TEKSTİLCİ RİSKLERİ FIRSATA ÇEVİRECEK

SEDA GÖK-ANKARA

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, “2019 yılı için öngörülen 15.7 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmak için fırsatları değerlendirip, riskleri fırsata çevirmeye çalışacağız” dedi. 2014 yılının ilk yedi ayında 195 ülkeye 5.2 milyar dolarlık tekstil ihracatı yapıldığını belirten Gülle, “Sektörel ihracatın genel ihracatta payı yüzde 5,6’ya yükseldi. Sektör, dünyanın sekizinci ve AB’nin ikinci büyük tedarikçisi konumuna geldi” dedi.

Sektörün gelecek 5 yıl içinde önünde duran fırsatları değerlendiren Gülle, “Sektör, son 15 yılda katma değeri yüksek, çok fonksiyonlu tekstil materyallerinin geliştirilerek üretilmesi ve inşaat, tıp, otomotiv, tarım, havacılık, savunma sanayi gibi çok çeşitli alanlarda kullanılması dolayısıyla çok farklı bir yola girdi. Yeni gelişen bu alan ülkemizde tekstil sektörü için hem ihracat hem de rekabet anlamında ciddi fırsatları içinde barındırıyor.  Türk tekstil sektörü olarak AR-GE ve ÜR-GE çalışmalarıyla güç tutuşurluk, leke tutmazlık, kurşun geçirmezlik, anti mikrobiyal, ısı ve ses iletmeyen, dış etkenler karşısında renk değiştirebilen, çelik kadar kuvvetli ama çok çok hafif tekstil materyallerini üretebilen bir sanayi kolu olmamız, ayrıca klasik tekstil ürünleri üretimi ve ihracatında gelişmiş altyapımız önümüzdeki beş yılda sektöre önemli fırsatlar sunacak ve açılımlar sağlayacak. Teknik ve çok fonksiyonlu tekstil materyalleri aynı zamanda katma değeri yüksek ürünler olduğu için 2023 İhracat Stratejisi çerçevesinde Türk tekstil sektörünü 5 yıl sonrasında 2019 yılı için öngörülen 15.7 milyar dolarlık ihracat hedefine daha da yaklaştıracak” dedi.

Öte yandan elektronik, kimya, tıp gibi farklı disiplinlerle yapılacak çalışmaların Türk tekstil sektörünün AR-GE ve ÜR-GE kabiliyetini artıracağını ifade eden Gülle, şunları söyledi:

“Makina parkımızın oldukça yeni ve teknolojik açıdan gelişmiş olmasının, oluşan bilgi birikimi ve tecrübenin, çalışanların teknik eğitim düzeyinin artmasının, hala pamuk üretebilen dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmamızın, tasarım altyapımızın gelişmesinin,  gelişmiş tekstil terbiye sanayimizin, bize önümüzdeki 5 yılda da önemli fırsatlar sunacağına inanıyoruz.”

SEKTÖRÜN ÖNÜNDEKİ RİSKLER…

AB ülkelerindeki ekonomik dalgalanmaların sektör açısından risk oluşturduğunu belirten Gülle, “Rusya Federasyonu ve Ukrayna gibi hatırı sayılır miktarda ihracat yaptığımız ülkelerde, yine önemli gördüğümüz Suriye, İran ve Mısır gibi bölge ülkelerinde süregelen sorunlar, krizler ve çatışmalar bizim bu ülkelerle hatta bu coğrafyada ticaretimiz için risk oluşturuyor.  Kısaca, gerek AB ülkelerindeki gerekse alternatif ve hedef pazarlardaki daralmalar ve bölgesel jeopolitik konular sektörümüz için dönem dönem risk olarak karşımıza çıkabiliyor, önümüzdeki 5 yılda bu risk faktörleri varlıklarını sürdürecek” dedi.

GÜLLE’DEN PAMUK VURGUSU…

Gülle ayrıca Uzakdoğulu firmaların sektör açısından risk faktörü olmaya devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Özellikle Uzakdoğulu rakiplerimizin gün geçtikçe artması ve güçlenmesi, yurt içinde üretim maliyetlerinin artması, yurt dışında üretilerek ülkemize haksız bir şekilde ithal edilen ürünlerin rekabetimiz üzerindeki baskısı Türk tekstil sektörü için diğer önemli risk faktörleri durumunda. Ayrıca en temel hammaddelerimizden pamuğun, arza bağlı olarak fiyatlarındaki dalgalanmalar yine zaman zaman sorunlara yol açabilecek potansiyelde. Tüm bunlarla birlikte, biz süreç içerisinde elimizden geldiğince riskleri de fırsatlara çevirmeye gayret edeceğiz.”

18 BİN İŞYERİ 441 BİN KAYITLI ÇALIŞAN…

Sektörün Türkiye ekonomisindeki yeri ve önemini de değerlendiren Gülle, “SGK verilerine göre 18 bine yakın iş yeri ve 441 binin üzerinde kayıtlı çalışan ile hem çeşitli elyaf, iplik ve kumaşı imal ve ihraç ederken hem de diğer bir büyük imalat sanayi kolu hazır giyim ve konfeksiyon sanayine hammadde tedarik ederek ekonomiye iki yönlü katkı sağlıyor.  Tekstil sektörü şu anda GSMH içinde yüzde 3,9, imalat sanayi üretimi içinde yüzde 8,1 ve imalat sanayi istihdamı içinde yüzde 12,1’lik paya sahip. Sektörün 2013 yılı ihracatı yüzde 7 artışla 8.4 milyar dolar olurken, Türkiye genel ihracatında payı yüzde 5,5 oldu. 2014 yılının Ocak-Temmuz ilk yedi aylık döneminde ise farklı kıtalarda 195 ülkeye 5.2 milyar dolarlık tekstil ihracatı yapıldı. Sektörel ihracatın genel ihracatta payı yüzde 5,6’ya yükseldi. Bu performansa bağlı olarak dünyada söz sahibi ülkeler arasında yer alan tekstil sektörü, dünyanın 8. ve AB’nin 2. büyük tedarikçisi konumuna geldi. Özetle, yoğun emek sarfederek dünya devleri arasına soktuğumuz Türk tekstil sektörü, ülke ekonomisine çok yönlü katkılarını sürdürüyor” diye konuştu.

GÜLLE’DEN SATIRBAŞI…

“Sektörümüzün yenilikçi alanlarda da hak ettiği yere ulaşması diğer sektörlerimize de etki ederek inşaattan tıpa, ziraatten otomotive birçok alanda yerli girdilere dayalı sanayileşme eğilimini güçlendirmiş olacak. Bu perspektif çerçevesinde, Türk tekstil sektörünün dünya tekstil ticaretindeki halen yüzde 3,1 olan payını da 2023 yılına doğru yüzde 4,4’e çıkartmayı hedeflemekteyiz.”