Hububat sektöründe 2023 yılı, rekor tazelenen bir dönem oldu. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği özelinde bir önceki seneye göre yüzde 7 büyüme sağlandı. İlk dört aylık dönemde sektör tam anlamıyla istediği verilere ulaşamasa da bu sene sonunda yeni bir rekor daha öngörüyor. Geçen seneyi 1 milyar 68 milyon dolar ihracat ile kapattıklarını hatırlatan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (EHBYTMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Öztürk, “Bu rakamı 2024 yılında aşmayı hedefliyoruz. Ancak biliyorsunuz bizim iştigal alanımızdaki birçok üründe kısıtlama var. Ayçiçek yağının kati ihracatındaki yasaklama devam ediyor ve bu ürünün ihracatı sadece dahilde işleme rejimi kapsamında yapılabiliyor. Bunun yanında hububat ve bakliyat ürünlerinin birçoğunun ihracatı kayda bağlı olarak yapılıyor. Bir diğer önemli ihracat kalemimiz olan haşhaş tohumunun en önemli pazarı Hindistan ve Türkiye’den Hindistan’a haşhal tohumu ihracatı iki ülke arasında imzalanan Mutabakat Zaptı’na göre yapılıyor. Buna rağmen Hindistan otoriteleri tarafından Türkiye’ye 2023 ve 2024 yıllarında ülke kotası ilan edilmemesi sebebiyle gerçekleştirilemiyor, dolayısıyla buradan da ciddi bir kaybımız var. Bunun yanında bazı ülkelere (İsrail) getirilen yasaklamalar ise bizim ihracatımızda bir miktar düşüşe sebep olabilir. Dolayısıyla kısıtlamalarla mücadele ederek ihracatı arttırmaya çalışıyoruz” dedi.
İHRACAT SOHBETLERİ’nin bu ayki konuğu olan Öztürk ile sektörde yaşanan gelişmeleri bütün yönleriyle ele aldık.
Katma değeri yüksek ürün gruplarının üretimi konusunda nasıl bir yol haritası belirlenmeli? Tespitlerinizi paylaşır mısınız?
Ülke olarak her zaman katma değeri yüksek ürünlerimize daha titiz bir bakış açısıyla yaklaşmamız gerekiyor. Zira ne kadar çok ihracat yaptığımızla birlikte bu ihracattan ne kadar değer elde ettiğimiz de bir o kadar önemli. Bu bakımdan katma değeri yüksek ürünlerde sürdürülebilirlik ve verimi arttırma bakımından özel bir yaklaşım ülkemizin faydasına olacaktır. Dünyadaki trendleri takip etmek ve AR-GE kapasitemizi arttırmak oldukça önemli. Bunun yanında katma değeri yüksek ürünlerimizin sadece üretimi değil aynı zamanda pazarlama kısmı da çok önemli. Eğer bu kıymetli ürünleri doğru pazarlama stratejisiyle pazarlayamazsak değerinin altında fiyatlara satmak durumunda kalabiliriz, bu da şüphesiz bizim adımıza bir kayıptır.
Birlik ve sektör özelinde Avrupa ve ABD pazarına odaklanacaktınız. Bu konuda son bir yıllık süreç içerisinde yaşanan gelişmeleri ve rakamlara yansımalarını yorumlar mısınız?
Birlik olarak öncelikli hedefimiz üyelerimizin erişimde zorlandığı ve potansiyeli yüksek olan ABD, Uzak Doğu gibi uzak pazarlar. ABD pazarına yönelik yürüttüğümüz tanıtım faaliyetlerimiz var. 23-25 Haziran’da New York’ta gerçekleştirilecek Summer Fancy Food Show fuarına Sektör Kurulu bünyesindeki 6 Birlik olarak ortak katılım gerçekleştireceğiz. Fuardaki standımızda sektör ürünlerimizden oluşan zengin menülerle tadım etkinlikleri düzenleyerek lezzetlerimizi ziyaretçilerin beğenisine sunacağız.
Ayrıca, Ege İhracatçı Birlikleri olarak yürüttüğümüz ABD Turquality Projemiz var. Bu kapsamda Türk ürünlerinin bu pazardaki tanıtımına yönelik 2023 yılından beri faaliyetler yürütüyoruz. ABD’deki üniversitelerde ve çeşitli kuruluşlarda tanıtım etkinlikleri, şef yarışmaları düzenledik. Türk yemeklerinin ABD’de aşçılık bölümlerinin müfredatına girmesini sağladık. En son şubat ayında ABD Orlando’da Turkish Tastes kitabımızın lansman ve gala yemeğini düzenledik.
ABD pazarına ihracatımızın ağırlığının şekercilik mamulleri oluşturuyor. Bu nedenle sektör kurulu olarak ihracata yönelik devlet destekleri kapsamında olan ABD Turquality projesini başlattık. Proje henüz hazırlık aşamalarında, projenin planlamasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Bu proje aynı zamanda Kanada ve Meksika pazarlarını da kapsayacak. Turquality Projeleri 4 yıla yayılan uzun soluklu projelerdir. Bu nedenle çalışmaların meyvelerini zaman içinde toplamayı ve bu pazardaki konumumuzu kuvvetlendirmeyi hedefliyoruz.
ABD’nin yanı sıra faaliyetlerimizin yoğunlaştığı bölgeler Orta Doğu ve Uzak Doğu. Bu kapsamda Sektör Kurulu Birliklerimizle ortak olarak kasım ve şubat aylarında Gulfood Dubai Fuarlarına katıldık. Asya pazarında ise mart ayında Foodex Japan ve nisan ayında Singapur Gıda Fuarlarına katıldık. Bütün bu fuarlarda tadım etkinlikleri düzenleyerek ürünlerimizin tanıtımını gerçekleştirdik.
Bitkisel yağ sanayi özelinde odaklanılması gereken ürün grupları ve bu alandaki üretim stratejisine yönelik tespitlerinizi paylaşır mısınız?
Bitkisel yağlar kategorisinde ülkemiz en çok ayçiçek ve soya yağlarında güçlü. Soya yağı ihracatımız geçen sene düşük bir seviyedeydi. Bu yılın ilk 4 aylık döneminde ise soya yağı ihracatımızda geçen seneye göre yüzde 21 artış sağlayarak 65 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Özellikle nisan ayı rakamı olan 19 milyon dolar oldukça sevindiriciydi.
Öte yandan ayçiçek yağında biliyorsunuz kati ihracat yasağı devam ediyor. Bu çerçevede ayçiçek yağı ihracatı sadece dahilde işleme rejimi kapsamında yapılabiliyor. Dolayısıyla aslında oldukça kuvvetli olduğumuz bir ürünün ihracatını kısıtlamalar altında gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Üretim stratejisi konusunda bu alandaki üretici firmalarımız zaten oldukça tecrübeli, köklü ve büyük firmalar. Bunun yanında mısır yağı, palm ve pamuk tohumu yağı ihracatını yaptığımız diğer bitkisel yağ çeşitleridir.
Haşhaş konusundaki sıkıntılı süreci yönetebildik mi? Bu konuda süreç nasıl işliyor?
Haşhaş konusunda biliyorsunuz, Hindistan ile aramızda 2019 yılında imzalanmış bir mutabakat zaptı var. Bu zapt çerçevesinde Türkiye’den Hindistan’a yapılacak haşhaş tohumu ihracatının her yıl Hindistan tarafından Türkiye için ilan edilecek kota kapsamında gerçekleştirileceği öngörülmüştü. Fakat uygulamada Hindistan tarafından 2021-2022 döneminin ardından Türkiye’ye kota ilan edilmedi. Bu durum karşısında, biz İhracatçı Birliği olarak Bakanlıklarımız vasıtası ile girişimlerde bulunuyoruz.
Geçtiğimiz aralık ayında Hindistan’ın İstanbul Başkonsolosu Mijito Vinito ve beraberindeki heyeti Birliğimizde ağırladık, yaptığımız toplantıda haşhaş tohumu ihracatındaki durumu, söz konusu anlaşma gereklerini ve beklentilerimizi kendisine aktardık. Özetle, bu konuda elimizden geleni yapıyoruz, fakat bütün çabalara rağmen Hindistan tarafından Türkiye’ye kota tanınmadığı müddetçe bu ülkeye haşhaş tohumu ihracatı yapmamız mümkün olmayacaktır.
İhracat pazarlarını üretim maliyetlerindeki artış nedeniyle kaybetmemek için nasıl bir yol haritası belirlediniz?
Son yıllarda ülkemizde üretim maliyetlerindeki ciddi artış ihracatçılarımızı zorlayan bir husus. Maliyet artışını kompanse edebilmek için satış fiyatında artış yapma gereği doğuyor fakat fiyat artışını müşteriye kabul ettirmek oldukça güç ve alıcının başka tedarikçilere yönelmesine sebep olabiliyor.
Bu durumda iki seçenek akla geliyor: fiyat artışını mevcut alıcıya nasıl kabul ettirebiliriz? Ya da bir üst segment alıcıya malımızı nasıl beğendirebiliriz?
Bu noktada etkin tanıtım, kuvvetli marka algısı ve nitelikli pazarlama unsurları devreye giriyor. Alıcıda “bu ürün bu fiyata değer” fikrini oluşturmamız gerek. Bunun için bütün paydaşlara – Bakanlıklarımız, Birliklerimiz, firmalarımıza – görevler düşüyor. Biz Birlik olarak elimizden geldiğince yoğun bir takvim çerçevesinde önemli uluslararası pazarlarda sektörümüzün tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında UR-GE Projemiz kapsamında da katılımcı firmalarımıza pazarlama ve kurumsallık üzerine eğitim ve danışmanlık desteği sağlayacak faaliyetler gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde genel kurul ve ödül töreni heyecanını yaşadınız. Ürün çeşitlerinde alt sektör özelinde ön plana hangileri çıkacak?
Alt sektörlerimizin hepsi bizim için oldukça kıymetli, her alt sektöre elimizden geldiğince ilgi gösterip desteklemeye çalışıyoruz. Tabi Ege Bölgesi’nin tarımsal yapısı itibariyle bazı alt sektörler öne çıkıyor ve ihracatımızda büyük pay elde ediyorlar. Bu bakımdan bitkisel yağlar sektörü bizim ihracatımızın yarıya yakınını karşılayan bir alt sektör. Bunun yanında son yıllarda sağladığı gelişimle küspeler ve hayvansal yemler sektörü ihracatımızda ikinci konuma yerleşti. Yağlı tohumlar ve baharatlar Ege Bölgesi için her zaman önemli ürün gruplarıdır ve Türkiye’de Ege Bölgesi bu ürünlerin üretimi ve ihracatında önde gelen bir bölgedir. Öte yandan, şekercilik mamulleri son yıllarda yükselen değerlerimizden biri. Gitgide yükselen bir grafikle bu ürün grubunda da büyüme sağlıyoruz.
Tohum özelinde baktığımızda İsrail’e gelen yasaklamaların sektör özelinde etkilerini değerlendirir misiniz? İsrail sizin ihracatınızda ne kadar pay alıyor. Bu sorunu aşmak için nasıl yol almayı planlıyorsunuz?
2023 yılında Türkiye’den İsrail’e hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektöründe 272 milyon dolar ihracat gerçekleşirken EİB’den 32 milyon dolar ihracat gerçekleşti. Türkiye genelinde ayçiçek yağı, pastacılık ürünleri ve gıda müstahzarları en önemli ihracat ürünleriyken, EİB ihracatında ayçiçek yağı, kedi-köpek mamaları ihracatı ön plandaydı.
Bu sene ilk dört aylık dönemde İsrail en çok ihracat yaptığımız 4. ülke konumuna gelerek ihracatımızda yüzde 4’lük bir paya ulaşmıştı. Bu bakımdan uygulamaya giren ihracat yasağı bize elbette belli bir kayıp yaşatacaktır. Bize düşen görev alternatif pazarlara yönelerek bu kaybı telafi etmeye çalışmak. İhracatçılarımızın yeni bağlantılar için fazla mesai yapması gerekebilir.
Yeni UR-GE projeleri geliyor
Şu an UR-GE Projemiz 23 üye firmamızın katılımıyla ‘İhtiyaç Analizi’ aşamasıyla devam ediyor. İhtiyaç analizi aşaması sonunda ortaya çıkacak rapor ile projemizin yol haritası belirlenecek ve yüzde 75 devlet desteği ile önümüzdeki dönemde kümemize dahil olan firmalarımız için eğitim, danışmanlık, tanıtım, yurtdışı pazarlama ve alım heyeti faaliyetlerini gerçekleştirerek firmalarımıza kurumsal yapısını güçlendirme, tanıtım olanaklarını arttırma ve yeni pazarlara girme hususlarında çok kıymetli imkanlar sağlayacağız. Ayrıca önümüzdeki dönemde önemli ihracat kalemlerimizden olan hayvan mamaları sektörüne yönelik olarak, üye firmalarımız için bir UR-GE projesi daha hayata geçirmeyi planlıyoruz.
KUTU2
Petfood yatırımlarında yeni rota; Ege Bölgesi
2023 yılında petfood sektöründe Türkiye genelinde 122 milyon dolar ihracat gerçekleştirildi ve bu rakamın yüzde 61’i Ege’den gerçekleşti. Sektörün önemli üreticileri ve ihracatçıları Ege Bölgesi’nde bulunuyor ve sizin de belirtiğiniz gibi bölgeye yeni yatırımlar yapılıyor. Bu yatırımların tamamlanıp üretime yansıdığı aşamada sektörün bugünkü hacmini katlayacağı tahmin ediyoruz. Bu yıl ilk 4 aylık dönemde sektördeki ilk 5 pazarımız Malezya, İsrail, Irak, Suudi Arabistan, Yunanistan. Bu pazarların hepsinde geçen senenin aynı dönemine göre artış yakaladık.
Birlik olarak gelişmekte olan bu sektörü yakından takip ediyor, kendi imkanlarımızı sektöre fayda sağlamak üzere değerlendirmeye çalışıyoruz. 25-28 Eylül’de fuarizmir’de ‘Pet İzmir 2024 Fuarı’ gerçekleştirilecek. Sektördeki üye firmalarımızın hemen hepsinin katılacağı bu fuara biz de bir info-stantla katılmayı planlıyoruz. Bu sayede hem üyelerimize daha yakın olarak onlara destek olmak hem de sektörün tanıtıma katkı sağlamayı amaçlıyoruz.
Bu arada, bizim petfood sektöründeki üye firmalarımızın desteğiyle başlatmış olduğumuz bir sosyal sorumluluk projemiz var. Belirli aralıklarla bölgemizdeki hayvan barınaklarını ziyaret ederek, barınaklara ücretsiz köpek maması desteği sağlıyoruz. Bu zamana kadar Nebiha Deprem Sopengazi ve HİPDER barınaklarına destekte bulunduk. Yakın zamanda tekrar başka bir barınağı ziyaret ederek mama desteğinde bulunmayı planlıyoruz.
Öncelik; uluslararası pazarların talep ettiği kalitede üretim
Susam, kimyon ve anason… Bu yılın ilk 4 aylık döneminde bu ürünlerin ihracatında ciddi bir artış sağladık. Almanya, ABD, Polonya, Japonya, İsrail pazarlarına ihracatımız önemli oranda arttı. Mart ayında Foodex Japan 2024 fuarındaydık. Fuar standımızda susam kullanılarak yapılan ürünlerde tadım etkinliği gerçekleştirdik. Kimyon ihracatında ocak-nisan döneminde Türkiye’den yapılan 4 milyon dolar ihracatın 3 milyonu Ege’den gerçekleşti. Türkiye geneli ihracatımız geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 155 oranında arttı. Bu sene anasonda da yüzde 50 artış sağladık fakat anason ihracat hacmi daha küçük olan bir ürün. 4 aylık dönemde 1.5 milyon dolar ihracat gerçekleştirirken ürünü ağırlıklı olarak ABD pazarına gönderdik. Burada önemli olan uluslararası pazarların talep ettiği kalitede üretim yapılmasını sağlamak…
Öztürk’ten satırbaşları
Fuarlar olmazsa olmazımız…. Bu hedef için bütün sıkıntılara rağmen seçici davranıp yine yılda en az 5 fuara gitmek zorundayız. Çünkü sektör olarak 2028 yılı için 15 milyar dolar ihracat hedefi belirledik.
Bütün sektör sadece müşterisini kaybetmemek için fedakarlıklarda bulunarak iş yapmaya çalışıyor. Pazarlarımızı kaybedersek geri almamız çok zor. Döviz kurları biraz daha iyileştirilebilir. İhracat için destek yüzde 2′lerden yüzde 5′lere yükseltilebilir. İhracatla biraz daha farklı desteklerin verilmesinin taraftarıyız.
İlk altı aylık dönem herkes için mevcudu korumaya odaklı. İkinci altı aylık dönem ise hasat zamanı mahsul iyi olursa biraz daha çalışma şansımız olacak. Ama eğer kurlar bu seviyede kalır, asgari ücrette tekrar yeniden bir artış gelirse çok zorlanırız.