BELEDİYE binası aslında Kültür Merkezi… Başkanın odası ise aslında bale salonu… Başkan 7 gün 24 saat sahada…
Torbalı Belediye Başkanı Övünç Demir, YARIN Dergisi’nin bu sayıda konuğu oldu. Belediye Başkanı olur olmaz yeniden sahaya indi. 45 gün boyunca 60 mahalleyi gezdi ve bin 200 talebi aldı, öncelik sırasını belirledi. Türkiye’nin en fazla göç alan ilçesi olarak, bu süreci sağlıklı yönetmek için belediye bünyesindeki kurumsallaşma ve verimlilik çalışmalarına odaklanan Övünç Demir ile geçtiğimiz 8 aylık görev sürecini, önceliklendirilen yatırım başlıklarını konuştuk. Aynı zamanda EGİAD üyesi olan Demir ile gençlerin siyasetteki önemine ilişkin sohbet ettik.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1984 yılında Torbalı’da doğdum. İlkokul ve ortaokul eğitimimi Torbalı’da Cengiz Topel İlköğretim Okulu’nda, lise eğitimimi İzmir Özel Türk Fen Lisesi’nde tamamladım. Koç Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. Harvard Üniversitesi Liderlik Programı’ndan başarıyla mezun oldum. İleri seviyede İngilizce, orta düzeyde Almanca bilmekteyim. 2010 yılından itibaren Torbalı’da ve İzmir’de faaliyet gösteren inşaat, mühendislik ve medya şirketimin yönetim kurulu başkanlığını yürütmekteyim. İş ve eğitim hayatım boyunca mühendis ve yönetici olarak akıllı kentler ve yapılar, elektronik kent yönetim sistemleri ve Endüstri 4.0 üzerine projelerde ve araştırmalarda yer aldım. Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası, Elektrik-Elektronik Mühendisleri Odası, Ege Genç İş İnsanları Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde kongre üyeliği, üst kurul delegeliği ve yöneticilik yaptım. Son genel seçimlerde dahil olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi’nde Torbalı İlçe Başkanlığı görevinde bulundum. Siyasi yaşamım boyunca il delegeliği, kurultay delegeliği sorumluluklarını üstlendim. Evli; bir kız ve bir erkek evlat sahibiyim.
Siyaset ve ticaret hayatına nasıl atıldınız?
Hayatım hep planlıdır. Hedefe planlı yürümeyi seviyorum. 2003 yılında “2019’da belediye başkanı olacağım” demiştim arkadaşlarıma.
2010 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra aileme; “Torbalı’ya dönüp, ticaret ve siyaset yapacağım” dedim. Süreç olgunlaşana kadar da Torbalı’yı, iş ve sosyal hayatını daha yakından tanıma ve üretim çarkı içinde yer alma kararı aldım.
İyi bir eğitim almıştım. Birçok üniversiteye/özel sektör firmasına uluslararası ölçekte kabulüm olmasına rağmen Torbalı’ya dönüyordum. Tabi ki belirli kaygılardan dolayı ailem buna karşı çıktı. Bu kadar uluslararası fırsatı elinin tersiyle itemezsin dediler. Kararlıydım ve kararımı uyguladım. Evlatlıktan reddetme sınırına kadar geldiler bir ara. 6 ay konuşmadılar. Ancak onlar da isteğimi ve ciddiyetimi anlayınca dağ gibi arkamda durdular.
Bu karardan dolayı hiç “Keşke” dediniz mi?
Keşke dediğim hiçbir şey yok. “İyi ki ideallerim uğruna bu yolu seçmişim” diyorum. Üniversitede bitirme projem adım sayıcıydı.
Her yaş için adım sayıcı diye bir proje yapmıştım. Şimdilerde cep telefonlarında dahi var olan, 2000’lerin başında bu ürünü insanlar bir cihaz olarak yanlarında taşıyordu. Hata payı yüzde 1,5 olan bir uygulama ve ürün geliştirmiştim. Uluslararası Üniversiteler Birliği’nin proje kabulünde 7’nci olarak listeye girdim. Bizi Prag’a sunuma çağırdılar. 12 kurum ve üniversiteden kabul aldım, ancak ben mühendislik yaratıcılığımı da, enerjimi de ülkemde yaşayarak, ülkeme ve insanıma doğrudan katkı sunarak kullanmayı tercih ettim. Bugün isteseydim Amerika ya da Avrupa kıtasında bir yerde akademik kariyerime ya da girişimcilik ile ticaret hayatıma devam ediyor olabilirdim. Ülkemi, İzmirimizi, Torbalımızı, insanımızı çok seviyorum. Torbalı’ya döndükten sonra mühendislik, inşaat, elektronik ve medya başlıklarında bugün faaliyet gösteren şirketimi kurdum. Partimin üyesi olarak faaliyetlerime başladım. Sivil toplumda aktif görevler aldım.
Torbalı’da Beşiktaşlılar Derneği’ni kurdum. En iyi bildiğim şey hayatın her alanında “Çarşı Ruhu” ile örgütlenmek. Hem partimde hem sivil toplumda mücadeleye başladık. Ceketi çıkardık. Kolları sıvadık. 7 yıl boyunca düğün, cenaze, hastane ve toplantı her türlü etkinliğe katıldım.
İlk kez 2014 yılında aday adayı oldum. Mücadeleyi hiç bırakmadım. Halkayı büyüttük. İnanmışlarla devam ettik. Yanımdaki yol arkadaşlarım en büyük kazancım. Çünkü “Kazananın yanında herkes oluyor. Kaybedenin yanında durandan korkma” derler. Biz kaybede kaybede aslında çok şey kazanmışız. Onu fark ettim. Siyasetteki arkadaşların hepsi on yıldan fazla süredir bana inanan ve benimle yol alan insanlar… Ben de onlara inanırım. Biz de ast-üst değil abi-kardeşlik var. O şekilde çok insan biriktirdik.
Dağ gibi olduk. Sonra çığ olduk. Şimdi bu şehrin kaderini değiştirebilecek, çocuklarımızın koşullarını değiştirebilecek imkana ve fırsata sahibiz. Başlangıç noktasındayız.
Öncelikle sekiz aylık görev sürecinizde nasıl bir Torbalı gerçeğiyle karşılaştınız?
Torbalı, Türkiye’nin en fazla vergi veren ilçesi konumunda. 60 mahallemiz var. 60 mahallemizle birlikte devasa bir ticaret, sanayi ve tarım kenti durumunda. Biz de buna uygun olarak kısa ve orta vadeli planlar yaptık.
Ege Bölgesi’nin yüzde 75 sebze ve meyvesi Torbalı Ovası’nda üretiliyor. Ege Bölgesi’nde yaşayan herkes Torbalı Ovası’ndan sofrasında en az bir ürün tüketiyor. Çok duyulmamasına rağmen Metropolis Antik Kentimiz var. Torbalı tarihte de önde gelen tarım ve ticaret şehirlerinden birisi olmuş. Buradan bütün dünyaya şarap ihraç ediliyormuş.
Şehrimiz sadece bir başlıkla ön plana çıkan bir kent değil. Bölgede farklı alanlarda hizmet veren bin 500 fabrikamız var. Burası tarım ve kültür şehri olmasının yanı sıra güçlü bir sanayi şehri.
Biz Torbalı’nın sanayisini, tarımını yerel yönetim olarak güçlendireceğiz. Tarihini, kültürünü tanıtacağız. Eğitime erişilebilirliği, ekonomik sıkıntıları aşacak sosyal yaşam döngüsünü kuracağız. Bu bağlamda adımlar attık.
Geçtiğimiz günlerde süt üretimiyle ilgili eğitimlere başladık. Hollanda, Kanada, Arjantin’den uzmanları getiriyoruz. Metropolis Antik Kentimizde, İncil’de de ismi geçen din adamı Lazarus’un Alamandağ dediğimiz bölgede yaşadığı tarihçiler tarafından düşünülüyor. Orada bir kilise bulduk ve çift merdivenli olduğu için zamanın önemli kiliselerinden sayılıyor.
Selçuk’ta Meryem Ana’yı ziyarete yılda 3,5 milyon turist giderken, bu kilisenin aktif rotalardan birisi olması adına girişimlerde bulunduk.
Metropolis’i dünyaya tanıtmaya başladınız o zaman, Vali Bey ile görüştüm. Bizim müzemiz yok. 1990’lı yıllara kadar çeşitli sponsorluklarla kazılar yapılmış ancak sonra durmuş. Bu kazılar yeniden hızlandırılacak.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay, antik kentte bulunan tiyatro alanında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin meclis toplantısını Metropolis Antik Kenti’nde yaptı. 2 bin 400 yıllık tabletlere göre orada meclis toplanıyormuş. Kente dair kararlar alıyorlarmış. Cemil Başkan da o toplantıda “2 bin 400 yıl sonra ilk kez bugün burada karar alacağız” diyerek güzel bir anekdot yaşanmasına neden oldu. Sanatsal etkinliklerimizi oraya taşımaya çalışıyoruz. Bölgemizdeki firmalardan Laber ile Masal Festivali yaptık. Metropolis’i dünya çapında insanlara duyurmayı amaçlıyoruz.
Antik kentin ne kadar bölümü gün yüzüne çıkarıldı?
Antik kentin merkezi, önemli bir bölümü ortaya çıkmış durumda. Ancak çıkarılmayı bekleyen alanları var.
Kültür Bakanlığı bu konuda yeni bir kazı süreci başlattı mı? Yeni sponsorluklara mı ihtiyacınız var?
Tabii yeni sponsorluklara açığız. Hatta EGİAD ile de görüştük. BASİFED Toplantısı’nda konu ile ilgili etkinlik yapacağız. Orada hepsini anlatacağım ve destek bekleyeceğim. İzmir iş dünyasının da kayıtsız kalmayacağını biliyorum. EGİAD olarak Seda Kâya Ösen’in başkanlık döneminde yaptığımız sinagog restorasyonu sürecinden de tecrübemiz var.
Torbalı özeline dönersek…
Alışılagelmiş siyasetin dışında farklı bir siyaset okumamız var. Bu masayı, makamı tuzak olarak görüyorum. Burada belediye başkanı ne kadar çok oturursa o kadar başarısız olur. Belediye başkanı sürekli vatandaşın yanında olmalı, nabzı tutmalı. Sürekli sahadayız.
Seçim sonrası 60 mahalleyi tekrar gezdiniz. Önceliklendirilen başlıklar neler oldu?
60 mahalleye teşekkür turuna çıktım. 38 gün boyunca geceli gündüzlü Torbalı’yı tekrar dolaştım. Seçim bittikten sonra esas mesai başlar. Seçim sonrası “Bize hayırlı olsun ziyaretine gelmeyin” dedim. “Biz sizin ayağınıza geleceğiz” dedim. 60 mahallede miting gibi halk buluşmaları gerçekleştirdik. Hayat devam ettiği için, sorunlara ait başlıklarında güncellenmesi gerekiyor.
Tam güncel sorunları elde ettik. 60 mahalleden bin 200 talep topladık. Kanalizasyon, kaldırım, kadın el emeği satış noktası, ATM, park gibi farklı birçok hususta talepler geldi. Kendi projeksiyonumuzla vatandaşın taleplerini uyumlu hale getirdik. Orta vadeli iş planımız şu an hayata geçiyor.
Bu taleplerin içinde sizin en çok etkilendiğiniz başlık ne oldu?
Gittiğimiz yerlerin yüzde 80’inde internet bağlantı sorunu en çok gelen başlıktı. Çağımızda internet artık bir lüks değil. Bu konuyla ilgili konusu gelmiş iken söyleyeyim. Artık Türk Telekom, İzmir Doğal Gaz, İZSU gibi altyapıyla ilgili çalışan bütün kurumları her ayın ilk perşembe günü sabah 10.00’da bir araya getiriyoruz. Çünkü ciddi bir organizasyonsuzluk tespit ettik. Aynı yerde kazı yapacaklar ama birbirlerinden haberleri yok. Şimdi birlikte daha koordineli çalışmaları için gerekli Türkiye’ye örnek olacak bir ortak çalışma gerçekleştiriyoruz.
Yani verimliliğe odaklandınız!
Kurumsallığa odaklandık. Kurumsallık olunca verimlilik zaten gelir. Kurumsal şemayı yeniden oluşturduk. Allah’tan dersimize çalışmışız. Bir tarafta belediyede kurumsallık ve mali disiplini oturtmaya çalışırken, bu tarafta da şehrin ciddi anlamda hizmete ihtiyacı var. İlçenin geçmişten kalan travmaları var. Onlara dokunduk. İlçenin travmalarını temizliyoruz.
Bu insanlara namuslu, dürüst, gerçekten ülkesi için, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinde bu işin yapılacağını göstermek arzusundayız. Her şeyimizde “Bir çift mavi gözün ışığında” sloganı var. Bunu ispat edecek siyasetçilere ihtiyaç var. Beni de bu kamçıladı.
Turlar sonrası nasıl bir Torbalı gerçeği ile karşılaştınız?
Torbalı sürekli göç alan bir şehir. Yoğun asgari ücretlinin ve emeklinin bulunduğu bir kent. Ciddi bir ekonomik kriz var. Gelir gelmez ilk mecliste tüm sosyal tesislerdeki çay, kahve, su vb. içeceklerin hepsini 5 TL’ye indirdik. İnsanların sosyalleşmesi için bu önemli bir adımdı. Ayrıca halkın sağlıklı beslenmesi çok önemli. Ekrem Başkanımızı örnek alarak Kent Lokantalarımızı açtık. Hem Ayrancılar’da hem merkezde.
Oturduk hesapladık, kamuyu zarar ettirmeden, 90 TL bedel belirleyerek Kent Lokantalarımızda vatandaşımıza günlük sıcak yemek sunuyoruz.
Diğer yandan kaldırım işgallerini sonlandırdık. “Bir kentin kaldırımları ne kadar genişse kendisi de o kadar büyüktür” diye çok doğru bir laf var. Bu söze katılıyorum. Bebek arabalı anneler ve engelliler kaldırımlarda özgürce gezebilmeli. Alışveriş yapabilmeli. Engelli yurttaşlarımız kendi evlerinden çıkıp sonra tekrar evine kimsenin desteğine ihtiyacı olmadan dönebildiği bir kaldırım ve yol planlaması çalıştık. Bunu etap etap hayata geçiriyoruz.
Ayrancılar’a tekerlik sandalye tamir atölyesi açtık. Hatta yapılabilecekse alet ekipmanları alıp gidip evinde tamir ediyoruz. Çevre ilçelerden de tamir için tekerlekli sandalyeler gelmeye başladı. İzmir’de böyle bir eksiklik olduğu da görülmüş oldu.
Sosyal yardımlarla ilgili kurumsal bakışınızı da öğrenebilir miyiz?
Sosyal yardım başlığı üzerinde çalışmalarımız tamamlanmak üzere. Seçimde vadettiklerimizi gerçekleştirmek için yasal altyapıyı oluşturduk.
Bütün Torbalı’da yaşayan hemşehrilerimizin faydalanacağı, imecenin yer aldığı bir kart modeli çalıştık. 180 bin kişinin kullanımına açacağımız, sanal cüzdanların bulunduğu, tanımlanan indirimlerin askıda yardım almak isteyenlere devredilebildiği bir sistem çalıştık. Önümüzdeki yılbaşında ilk fazını tanıtacağız.
En önemli şey tabi ki, bir el verirken diğerinin görmemesi. Bu karttan her gelir grubundaki vatandaşımız yararlanacak.
Sistem nasıl işleyecek?
Tüm vatandaşlarımıza özel, onayını alarak her biri için “Torbalı Kart” çıkarıyoruz. Bu kart hem bir sadakat ve indirim kartı, hem sosyal yardım kartı hem de bir banka kartı. Vatandaşımız bu kart ile alışveriş yaptıkça sosyal yardım havuzuna katkıda bulunuyor olacak. Bu ölçekte yaygın olan bir kart, çeşitli ulusal zincirlerden indirim alacak. Bu indirimlerin bir kısmı tüm hemşehrilerimiz tarafından kullanılacak, bir kısmı da ihtiyaç sahiplerine devredilecek. Biz gelişen nüfus potansiyelimizi de kullanarak bir model oluşturduk.
Okuduğunuz bölüm özelinden de baktığınızda Torbalı’daki gençlerin teknoloji alanında kendisini geliştirebilmesi için kuluçka merkezleri tarzında çalışmalar yapmayı planlıyor musunuz?
Teknoloji eğitim hayatının her anında erişilebilir olmalı. Robotik eğitim dahil. 3 yaşından sonra kreş dönemi başlıyor. Ayrancılar’da 500 çocuk kapasiteli bir kreş temeli atıyoruz. Atatürkçü, çağdaş, laik bir eğitim teknolojiyle bütünleşik olacak… Çocuklarımızı Atatürk’le ve onun açtığı bilim yolunda teknolojiyle üç yaşında tanıştırmak istiyoruz. Sonrasında çocuk büyüdü, ilkokul çağına geldi. İlkokul ve ortaokul çağındaki çocuklarımıza etüt merkezlerimizde derslerden takviye verebileceğimiz bir eğitim modeliyle destekleyeceğiz. Burada da teknolojik gelişmelere ulaşabilecekleri dijital kütüphane yer alacak. Lise ve üniversiteye giden arkadaşlarımıza da eğitim kampüsü adı altında eğitimler vereceğiz. Lise öğrencileri, üniversiteye giden abi-ablalarından, ara tatillerde ve yaz aylarında, üniversitelerin nasıl bir yer olduğunu kampüs ortamında dinleyip yaşayacaklar. Üniversite ortamı için ön hazırlık yapacaklar. Havzamızdaki ilçelerle birlikte dijital kütüphanemizi ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerimize açma niyetindeyiz.
Bir de biliyorsunuz yapay zeka kullanım yeteneği geleceği de şekillendirecek. O nedenle çocuklarımızı ve gençlerimizi bu alanda yetkinleştirmek için sürekli olarak eğitimler düzenliyoruz. Son olarak yaptığımız teknoloji ve dijital okur yazarlık eğitimi, yeni nesillerin teknolojiyi zararlı yönüyle değil geliştirici yönüyle kullanmasını sağlayacak.
Burada öncelik eğitimde fırsat eşitliği…
Aynen öyle. Şimdi bir de günümüze dönüyoruz. Uyuşturucu kullanma yaşı 13-14’e kadar inmiş durumda.
Bu konuda Emniyet, Kaymakamlık elinden geleni yapıyorlar. Bizim çocuklarımızı uyuşturucudan kurtarmak için yapmamız gereken, eğer okumuyorsa o zaman iki yol kalıyor geriye; spor ve kültür-sanat… Çocukları bu alanlara yönlendirmemiz gerekiyor. Bu nedenle amatör branşlarda, on dört dalda bizim sporcu fabrikası diye bir projemiz var.
Şimdi onunla ilgili de çalışmaya başlayacağız. Tabelasında “Burada milli sporcular yetiştiriliyor” yazacak bir iddia koyacağız.
Onun haricinde küçük küçük halı saha ve basket sahası alanlarını artıracağız. Ayrıca kültür sanat merkezlerinde sanatçılarımızı gençlerle daha fazla buluşturacağız.
Siz gitar çalıyorsunuz, şarkı sözü yazıyorsunuz. Eşiniz müzik öğretmeni ve sanat ile de iç içe bir hayatınız var. Kendi hikayeniz ve becerinizi de gençlerle farklı organizasyonlarda paylaşmayı düşünür müsünüz?
Evet, spor ve sanat ile iç içeyiz. Benim küçükken lakabım Sergen idi. 10 numara Beşiktaş formam ile uyurdum, sırtımdan çıkarmazdım. Çocuklarımız için her türlü etkinlikte yer alırız.
Gençler ve çocuklar bu noktada “Kırmızı çizgim” diyorsunuz.
Şuna çok dikkat ediyorum. Bir gerçekler var, bir de hayaller var. Hep gerçeklerden yana oldum. Ağzımdan bir söz çıkıyorsa onu yapmam lazım. “Hallederiz” yerine eğer olmuyorsa çok net bir şekilde “Bu olmaz” derim. Gençlerle ilgili de yapılacak çok şey var. Belediyeyi bir taraftan mali disipline oturtmaya çalışıyoruz.
Burada söyleyeceğim herhangi bir şey bağlayıcı olacaktır. Ancak onlar için güzel bir projeyi hayal ediyorum.
Göreve süreciniz bittiğinde “Bunu yaptım ve rahatım, kafamı yastığa rahat koyarak uyuyacağım” dediğiniz başlık ne olur?
Bizim de Torbalı’da İzmir’deki Basmane Çukuru sorunu gibi Torbalı Meydan sorunumuz var. O çok büyük bir enkazdır. 2025 yılında bu sorunu bitirmeyi hedefliyorum. Torbalı’nın travmalarından biri de yarım kalan belediye binasıdır. 2014 döneminde AK Parti’deyken belediye bir projeye başladı. O günden bugüne orası o şekilde duruyor. Kamuda devamlılık esastır. O parti bu parti önemli değil. Yani kim görevi devralıyorsa, yarım kalan işleri bitirmekle mükelleftir. Bunun siyaseti de olmaz. Sonuçta belediye binasının bitmesi lazım. Şu anda hizmet verdiğimiz bina aslında kültür merkezi idi. Benim odam da bir bale odasıymış. Hani bizim şu an bir belediye binamız olsaydı, burada çocuklar bale yapıyor olacaktı.
Meydan Projesi’nden sonra bu projeyi tamamlayacağız. Katlı Pazar Yeri Projesi ile ilgili pazarcılarla birlikte çalışma başlatacağım. Pazar yeri sorununu çözmüş olacağız.
İzmir’de konser alanı yok. 50 bin kapasiteli bir konser alanı ile bölgeye hitap edecek bir projemiz var. Proje ile her gelir seviyesindeki vatandaşımız sanatla iç içe olma fırsatı bulacak.
Dar gelirlinin de sosyalleşmesi gerekiyor. Kültürel etkinliklere katılması gerekiyor. O konuda da fırsat eşitliğini yaratmamız lazım. Hedeflerimizi kısa vade, orta vade, uzun vade diye böldük. O minvalde iyi de gidiyoruz. Şeffaf belediyecilikten yanayız. Halkımıza her zaman hesap verebilecek durumda olmalıyız.
Bölge ciddi anlamda göç alan bir konumda. Şehrin altyapısı bu göçü yönetebilecek güçte mi? Gelen göçün entegrasyonu anlamında nasıl bir politika izleyeceksiniz? Büyükşehir ile beraber entegrasyonu nasıl sağlayacaksınız?
Cemil Başkanımız bütün ilçelerin veri paylaşımıyla ilgili bir sistem kuruyor. En yakın zamanda hayata geçeceğini görüyoruz. O olduktan sonra daha da rahatlayacağız.
Çünkü koordine daha çabuk sağlanmış olacak. İkincisi bu göçle ilgili ilginç bir veri var. Vali Bey’i ziyarete gittiğimde, Eylül ayı itibarıyla bir ay içinde İzmir’e farklı illerden 15 bin göçün geldiğini bunun 14 binin Torbalı’ya yerleştiğini söyledi. Şu an nüfusumuz 300 bin civarında. Bu hızla giderse görev süremizde 500 bini geçip İzmir’in en fazla nüfus yoğunluğunun olduğu ilçesi olacak.
Çünkü 14 bin göç demek en az 3 bininin öğrenci çocuk olması demek. Bu da yeni okul, sağlık ocağı, cami ve hastane ihtiyacı anlamına geliyor. Kamu yatırımları için de bütün iş birliklerine açığız.
Annenizin, babanızın ve eşinizin küseceği yeni hayalleriniz var mı? (Gülerek…)
Allah razı olsun. Hepsi hep destektir. Çünkü yıllardır bunları anlattığım için şimdi de hayata geçiriyorum. Toplumla ilgili hayallerimi biliyorlar ve hepsi tam destektir. (Gülerek…)
Bir sonraki hayaliniz ne?
Siyasette çok uzun soluklu hedefler koymamak lazım. Ancak çalışırken de yılmak yok. İlk seçim döneminde aday gösterilmedim ama küsmedim.
Yani mücadeleme devam ettim. “Esas vazgeçtiğinizde kaybedersiniz” çok doğru cümle. Hiçbir zaman bir hedef varsa ondan vazgeçmeyeceksiniz. Bir sürü engel de çıkarsalar, zaten zor gibi görünüp işi eğlenceli yapan da o tuzaklar ve engeller.
Analitik zekanızla bunları bir bir aşıp hedefe ulaşmak mutluluk veriyor. Bugünkü tek amacım çocuklarıma ileride iyi bir isim bırakmak, toplumda iz bırakmak. Ben şu an ona konsantre oldum. 5 yıl boyunca görevimin hakkını vereceğim. Ondan sonra halk ne derse benim siyaset tarzım odur. Ben halka rağmen siyaset yapmam. Bir algı yönetmem. Tarzım farklıdır. Kötü de olsa söylerim, iyi de olsa söylerim. Eğer istemezlerse mühendislik şirketime gider çalışmaya devam ederim.
EGİAD üyesisiniz. Gençlerin siyasete atılması vurgusu yaptınız. İzmir’in bu konudaki insan kaynağını nasıl görüyorsunuz?
Yurt dışına gidenlere saygı duymuyorum. İşin kolayına kaçıyorlar. Orada yaşayanlar ikinci, üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görecekler. Hiçbir şey senin ana vatanın gibi olmaz.
Burada kalacaklar, hayal ettikleri Türkiye için mücadele edecekler. Bunun da adı siyasetten geçiyor. Mücadele et.
Doğru kelime sosyal demokrasi. İlk kez bu dönem Cumhuriyet Halk Partisi bir umut oldu. Sorumluluğumuz büyük. Ben iktidar olmak için uyumayacağım, acıkmayacağım, susamayacağım, yorulmayacağım. Yirmi dört saat sahada olacağım. Yeni hayal belli oldu.
EGİAD üyelerine vermek istediğiniz başka bir mesaj var mı?
Arkadaşlarımızın kendilerini yakın gördükleri bir yerde kesinlikle siyasete atılmaları gerekiyor. Boşluk dolar siyasette. Önemli olan liyakatle, vizyonla doldurmak. Şikayet etmek yerine, bizim de siyasete bir yerlerden başlamamız gerekiyor.