SEDA GÖK-ANKARA
Dünya Kanser Liderler Zirvesi, Kasım ayında İstanbul’da düzenlenecek. Dünyanın kanser konusunda önde gelen otoritelerinin bir araya geleceği bu zirvede alınan kararlarla dünyanın kanser politikalarının şekillenmesi hedefleniyor. Bu yılki toplantının ana teması; “Uluslarararası Etkin Kolleberasyon” olarak belirlendi.
Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC) Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, dünyanın kanserin tedavisine 400 milyar dolar civarında para harcandığını belirtti. Kutluk, “Dünyada sadece tedavi masrafı değil, kanserin toplam maliyeti; iş gücü kaybı, ilaca, hastaneye ödenen para gibi diğer unsurlar da hesaplandığında bir trilyon dolardan daha fazla yani inanılmaz bir rakam ortaya çıkıyor” dedi.
Halen dünyada 32 milyon kanserli hasta olduğunu anlatan Kutluk ile Dünya Kanser Liderler Zirvesi üzerinden kanser konusunda dünyada ve Türkiye’deki rakamlarla mevcut durumu, akademik gelişmeler ve yapılacak etkinliklere ışık tuttuk.
Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC)’ne ilk defa bir Türk bilim adamı ve pediatrik onkolog olarak siz başkanlık ediyorsunuz. Okuyucularımıza UICC çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Kutluk: Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC), 1933 yılında kurulmuş, dünyanın en eski kanser örgütlerinden bir tanesi. Dünyanın birçok bölgesinden kanser ile ilgili çalışan sivil dernekleri, hükümetleri barından bir sivil toplum örgütü aslında. Dünyada 195’den fazla ülke var, bunların 150’sinde üyesi bulunan, 800’den fazla kanser ile ilgili çalışan derneği bünyesinde barındıran bir şemsiye örgüt. Dünyada birçok ilke imza atmış, tümörlerde çok sık kullanılan TNM evrelendirme sistemi bu örgütün geliştirdiği bir sınıflandırma mesela. Dünyada uzun yıllardan beri dünya kanser kongrelerini yapan bir kuruluş. Ancak bu örgüt son yıllarda olumlu yönde transformasyona uğradı. Çünkü onkologların sayısı arttıkça, meslek örgütleri çoğaldıkça, dünyanın da bir taraftan kanser sorunu büyüdükçe dünyada kanser politikalarına yön veren, kansere yönelik küresel düzeyde çözüm önerileri getirebilecek kişi veya kurumlar gerekiyordu.
Dünya Kanser Kontrol Örgütü, 1933’ten beri zaten bu alanda bu görevi yapıyordu. Avrupa’da İrlanda Kanser Cemiyeti, Hollanda Kanser Cemiyeti, Amerika’da Amerikan Kanser Cemiyeti, Japon Kanser Cemiyeti, Çin Kanser Cemiyeti, Avustralya Kanser Cemiyeti, Türkiye’de Türk Kanser Savaş ve Araştırma Kurumu gibi birçok dernek bu örgütün üyesi. Dünyada kanser konusunda korunmadan palyasyona kadar bir çok alanda fikirler öne sürüyor. Mesela; 2008 yılında dünya kanser bildirgesi yayınlandı. Birleşmiş Milletler 2011 yılında bulaşıcı olmayan hastalıkları gündemine aldı. Kanserin de içinde olduğu bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı dokuz hedef 2013 yılında belirlendi. Halbuki Dünya Kanser Kontrol Örgütü, 2008 yılında dünyada kanserden ölümleri azaltmak için korunmadan tedaviye, palyasyona kadar hem sağlıklı insanlara hem de hasta insanlara yönelik olarak devletlerin, ülkelerin ve küresel düzeyde yapılması gerekenleri 2008 yılında 11 maddede sıralamıştı ama Dünya Sağlık Teşkilatı 2011 yılında Birleşmiş Milletler’in bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı aldığı karardan sonra 2013 yılında hedefleri koydu.
Dünya Kanser Kontrol Örgütü de Uluslararası Akciğer ve Tüberküloz Hastalıkları Derneği, Dünya Kalp Derneği, Dünya Diyabet Derneği olmak üzere dört dernek birleşip bir müttefik grup kurdular. Üç yıl sonra bu gruba Alzheimer Derneği ve Amerika’dan bir sağlık yöneticileri derneği, ayrıca bir de tütün grubu katıldı. Şu anda yedi dernek dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı ittifak oluşturdular. Çünkü tuzla mücadele edildiği zaman insanları tansiyon ve kalp hastalıklarından da koruyorsunuz. Obezite ile mücadele edildiği zaman hem kansere hem de diyabete karşı koruyorsunuz. Dolayısıyla dünyada böyle bir küresel mücadele var ve UICC’de burada başı çeken örgütlerden bir tanesi.
UICC, dünyada küresel kanser politikalarının belirlenmesi, savunuculuk yapılması, ülke politikalarına yön verilmesi vs. dışında ne gibi faaliyetlerde bulunuyor?
Kutluk: Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC) bunların yanı sıra iki yılda bir Dünya Kanser Kongresi’ni düzenliyor. Dünyada birçok kongre var fakat bu uzun yıllardan beri dünyanın en eski kanser kongrelerinden bir tanesi. Hastalık kökenli, klinik hastalıkların tartışıldığı kongreler zaten yapılıyor ama dünya kanser kongresi; korunmadan palyasyona, tedaviye ve taramaya kadar kanserle ilgili her şeyin konuşulduğu, politikaların şekillendirildiği o nedenle dünyada bu tür insanları bir araya getirip bunların ortak bir akıl oluşturması anlamında önemli bir platform. 2014 yılındaki kongre Aralık ayında benim başkanlığımda Melbourne’da yapıldı. 2008 yılından itibaren her yıl kanserin Davos’u diye adlandırabileceğimiz dünyanın kanserle ilgili liderlerini, diğer coğrafyalardan 250 kadar kanser tedavisinde önde gelen kişiyi, bu konuda geçmişi olan, başarıları olan lideri bir araya getiriyoruz. Her yıl bir ülkede yapıyoruz. Kanserin ‘Davos’u bu yıl 18 Kasım’da İstanbul’da olacak.
Toplantının ana teması ne olacak, bilgi verir misiniz?
Kutluk: Bu yıl toplantının ana teması; “Uluslarararası Etkin Kolleberasyon”.
Neden bu konuyu seçtiniz?
Kutluk: Çünkü her ülke kansere belli bir zaman ayırıyor ama kimin yaptığı iş doğru, kim çok zaman ayırıyor, kim az zaman ayırıyor, alınan yolda ne kadar hızlı gidebiliyoruz, nerede iyiyiz, nerede geriyiz? Bu ancak bu işle yıllardan beri uğraşan, görüşe liderlik eden insanların dünyanın kanser politikalarına şekil vermesi gereken bir şey. Birleşmiş Milletler bir plan yaptı ve bir çağrıda bulundu. 195 ülke 2011’de bunu kabul etti. 2013 yılında da Dünya Sağlık Teşkilatı 9 tane hedef saptadı. Bu hedeflerin tepesinde bir tane ortak hedef var. O ortak hedef ise; 2025 yılına kadar bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölümleri yüzde 25 azaltmak, yani 25×25 hedefi. Bu 9 hedefi koyup, ülkelerin bu hedeflere yönelik programlar yapması gerekiyor. Bu 9 hedefe yönelik ülkelerin yaptıkları planlarda ne kadar yol aldığını, nasıl takip edileceğinin göstergeleri de belli. Şimdi önemli olan bu planları ülkelerin kullanması. Bu planların kullanılmasında da İstanbul’da yapacağımız Kanser Liderler Zirvesi’nde, uluslararası işbirliği nasıl yapılır onu konuşmaya çalışacağız. Dolayısıyla bu toplantı Türkiye için de dünya için de bir fırsat. O nedenle çevre ülkelerden bakanları da davet ediyoruz. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı da bu işin içerisinde. 17 Kasım’da zirve öncesi paydaşların toplantıları var. 19 Kasım’da da farklı konularda bu paydaşlardan çalıştay yapmak isteyenlere o çalıştayı yapma fırsatı veriyoruz.
1969 yılında Türk Kanser Araştırma Savaş Kurumu Dünya Kanser Kontrol Örgütü’nün üyesi olmuş, ancak ne mutlu ki şimdi Türkiye’de de sivil toplum güçleniyor. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği, Sağlık Bakanlığı gibi UICC üyesi başka dernekler de var. Dolayısıyla o toplantıyı İstanbul’da yapmak Türkiye’den dışarıya mesaj, çünkü Türkiye’nin tütünden sonra obezite, fiziksel aktivite, tuz kısıtlaması gibi bazı programları var, taramalarda da yol almaya çalışıyor. Kanser kontrol planı yapmış bir ülke ama elbette bunlarla yetinmememiz lazım. Türkiye’yi de bir sivil toplum olarak her hükümet döneminde devlet politikalarını takip ediyoruz. Bazen eleştiriyoruz, bazen katkıda bulunuyoruz.
Türkiye’de kanser politikaları açısından gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kutluk: Tütünde çok ciddi yol alındı ancak kapalı alanlarda tütün kullanımı ile ilgili daha alınması gereken yollar olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda devlet kararlılığını gösteriyor ama daha da kararlı davranması lazım. Öte yandan tütün konusundaki olumlu politikaların sürmesi, bu kararlılıktan taviz verilmemesi gerekiyor. Obezite, tuz, fiziksel aktivite bunlar iyi programlar fakat program etkinliğini periyodik olarak ölçmek lazım ki etkinliğinde sorun yaşanıyorsa niye etkin olamadığımızı anlayıp, ona yönelik çözüm önerilerinin iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla, devletiyle, hep beraber oluşturulması gerekiyor. Türkiye’de taramalarda son yıllarda ciddi yol alındı ama hala gidilecek bir yol var. Bakanlığın bunu sunması yetmiyor, bunun kullanımının artırılması, insanların bilgilerinin, farkındalığının artırılması gerekiyor. Bu arada sürekli farkındalığa işaret ediyoruz ama bu farkındalık davranış değişikliğine dönmüyor, taramalar artmıyor ise bunun nedenlerini araştırmamız lazım. O nedenle taramalarda gidilen yol doğru, Sağlık Bakanlığı bu konuda kararlılığını sürdürüyor ama mevcut tarama oranlarını da daha üst düzeylere nasıl getiririz diye çalışmalara devam etmek gerekiyor.
Dünyada kanserin tedavisi için ne kadar para harcanıyor?
Kutluk: Dünya kanserin tedavisine 400 milyar dolar civarında bir para harcıyor. Dünyada sadece tedavi masrafı değil, kanserin toplam maliyeti; iş gücü kaybı, ilaca, hastaneye ödenen para gibi diğer unsurlar da hesaplandığında bir trilyon dolardan daha fazla yani inanılmaz bir rakam çıkıyor ortaya.
Dünyada toplam kanser hastası sayısı ne kadar?
Tezer Kutluk: Şu anda dünyada 32 milyon kanserli hasta var. Her yıl 14 milyon kişi kansere yakalanıyor ve bu hastaların 8 milyonu kaybediliyor. Bu 8 milyon kişinin 3-4 milyonu da erken ölümler dediğimiz önlenebilir ölüm kategorisine giriyor. Onlarda da en temel strateji korunma. Ama insanlar hasta olmadığı zaman korunma aklına gelmiyor. Kanser tedavisinde gelinen nokta ise, temel tedaviye erişebilen ülkelerde erişkin kanserlerinden kurtarılma oranı yüzde 70, çocuk kanserlerinde ise yüzde 85’li rakamlara ulaşmış durumda. İnsanların doğru zamanda, doğru yerde, doğru tedaviye ulaşabilmeleri kanser tedavisinde başarı şansını giderek arttrıyor. Dolayısıyla o 3-4 milyon insanın ölümünün bugün için önlenebilir olduğunu biliyoruz.
Bir pediatrist olarak başkanlık yapacağınız iki yıllık süreçte çocuk kanserleri ile ilgili ne gibi çalışmalar yapmayı hedefliyorsunuz?
Prof. Dr. Tezer Kutluk: Bu konuda hedeflerimizden bir tanesi, Haziran ayında Cenevre’de bir workshop düzenlemek. Latin Amerika’daki bazı ülkeleri model alarak onların çocuk kanserleri ile ilgili politikalarını gözden geçireceğiz. Çözümle ilgili otuz kadar uzmanın bu konuda görüşlerini alacağız, bir döküman ortaya çıkartmaya çalışacağız. Çocuk kanserinde tedavi başarısı birçok kanser türünden daha yüksek, yüzde 85 gibi inanılmaz bir rakam. Yani yüz tane kanserli çocuktan 85’inin hayatını kurtarabiliyorsunuz. Tedavideki başarılar böyle giderse, bu oran yüzde 90-95 diye yukarı doğru gidiyor. Son elli yılda çocuk kanserlerinin tedavisinde büyük bir başarı kazanıldı ama savaş altındaki veya kişi başına geliri düşük yine kişi başına sağlık harcaması düşük bir ülkede, sağlık örgütlenmesini tamamlayamamış bir ülkede insanların böyle bir tedavi başarısına erişme şansı yok. Ama bu eşitsizlik mutlaka gelişmekte olan ya da orta düzeyde gelişmiş olan ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de oluyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde bile tam kapsamlı merkezde tedavi edilen hasta ile tam kapsamlı olmayan merkezde tedavi edilen hastanın başarı şansı düşüyor. Haziran ayında yapacağımız bu çalıştay ile bazı sonuçlar elde edersek, 18 Kasım’da İstanbul’da yapacağımız Dünya Kanser Liderler Zirvesi’nde yaptığımız o çalışmayı paylaşacağız. Ben tabii ki Dünya Kanser Kontrol Örgütü’nün Başkanlığına çocuk hekimi olduğum için seçilmedim ama çocuk hekimi olmak da o konuyu gündeme getirmek için bir fırsat. Çocuk hastalara yönelik mesajlarım nedeni ile de Amerikan Çocuk Hekimleri Birliği 2014 yılında beni onur üyeliğine kabul etti.
Dünyada ve Türkiye’de her yıl kaç çocuk kansere yakalanıyor?
Prof. Dr. Tezer Kutluk: Türkiye’de her yıl 3 bin, dünyada ise 180 bin kadar çocuk kansere yakalanıyor. Bu kanserlerin 12 ana tipi var. İlk üçünü söyleyecek olursak; birinci sırada lösemiler, ikinci sırada beyin tümörleri, üçüncü sırada lenfomalar yer alıyor. Türkiye’de her yıl erişkinlerde 165 bin kanser görülürken, üç bin kadar çocuk kanseri görülüyor. Bu üç bin çocuğun yüzde 85’ini yaşatma şansımız var doğru zamanda, doğru yerde, doğru tedaviyi alabiliyorsa. Artık kanser amansız bir hastalık olmaktan çıktı. Elbette kanserden ölümler hala dünyada bir numarada ama kansere karşı çaresiz olmadığımızı, korunma, tedavi anlamında yapacak birçok konu olduğunu biliyoruz.