SEDA GÖK-ANKARA
Çöpten servet yaratabiliriz. Ama biz; çöpteki cevherin tam olarak farkında değiliz. Bugün ambalaj atıklarının yüzde 63’ü evlerden, geri kalan yüzde 37’si ticaret/sanayi kesiminden geliyor. Ancak geri dönüşümün; tamamının kayıt altında ve kaynağında, yani çöpe karışmadan gerçekleştirilememesi en büyük sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor. Bu bilinci oluşturmak için 24 yıldır emek veren ÇEVKO’nun Genel Sekreteri Mete İmer, TİCARET Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu oldu. Sektörün kayıt altına alınması için yapılması gerekenleri “Verileri toplama, yayımlamak; denetimleri artırmak ve etkinleştirmek gerekiyor. Bunun için diğer ülkelerde olduğu gibi örneğin bir Çevre Ajansı kurulabilir” diye anlatan İmer ile yıllar itibariyle sektörün Türkiye’deki gelişimi, bugün geldiği nokta, yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri üzerine konuştuk.
Aslında “Çöpte cevher var farkında değiliz”… Neden bu konuda bu kadar geç kaldık?
Öncelikle, ülkemiz ekonomisi ve çevresel faydalar açısından büyük önem verdiğimiz; ülke genelinde de yoğun çalışmalarla farkındalık ve toplumsal bilinç yaratmaya çalıştığımız önemli bir konuyu bilginize sunmak isterim. ÇEVKO Vakfı olarak, değişen yaşam standartları ve tüketim alışkanlıkları ile her geçen gün artan “Ambalaj atıklarının sokağa, çevreye atılmaması mesajımızın yanı sıra özellikle ambalaj atıklarının değerli birer hammadde olduğunu, defalarca geri dönüştürülebildiğini, kaynağında ayrı toplanması gerektiğini; dolayısıyla “Çöp olmadığını” vurguluyoruz.
Çünkü “Çöp” algısı nedeniyle, ambalaj atıklarında önemli boyutta bir kaynak israfı bulunuyor. Ambalaj atıklarının geri kazanımı çevre kirliliğinin önlenmesi yanında, önemli ölçüde hammadde, enerji ve su tasarrufuna katkıda bulunmakta, sera gazı salımlarının azalmasına yardımcı olmaktadır.
Ambalaj atıklarının geri dönüşümü çalışmalarında da aslında geç kalmış değiliz. Bu konuda faaliyet yapmak üzere 24 yıl önce ÇEVKO Vakfı kuruldu ve 2005 yılından beri de yetkilendirilmiş kuruluş olarak çalışmalarına devam ediyor. Yasal düzenlemeler, 10 yılı aşkın süredir yürürlükte bulunuyor. Bugün Türkiye’de 1000’e yakın bakanlıktan lisans almış toplama-ayırma tesisi ve lisanslı geri dönüşüm tesisi var. 24 yıldır da sanayinin öncülüğünde geri dönüşüm sistemini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz; ambalaj atıkları büyük ölçüde geri kazanılıyor. Sorun, geri dönüşümün tamamının kayıt altında ve kaynağında, yani çöpe karışmadan gerçekleştirilememesi…
Ambalaj atıklarının da yüzde 63’ü evlerden, geri kalan yüzde 37’si ticaret/sanayi kesiminden geliyor. Dolayısıyla, kaynağında ayırma alışkanlığı ve geri dönüşüm kültürünün oluşması, “sürdürülebilir bir dünya için geri kazanım sistemini sürdürülebilir kılma” toplumsal ortak hedef olmalı… Bu konudaki sorumluluğun topluma anlatılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekiyor.
Geri dönüşüm konusunda yönetmeliklerin çıkmasına rağmen bunların tam olarak uygulanamadığına dair eleştiriler var. Sizin bu konudaki tespitlerinizi dinleyebilir miyiz?
Yeterli denetim ve yaptırım olmaması sorunun temelini oluştururken; geri dönüşümde sürdürülebilirliğin sağlanması için pek çok paydaşa görevler düşüyor. Ambalaj atıklarının ayrı toplanması, geri kazanımı ve bu sürecin sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda öncelikle belediyelerin ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekiyor. Türkiye’deki mevcut 1.400 belediyeden sadece yüzde 20’sinin Ambalaj Atıkları Yönetim Planı bulunuyor. Plan hazırlayarak çalışmalara başlayan belediye sayısının artması gerekiyor. Konuyla ilgili düzenlemelerde güncelleştirilmesi gereken yanlar var ama öncelikle var olan kurallara, standartlara uyulması konusunda hassasiyet gösterilip denetimler sıkılaştırılmalı…
Sektörün kimlik bunalımı yaşadığına dair yorumlara katılıyor musunuz? Sizce sektör rüştünü ispat etti mi?
Sektörün gelişip daha verimli hale gelebilmesi için, bu işi yapacak şirketlerin alması gereken lisansla ilgili kriterlerin iyileştirilmesi ve yükseltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle çöpün kaynağında ayrıştırılmasının zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Örneğin, Brüksel’de bulunduğum bir sabah erken saatlerde bir kadının çöpçü ile kavgasına şahit oldum. Çöpçü, ayrıştırma yapmadığı için o çöpü almadı. Bu nedenle ceza kesilmesi için hane numarasını not aldı. Sonrasında ise Brüksel’de ayrıştırma yapan hanelere vergi indirimleri uygulandığını da öğrendim. Türkiye’nin kendine özgü koşulları ve imkânları göz önünde bulundurularak bu tarz teşvik yaptırımları bizim ülkemizde de uygulanamaz mı?
Aslında, Türkiye’de de ambalaj atıklarının kaynağında ayrılması evler, ticari ve endüstriyel kuruluşlar için yasal bir zorunluluk. Ambalaj atıkları hakkında ayrıntılı ilk yasal düzenleme 2004 yılında yapıldı. Değerli birer hammadde kaynağı olan ambalaj atıkları, 2005 yılından beri belediyeler ve lisanslı toplama-ayırma firmaları işbirliğinde sanayinin desteği ile kaynağında toplanarak, ayrılmakta ve geri kazanılmaktadır. Bu konuda güncel olan yönetmeliğimiz, 24.08.2011 tarih ve 28035 sayılı Resmi Gazete’de T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”dir. Bu yönetmeliğe göre de, ambalajlı ürün piyasaya süren ekonomik işletmeler, bakanlığa piyasaya sürdükleri ürünlerde kullandıkları ambalaj malzemeleri hakkında bildirim yapmak ve piyasaya sürdükleri miktarın ağırlıkça yönetmelikte belirtilen oranında, atık olarak toplanıp geri kazanıldığını belgelemekle yükümlüdürler.
Bu oran, 2015 yılında, cam, metal, plastik, kağıt-karton ve kompozit ambalaj atıkları için %48, ahşap ambalaj atıkları için %5’tir. Uygun davranmayanlara yaptırım, ayıranlara teşvik elbette Türkiye’de de uygulanabilir ve uygulanmalıdır. Bu konuda görev, yerel ve merkezi yönetimlere düşüyor.
Biz ÇEVKO olarak, firmaların sürdürülebilir bir hayat için daha fazla sorumluluk üstlenmelerini; geri kazanım konusunda yasal sorumluluklarının ötesinde gerçekleştirdikleri örnek çalışmaları kamuoyuna duyurup ödüllendirmeyi ve benzer çalışmalar yürüten firmaları da özendirerek teşvik etmek amacı ile Türkiye’de “Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri’’ni veriyoruz. Bu yıl Aralık ayında ikincisini düzenleyeceğiz. Temsilcisi olduğumuz ve Avrupa’da 31 ülkede kullanılan Yeşil Nokta Markası’nı Türkiye’de tanıtmaya ve geliştirmeye devam ediyoruz.
Sektörün kayıt altına alınması için yapılması gerekenler sizce neler?
Verileri toplama, yayımlamak; denetimleri artırmak ve etkinleştirmek gerekiyor. Bunun için diğer ülkelerde olduğu gibi örneğin bir Çevre Ajansı kurulabilir.
Türkiye’de dönüşüm sektörüne rakamlarla baktığımızda nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz? Pazarın büyüklüğü ne kadar? Önümüzdeki dönemde sektörün büyüklüğü ne kadar ulaşır?
Bunu yanıtlamak için ne yazık ki veriler yeterli veya güvenilir değil. Sizin de bildiğiniz gibi, Türkiye’de kayıt dışı bir geri dönüşüm sistemi de var. Bu nedenle geri kazanılan toplam ambalaj atığı rakamını kesin olarak bilmemiz mümkün olmuyor. Biz ÇEVKO olarak her fırsatta, ambalaj atıklarının insan sağlığı ön planda tutulmak suretiyle, kayıt altında ve yasal düzenlemelere uygun bir biçimde toplanması gerektiğini savunuyor ve kayıt dışı firmaların sisteme dahil olmalarının önemine dikkat çekiyoruz. Bugünkü verileri tam olarak bilmeden gelecek için de bir öngörüde bulunmamız mümkün olmuyor ne yazık ki.
Bugün geri dönüşüm tesislerinin coğrafi dağılımına baktığımızda Ankara-Konya hattından sonra ciddi azaldığını görüyoruz. Kaç tane geri dönüşüm tesisimiz var. Özellikle Anadolu’ya yatırım konusunda nasıl bir çalışma öngörüyorsunuz?
Bakanlıktan lisans almış 450’nin üzerinde ambalaj atığı geri dönüşüm tesisi var. Sorun, tesis sayısında değil; tesislerin yeterli altyapıya ve kapasiteye sahip olup olmadıklarında, verimli çalışıp çalışmadıklarında yatıyor. Türkiye’de tesislerin öncelikli olarak atıkların yüksek miktarda çıktığı, düzenli atık depolama sahalarının olduğu, turizm açısından önemli olan yerlere, belediyelerin eşgüdümünde, entegre atık yönetimi esas alınarak kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Sektörün beklentileri içinde vergi indirimi ön planda… Devlet, sektöre nasıl bir destek programı sağlayabilir?
Geri dönüşüm konusunda çalışan firmalara vergi indirimi ve teşvik verilmesi uygun olur. Bunun gerçekleşebilmesi için T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı’nın eşgüdüm içinde olması gerekir.
Türkiye, geri dönüşüm konusunda Avrupa Birliği’nin 20 yıl gerisinden geliyor. Aradaki farklı kapatmak için ne yapılmalı? Sektördeki verimliliği arttırmak için ne yapılabilir?
Türkiye’nin geri dönüşüm konusunda AB’nin 20 yıl gerisinden geldiği şeklinde bir ifade pek doğru olmayacaktır. Ülke olarak kaynağında ayrıştırma, geri dönüşüm bilinci ve kültürü konusunda AB ülkeleri standartlarına ulaşmış değiliz sadece… Türkiye’de yeterli altyapı, yasal düzenlemeler ve işleyen bir geri kazanım sektörü var. “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu” çerçevesinde sistemin finansmanı devrede. Yurttaşlarımızdaki geri kazanım bilinci ise her geçen gün artıyor. Belediyelerimiz ve devletimiz bu konuya öncelik verirse, kısa sürede sistemi daha verimli hale getirebiliriz.
Sektör; Bakanlık teşviklerinden ne ölçüde yararlanabiliyor?
Bildiğim kadarıyla bugün için geri dönüşüm sektörüne yönelik bir teşvik uygulaması mevcut değil. Elbette bu tür teşvikler sektörün gelişimi, verimliliği açısından faydalı olacaktır.
İran, Irak, Suriye, Türk cumhuriyetleri gibi… Oradaki çöp biz işleyebiliriz. Coğrafi olarak avantajlı bir konuma sahibiz. Bu bölgede geri dönüşüm konusunda da bir üs olamaz mıyız?
Olabilir tabii ki. Ancak, sözü geçen ülkelerde henüz yasal çerçevenin hazır olmadığı, coğrafi bölgelerdeki barış ve siyasi, ekonomik istikrarlar ve politik ilişkilerimizin durumuile işin ekonomik fizibilitesinin dikkate alınması gerekiyor.
Bu işin toplayıcı, depolayıcı ve işleme tesisleri olmak üzere üç saç ayağı var. Gördüğüm kadarıyla bu üç saç ayağının entegrasyonunda sorun var. Bu entegrasyonun güçlenmesi için ne yapılmalı?
Aslında belediye, lisanslı geri kazanım tesisleri, sanayi kuruşları ve tüketiciler bu işin tarafları. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması sisteminin finansmanı için de piyasaya süren firmalara önemli görevler düşüyor. Ambalajlı ürün üreten ya da piyasaya süren daha çok firmanın kayıt altına girmesi ve yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor. Bu konuda bakanlığın yaptırım uygulaması büyük önem taşıyor.
Önemli bir nokta da, tüketicilerde bu bilincin yaratılması ve bu da çok kolay bir süreç değil. Çünkü halkın alışkanlıklarını değiştirmek; gündelik hayatımızda çok sık kullandığımız, cam, metal, plastik, ahşap, kompozit ve kağıt/karton ambalajların aslında birer çöp olmadığını, çöpe attığımız bu atıkların kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüşümü sağlandığında bizlere, enerji tasarrufu, doğal kaynakların korunması, temiz ve sağlıklı bir çevre, güzel bir gelecek olarak geri döndüğünü anlatmak, bu bilinci, kültürü kazandırmak gerekiyor. Toplumsal bilinç, geri dönüşümde başarıyı yakalamak için kilit öneme sahip.
Kentsel dönüşüm sektör için bir fırsat olabilir mi?
Geri dönüştürülebilir atıkların toplanmasında kentsel dönüşüm gibi yeni fırsatların yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yeni yapılan binalarda atık toplama bölümlerinin ayrı ayrı yapılması, kaynağında ayrıştırma için büyük bir fırsat yaratacaktır.
ÇEVKO olarak çalışmalarınz, hedefleriniz ve 2016 çalışma programınız hakkında bilgi verir misiniz?
“Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” çerçevesinde T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 1991 yılında “Yetkilendirilmiş Kuruluş” olarak ilan edildik. 2005 yılından itibaren de ambalajlı ürün piyasaya süren firmaların ambalaj atıklarının geri kazanımı için kazanım yükümlülüklerini bize devrediyorlar. Bugüne dek aynı hedefle ilerliyoruz; Türkiye’de çevrenin korunması, toplumsal gelişim ve ekonomiye katkı sağlamak, ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanarak sürdürülebilir bir geri kazanım sistemini kurma hedefi… Belediyelerle yaptığımız işbirlikleri ile daha fazla konuta ve tüketiciye ulaşmaya devam ediyoruz. Kaynağında ayrı toplamanın geliştirilebilmesi için verdiğimiz kumbara, konteyner, iç mekan kutuları, ayrıştırma poşetleri destekleri ile toplanan ambalaj atıkları miktarını artırdık. Bu atıkların geri dönüşüme kazandırılmasıyla çevresel değerler korunurken; enerji ve kaynak kullanımında sağlanan tasarruf ile geçtiğimiz yıl ülke ekonomisine de yaklaşık 1,5 Milyar TL kazandırdık.
Ayrıca “Kutu Kutu Pense”, “Yeşil Okul”, Evlerden Evrene Çevre Seferberliği” projelerimizle, düzenlediğimiz etkinlikler, kongre ve seminerlerle, okul eğitimleri, kampanyalar ve basında yer alan kamu spotlarımız yoluyla geri kazanım konusunda kamuoyunu doğru olarak bilgilendirmek; toplumumuzda bilinç yaratmak hedefimizi sürdürüyoruz. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın desteği ile kamu spotları yayınlayarak kamuoyuna geri dönüşüm bilinci, ambalaj atıklarını kaynağında ayrıştırma alışkanlığı ve kültürü kazandırmaya çalışıyoruz.
Bu ve benzer çalışmaları sürdürerek; 2016 yılında yükümlülüğünü üstlendiğimiz her piyasaya sürenin ambalaj atığının, mevzuat ile de belirlenmiş olan, ambalaj türlerinde %52 ve ahşap ambalajda %7 oranında geri dönüştürülmesini sağlamayı hedefliyoruz.