Yassı çelik üretiminde kapasite fazlasına rağmen yatırımlar devam ediyor. Boru ve profil, otomotiv, beyaz eşya, makine imalat, enerji ve ısı gereçleri ve bunun benzeri diğer sanayi kollarının ana hammaddesi olan yassı çeliğin yıllık üretim kapasitesi Türkiye’de 16.3 milyon tona ulaştı.Ancak 2013 yılı sonu itibariyle 6 milyon ton kapasite kullanılamadı. Buna rağmen bu yıl 2.5 milyon ton ek kapasite daha devreye alınması beklenirken, devam eden yatırımlarla birlikte toplam kapasitenin 2016′da 20 milyon tonu geçmesi öngörülüyor.
Yassı ürünlerde Türkiye üretim kapasitesinin ancak yüzde 53’lük bölümünü kullanıyor. Yeni yatırımlar yapılsa da sektördeki ithalat eğiliminin önüne geçilemiyor ve kapasiteler atıl kalmaya devam ediyor.
Sektör temsilcileri, bunun en büyük nedenin ise yüksek hammadde maliyetleri olduğunu vurguluyorlar. Öte yandan hammaddede dışa bağımlılık ise üreticiler için fiyat rekabetini oldukça zorlaştırıyor. Bu nedenle üreticiler satılabilen kadarını imal ederken doldurulamayan kapasite ise atıl bırakılıyor.
Atıl kapasitelerin diğer önemli nedeni ise yüksek katma değerli ürün imalatının tüketim miktarını karşılamaması olarak gösteriliyor.
Türkiye içinde başta otomotiv olmak üzere birçok yüksek katma değerli yassı çelik tüketen sektör var. Ancak buna karşılık yüksek katma değerli çelik üretimimiz tonaj olarak yeterli değil. Sektör oyuncuları, 2013 yılı ile başlayan Ar-Ge çalışmaları ve yüksek çelik üretiminde aşama kaydetmek için yapılan iyileştirmelerin umut verici olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye’nin yassı çelik üretimi geçen yıl 9.8 milyon ton olarak gerçekleşirken, tüketim ise 14.6 milyon ton oldu. Miktar bazında 2.4 milyon ton olarak gerçekleşen ihracat, değer olarak ise 2012 yılına göre yüzde 8.7 artışla 1.4 milyar dolar oldu. 2013′te 7.2 milyon ton ithal edilen yassı ürün, değer olarak ise yüzde 11 oranında artışla 4 milyar dolara ulaştı. Bu verilere göre, tüketimin arttığı 2013 yılında, üretim gerilerken, ithalat 2012 yılına göre yüzde 10 artış gösterdi. Sektör, ihracatın en fazla sıcak hadde mamulleri ve kaplanmış ürünlere yaptı.
SAC İHRACATINDA İRAN LİDERLİĞİ
2013 yılında Türkiye’nin en fazla sac ihracatı yaptığı ülkeler arasında ise İran, Mısır, Suudi Arabistan, Irak, Slovakya, Bulgaristan, Suriye, Romanya, Endonezya ve Çin Halk Cumhuriyeti bulunuyor. Türkiye’nin en fazla sac ithalatı yaptığı ülkelerin başında ise Rusya Federasyonu, Ukrayna, Fransa, Romanya ve İtalya geliyor. 2014′ün ilk yarısında, sac sektörünün ihracatını bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 13 oranında düşürdüğünü kaydeden sektör temsilcileri, ihracatın 821 milyon dolar olarak gerçekleştiği bilgisini verdi.
ÜRETİM DÜŞÜŞÜ DİKKAT ÇEKİYOR
2014 yılının ilk beş aylık döneminde dünya ham çelik üretimi yüzde 2.7 oranında artış gösterirken, Türkiye’nin üretimi yüzde 2.2 oranında geriledi ve bu yönüyle, iç karışıklık içinde olan Ukrayna’dan sonra en fazla üretim düşüşü yaşayan ikinci ülke olarak kayda geçti.
Dünya çelik üretimi büyümeye devam ederken, Türkiye’nin üretiminin gerilemesi, sektörün rekabette zorlanmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Ocak-Mayıs döneminde, yassı mamul üretimi yüzde 2.5 oranında düşüşle, 4 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin yassı mamul tüketimi de yüzde 3.9 oranında düşüşle, 5.6 milyon tonda kaldı. Üretimin ve tüketimin azaldığı yassı ürünlerdeki tek olumlu gelişme, ithalatın yüzde 10.5 düşüşle, 2.7 milyon tona gerilemesi oldu. Öte yandan 2013 yılında 10 milyar dolar civarında değer yaratabilecek, 15.5 milyon tonluk kapasitesini kullanamayan çelik sektörünün atıl kalan kapasitesi, dünyanın en büyük 14′üncü çelik üreticisi olan Fransa’nın üretim miktarına eşit. Çelik sektörünün atıl kalan kapasitesinde gerçekleştirebileceği üretimin değeri, 2013 yılında 65 milyar dolar olarak gerçekleşen cari açığın yüzde 15 ve 100 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen Türkiye’nin dış ticaret açığının yaklaşık yüzde 10′una karşılık geliyor.
KUTU KUTU KUTU
ÜZERİMİZDEKİ YÜKLERİ KALDIRIN ÇAĞRISI
Çelik sektörünün üzerindeki yüklerin kaldırılarak rekabet gücünün artırılması, DİR ve GKAİR uygulamalarının, yerli girdi kullanımını teşvik edecek bir çerçeveye oturtulması, ithalattaki artıştan kaynaklanan sorunları büyük ölçüde çözecek.
Özellikle 2005 yılından sonra gerçekleştirdiği yatırımlarının katkısıyla global piyasalarda bugünkü konumuna ulaşan çelik sektörü, Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) ile Türkiye arasındaki serbest ticaret anlaşması nedeniyle, 2001 yılından bu yana doğrudan veya dolaylı olarak devlet yardımlarından yararlanamıyor. Bu açıdan önümüzdeki dönemde de, çelik sektöründe devlet yardımları mümkün görülmüyor. Devletten hiçbir şekilde yardım almayan sektörün beklentisi, diğer ülkelerdeki rakip üreticilerin üzerinde bulunmayan ve rakipler karşısında kendisini dezavantajlı duruma düşüren yüklerin kaldırılması… Ayrıca, yurtiçindeki kapasiteler atıl durumda kalırken, çelik ithalatındaki artış, kısmen sektörün üzerindeki yükler nedeniyle rekabet gücündeki azalmadan, kısmen de DİR ve GKAİR gibi yerli ürünler karşısında ithal ürünleri daha cazip hale getiren uygulamalardan kaynaklanıyor.