemizin birçok nedeni var. Dünyanın en hızlı büyüyen ikinci bölgesi olan Afrika, Türk firmalarına tecrübelerini aktarmak için büyük fırsatlar sunuyor. Türk firmalarının Afrika’da, “bölgenin dilini anlamak, bölge insanına yakın olmak, kaliteli ve hızlı hizmeti çok daha uygun fiyatlarla sunmak, başka ülke firmalarının adım atamayacağı noktalarda iş tamamlamak” gibi birçok avantajı mevcut. Miller Holding olarak, Senegal’de yatırıma başladıktan sonra Türk firmalarının buradaki avantajını çok daha yakından gördük.
2017 yılından neler bekliyorsunuz? Ekonomik anlamda 2017 yılının kötü olabileceğine dair değerlendirmeler var. Siz tabloyu nasıl görüyorsunuz?
Ben olaylara kısa vadeli bakmaktan hoşlanmıyorum. Biz şirket yönetiminde kardeşim Can Mildon’la beraber ikinci kuşağız ve bir amacımız var. Bu da, doğduğumuz topraklara güzel bir miras bırakmak. Bu nedenle tek bir dönemde yaşanan dalgalanmalar bizim için karamsarlık nedeni olamaz.
Bakın 2016 yılında başımızdan neler geçti. 15 Temmuzdaki hain darbe girişimi başka bir ülkede olsaydı, aylarca o ülke kendine gelemezdi. Bizde ise, pazartesi günü insanlar işlerinin başına geçmişti. Yaşanan terör saldırıları, denenen bin bir türlü oyun, her defasında bu ülke insanını birbirine daha çok kenetledi. Bu hikayeden hepimizin çıkaracak sonuçları var. Bir kere, karamsarlığa hakkımız yok. Bu nedenle de ben hep ekip arkadaşlarıma da, yakın çevreme de şunu söylerim, “bardağın dolu tarafını göreceğiz ve en iyi bildiğimiz şeyi ‘üretmeyi’ sürdüreceğiz.” Belirsizlikler geçecek ama Türkiye’nin hikayesi devam edecek.
Bu anlayışla Miller Holding olarak 2017 yılını “yatırım ve üretim dolu bir yıl yapabilmek” için harekete geçtik. Belirsizliklere karşı Miller Holding’in koruma kalkanı yatırım ve üretimdir. Dediğim gibi bardağın dolu tarafına bakıyoruz. Bu da bizi motive ediyor.
Miller Holding olarak bu yıldan umutluyuz. Çünkü 2017 yılı yaraların sarılacağı ve herkesin kendine çeki düzen vereceği bir yıl olacak. Bizler bütçelerimizi hazırlarken her zaman olduğu gibi vizyoner ruhumuzu ve çalışma azmimizi ortaya koyuyoruz. Hedeflerimizi dün olduğu gibi bugün de büyümeyi ve gelişmeyi sağlayacak şekilde geliştiriyoruz ve yükseğe koyuyoruz.
Tüm davranış bilimcileri insanların iyimserliğinin ve kötümserliğinin bulaşıcı olduğuna dikkat çekiyor. Bu altın kural ekonomide de geçerli. Biz de 2017 yılını pozitif adımlar atarak geçirmek ve ekonomide olumlu havaya katkıda bulunmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki, hepimiz aynı gemideyiz.
Bir başka deyişle siz, hikayede en kötünün geride kaldığını mı düşünüyorsunuz?
Elbette geride kaldı. Bunun birçok göstergesi de var, dolar düşmeye başladı. Hükümetimiz çok ciddi bir istihdam seferberliği başlattı ve istihdam üzerindeki yüklerin yüzde 38.3’ünü üstleneceğini açıkladı. Kredi Garanti Fonu devreye girdi. Ayrıca irili ufaklı birçok düzenleme yapıldı ve piyasalardaki karamsarlık bulutu dağılmaya başladı. Bunların hepsi, ekonomik aktörlerin kendini daha güvende hissetmesi, daha çok istihdam ve yatırım yapması için. Bir başka deyişle devlet görevini yerine getirdi, sıra bizde yani Türk özel sektöründe… Sıra; adı Mert Mildon ya da başka bir şey olan, yüreği bu ülke için çarpan işadamlarında…
Türkiye her ortamda üretim yapan, çok nitelikli bir girişimci ruhuna sahip. Dezavantaj gibi gözüken doğal kaynaklarımızın az olması şu anda bir avantaja dönüşmüş durumda. Sadece yatırım ve üretimle beslenen bir girişimci profili bu sayede ortaya çıktı.
Peki, giderek büyüyen bir şirket olarak merkezinin Çanakkale’de olmasının dezavantajları var mı?
Çanakkale sıradan bir yer değil. Bu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü yazılmış. Bu topraklarda Türk insanının efsanevi hikayesi yazılmış. Çanakkale’nin manevi değeri, bizim için burayı vazgeçilmez yapıyor. Biz Çanakkale’deyiz. Bu bir zorunluluk değil, bir övünç kaynağı. Ne kadar büyürsek büyüyelim, günün sonunda dönüp dolaşıp geldiğimiz yer evimiz, bir başka deyişle Çanakkalemiz’dir.
Ayrıca kentlerimizin kendilerine ait markalarının da olması gerektiğini düşünüyoruz. Biz “Miller Holding” olarak hikayemizi yazarken; aynı zamanda Çanakkale’nin kendi markalarının oluşmasına da katkı sağladığımızı görüyoruz. Bir şirketin açtığı ve başarılı olduğu yol, diğer girişimcilerin de hikayelerine yol gösteriyor. Bu nedenle ait olduğumuz topraklarda kalmayı sürdüreceğiz.
Miller Holding çok sayıda sosyal sorumluluk projesini imza atıyor. Bu projeler hakkında bilgi verir misiniz?
Başta da söylediğim gibi Miller Holding bir aile şirketi olarak doğdu. Babam Turhan Mildon, bu şirketin belli değerler eşliğinde büyümesini çok önemsedi ve bizlere de bu ilkeleri emanet etti. Şu anda da, yazılı olmayan, ama bizi derinden bağlı olduğumuz kurallarımız çerçevesinde ilerliyoruz. Bu nedenle yatırımlarımız kadar sosyal sorumluluk projelerimiz de vazgeçilmezimiz. Çocuklar, gençler, spor ve Çanakkale… Sosyal sorumluluk projelerimizin ortak noktaları… Örneğin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını biz kendi bünyemizde bir çocuk şölenine çevirdik ve her yıl istisnasız kutluyoruz. Bu şölenin giderek daha çok insana ulaşmasından da mutluyuz. 2014 yılından bu yana gerçekleşen Turhan Mildon Su Sporları Turnuvası’nda dünyanın birçok yerinden gelen sporcuya ev sahipliği yapıyoruz. Böylece Çanakkalemiz de giderek uluslararası bir kimliğe bürünen bir turnuvaya sahip oluyor. Gururla destek verdiğimiz projelerden biri de satranç organizasyonları. Hem minikler için yapılan satranç şenliğini destekliyoruz, hem de Türkiye Gençler Satranç Şampiyonası’nın ana sponsoruyuz. Geçtiğimiz Ekim ayında açtığımız Turhan Mildon Kültür Merkezi ile şehrimizdeki sanatsal ve kültürel faaliyetlere modern bir mekan kazandırdık. Yine kurduğumuz Miller Spor Kulübü ile de yeni nesil sporcuları yetiştirmeye devam ediyoruz. Bunlar sosyal sorumluluk projelerimizin sadece birkaçı. Biz bu projeleri gelecek nesillere yönelik yatırımlar olarak görüyoruz ve taviz vermeden devam ettiriyoruz.
Mert Mildon genç bir işadamı olarak gençlere ne tavsiye eder?
Risk almalarını. Kendilerini güvenli sulara bırakmasınlar. Üretmenin, risk almanın, çalışmanın keyfini alsınlar, bu sularda yüzmeyi öğrensinler. Kısa vadeli değil, uzun vadeli planlar yapsınlar. Kötümser olmasınlar… Bir de, hayata gri bakmamak için, hobiler edinsinler. Müzik, edebiyat, sanat, spor, bunlar insanı dinlendirir, bakış açısına renk kazandırır. Mutlaka herkesin kendine iyi gelecek bir hobisi vardır. Kendilerine bu iyiliği yapsınlar, yoksa hayat hep ‘siyah veya beyaz’ olarak akar. Hayatın renklerini görmek için sanata, hobiye ihtiyaç var.