-Türkiye’de 70 milyar dolar büyüklüğe sahip olan organize perakende sektörünün son dönemde iki önemli gündem maddesi var. 2016 yılından itibaren yürürlüğe girecek uygulama ile perakende sektöründeki bütün yazarkasalar anlık olarak Maliye Bakanlığı tarafından takip edilecek. Bu uygulama için perakende sektörünün 942.000 milyon TL’lik ek yatırım yapması gerekiyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu(TPF) Başkanı ve Altunbilekler Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, perakende sektörünün sıkıntılı bir dönemden geçirdiğini belirterek, bu uygulamanın sektörü ‘kıskaç’ altına aldığını söyledi.
Konuyla ilgili olarak ek süre talebi için önümüzdeki günlerde ilgili kurumlarla temasa geçeceklerini ifade eden Altunbilek, ayrıca yürürlüğe giren Perakende Yasası’nın da sektörün beklentilerine tam cevap veremediğini vurguladı. Konuyla ilgili çalışma yaptıklarını ve sektörün taleplerini ilgili Bakanlığa iletmek için Hükümet’in kurulmasını beklediklerini kaydeden Altunbilek ile perakende sektörünün mevcut durumu, yaşadığı sorunlar ve sektörün geleceği üzerine konuştuk.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun gelişim sürecini okuyucularımıza anlatır mısınız?
2003 yılında Ankara’da kurduğumuz PERDER ile yola çıktık. O günlerde 22 üyemiz vardı. Daha sonra İstanbul’u da bünyesine alarak bugün için Türkiye genelinde 397 üye ile 17 ilde temsil ediliyoruz. Gıda ağırlıklı bir yapımız var. Üyelerimizin yüzde 99’u gıda perakendesi konusunda faaliyet gösteriyor. Şu anda federasyon çatısı altında faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Üyelerimizin toplamda 4 bin satış noktası var.
-Federasyon olarak sektörün yüzde kaçını temsil ediyorsunuz?
Türkiye’deki perakende sektörü istihdam anlamında üçüncü sırada yer alıyor. Toplamda 70 milyar dolarlık perakende sektörünün 10 milyar dolarlık bölümünü bizim üyelerimiz gerçekleştiriyor. Dolayısıyla sektörümüz ciddi büyüyor. Ancak ülkenin gelişimi içinde bazı sancıları var.
-Perakende Yasası çıktı. Yasa, bu sancıları ortadan kaldırmadı mı?
Evet, yasa çıktı ama sancılar geçmedi. Tabii ki yasanın çıkması bizi mutlu etti ama beklentilerimize cevap vermedi. Bizim için önemli olan birkaç başlıkta düzenleme yapılmalıydı. Çalışan tarafında; bizim sektörümüz meslek olarak kabul edilmiyor. Bizim en büyük sıkıntımız elemanlarımızın bu işi ‘geçici iş’ olarak görmesi. Özellikle alt kadroda ve orta reyonda çalışan arkadaşlarımız bu işi kısa dönemli iş olarak kabul ediyor. Şartların zorlukları burada etkilidir. Avrupa ile karşılaştırdığımızda perakende sektöründe çalışanın bir günde olsa tatil hakkı var. Hükümete bunu tam anlatamadık. Bu yasa; AVM Yasası gibi algılandı. Biz çalışanın bir günde olsa izni olsun istedik. Kanun ile düzenlenebilirdi. İlle de Pazar tatili olsun demedik. Çalışanlar haftada belirlenen bir gün de izin yapsın istedik. Böyleceçalışan daha huzurlu ve mutlu olurdu ve bu işe olan bağlılığı artardı.Mutlaka ticari hayat olacak ama burada çalışanın da hakları olduğunun unutulmaması gerekiyor. Hükümet iradesi de yurtdışına gidip geliyor. Oradaki modelleri görüyor.
-Çıkan yasa sektörü diğer hangi başlıklarda sektörü mutlu etmedi?
Mağaza açarken, kontrolsüz ölçemeden-biçmeden yol alınıyor. İzinler Valiliklere bağlandı. Sınırlama yok. Ancak konuyla ilgili alt sınırların çizilmesi gerekiyor. Metrekare, güzergâh ve kilometre gibi başlıklarda düzenlemeler getirilebilir. Çok mağaza açmak çok verimli olmak değil. Verimliliği arttırmalıyız. Bugün, Avrupa’da bir küçük dükkân açmak için bile o bölgenin mülki amirleri araştırma yapıyor. Eğer uygun ise ve gerekli ise gerekli izni veriyorlar. Kontrolsüz bir büyüme süreci yaşıyoruz. Bunun acısını gene biz yaşayacağız. Küçük esnafın yaşamasını istiyoruz. Ayakkabı tamiri için, terzi için AVM’ ye gitmek zorundasınız. AVM şehrin kültürü kabul ediyoruz. Ama küçük esnafında yaşamasına izin verilmeli. Şehrin diğer değerlerinin de yaşamasını sağlamalıyız. Kanun düzenleyicilerinin bunun üzerinde çalışması lazım. Biz kendimizi çok iyi anlatamadık demekki…
Bu yasa sizi mutlu etmemiş…
Evet. Bu yasa için çok çalıştık ama yasanın içi boş. Hükümet kurulduktan sonra bu yasa ile ilgili olarak tekrar çalışma yapılmasını talep edeceğiz. Şu anda piyasalarda durağan bir yapı var. Yaprak kıpırdamıyor. O nedenle en kısa zamanda Hükümetin kurulmasını bekliyoruz. Kurulduktan sonra yasa ile ilgili olarak istek ve taleplerimizi ifade edeceğiz.
2016 yılından itibaren alınan karar ile sektördeki bütün yazar kasalardirek Maliye Bakanlığı’nın sistemine bağlanacak. Bu ek bir maliyet… Bu maliyetin sektörde yarattığı sıkıntı ne olacak? Sektörde ne kadarlık ek bir yatırımdan bahsediyoruz?
Bu karar alınırken sektör oyuncularına getireceği yük düşünüldü mü bilmiyoruz? Bu konuda toplamda 942.000 milyon TL tutarında sektörde yatırım yapılması gerekiyor. Tüm perakende sektörünü kapsıyor. Küçük uygulamalarla bu yapılabilmeliydi. Bakanlık bunu kabul etmedi. Yeni kasa alacaksınız diyor. Bugün bir kasanın maliyeti 3500-4000 dolar civarında. Kimse bunun altından kalkamaz. Bugün sadece kendi mağazalarımda 300 kasa var. 400 üyemiz var. 16 bin adet yeni kasa almak anlamına geliyor. Bunun maliyeti sırf bizim üyemize 166.400 milyonTL olacak. Müsteşarımıza bu konuyu ilettik. Seçim sonrasında konuşalım denilmişti. Biz üzerinde çalışılmasını istedik.
Kasa üreticileri IBM ve NCR da bunun üzerinde çalışmalar yapıyorlar. Zaten sancılı bir dönemden geçiyoruz. Bu süreçte ek bir külfetten bahsediyoruz. Bu konunun üzerinde iyi çalışılması gerekiyor. Günahtır. Kasa değiştirmek kolay mı? Sektörde eski kasa yok ki… Herkes en son model yazar kasa ile çalışıyor. Bu düzenleme olacaksa ve Maliye Bakanlığı bizim verilerimizi hemen görmek istiyorsa; biz bunu yaparız. Ama kasaları değiştirmenin anlamı nedir? Bu bize bir kıskaçtır. Durup dururken bu nereden çıktı anlamak mümkün değil.
Sektöre yabancı sermayenin ilgisi ne düzeyde?
Avrupa’da perakende sektörü kan kaybediyor. Genç nüfus azalıyor. Avrupa ülkelerinde ciddi ekonomik durgunluk var. Burada Türkiye’nin genç nüfusu ve büyümesi onları cezp ediyor. Hükümet kurulduktan sonra güven ortamına bağlı olarak sektöre yabancı sermayenin ilginin devam edeceğini düşünüyorum. Sektörde satın almalar olacaktır. Yerel perakende sektöründe ciddi büyüme olacak. Yerel marketlerin büyüme hızı üç puan daha yukarda…
Anadolu’daki yatırımların daha hızlı ilerlediğini görüyoruz. Önümüzdeki süreçte sektörün büyümesinde Anadolu yatırımcısı mı lokomotif rol üstelenecek?
Uluslar arası şirketlerin pazardan çekileceği söylentileri var. Bu yerel markaların daha fazla büyümesini beraberinde getiriyor. Perakende sektörü 2014 yılında yüzde 14 oranındabüyüme gösterdi. Bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 17 büyüme vardı. Bu güzel bir rakam… Anadolu insanı para harcıyor. Anadolu’daki perakendeci bir adım ilerde… Çünkü hala kiler kültürü ön planda. Sokakta yemekten çok evde yemek yeme kültürü ön planda. Büyük gramajlı ürünlerin satışı Anadolu şehirlerinde devam ediyor. Bu sektörün gelişimine önemli bir katkı sağlıyor.
Bu yıl nasıl bir büyüme öngörüyorsunuz?
İlk çeyrek verileri fena değildi. Ama seçim süreci yaşadık. Güven verici bir hükümet çıkarsa ve istikrar oluşursa sektör büyümesini sürdürür. Ama Türkiye’nin öncelikleri ve halkın iradesinin olduğu bir hükümet beklentisi içindeyiz. İstikrar ve güven bizim için çok önemli. Bunlar olduğu sürece perakende sektörü yatırım yapmaya devam eder. Ama şu anda bekleme dönemi yaşıyoruz. Son iki aydır bekleme dönemi sürüyor. İnsanlar kendilerini frenliyorlar. Bu yıl ancak yüzde 10 oranında bir büyüme olur.
Sektörün toplam büyüklüğü ne kadar?
Sektörün toplam büyüklüğünün 270 milyar dolar olduğunu biliyoruz.
Sadece size üye sayısı 379 dur. Sektörün genelini de düşündüğümüzde oyuncu sayısı fazla mı?
Sektörün genelinde bugün bu sayı 1200 düzeyinde. Bu sayı Türkiye koşullarında fazla bir rakam değil. El değiştirmeler oluyor. Oyuncularda değişim yaşanıyor. Bu devam edecek.
Önümüzdeki dönemde yatırımlarda eğilim ne yönde olacak? ‘Express’ ve ‘indirim’ mağazaları kavramı mı ön planda olacak?
İndirim mağazacılığı konsepti de kendi içinde büyümeye devam edecektir. Ancak önümüzdeki günlerde satın almalar ve birleşmeler yaşanabilir. Çünkü pazar belirli bir doygunluğa ulaşmıştır. İşleri rekabetçi sürdürülebilir ve karlı kılmak git gide zorlaşıyor.
Siz kendi mağazalarınızda nelere dikkat ediyorsunuz?
Mağaza, yer seçimi doğru ise sorun yok. Yer seçimi önemli. İkincisi herkes kendi şirketinde çalışanını eğitmesi ve çalışanına değer vermesi gerekiyor. İnsan odaklı çalışıyoruz. Personelimizin mutlu olması lazım. Onların gelişimini sağlamak zorundayız. Biz kendi Akademimizi kurduk. Bilgi tecrübelerini mesleki kurslara önem veriyoruz. Önce çalışanların kalitesini yükseltirsek, o zaman farklı noktaya geliriz. Tüketici artık mağazayı tercih ederken, mutlu çalışan ile karşılaşmak istiyor. Bizim 74 mağazamız ve 2 bin 500 çalışanımız var.
Siz birleşme ve satın almalara sıcak bakıyor musunuz?
Olabilir. Ama bu daha çok satın almalar boyutunda yaşanabilir. Ankara odaklı bir gelişim göstereceğiz. Altyapısı olan markaları bünyemize katabiliriz.
Farklı sektörlere girmeyi düşünüyor musunuz?
Yatırımcı ruhu taşıyan her oyuncu arzu ettiği sektörlere de yatırım yapmak isteyebilir.
Eklemek istedikleriniz…
Bu dönemde sektörün tedarikçi ilişkilerine önem vermesini öneriyorum. Bizi değerli kılan iş ortaklarımız. Onlarla birlikte kazanacağız. İş ortaklarıyla ilişkiler konusunda istikrarlı olmalarını öneriyorum.