Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, “kritik maden ve minerallerin” yeşil dönüşümün anahtarı olacağına dikkat çekerek, bakır başta olmak üzere kritik maden ve minerallere yönelik talep artışının Türkiye için bir fırsat kapısı olacağının altını çizdi. Tüm insanlık tarihi boyunca üretilen bakırın 782 milyon ton düzeyinde olduğuna işaret eden Alimoğlu, 2020-2050 arasında çevre odaklı temiz bir gelecek için 3.5 trilyon ton bakır üretilmesi gerektiğini belirterek, “Bu bağlamda, sektörümüzün kritik konumunun farkında olarak, giderek artan çevresel duyarlılığımızı paydaşlarımızla birlikte 2024 yılında da güçlendirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
ABD ve Çin başta olmak üzere mevcut pazarlarda güçlenirken alternatif pazarlarda da var olabilmek için çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Alimoğlu, hedef pazarları Güney Kore, İngiltere olarak sıraladı. Alimoğlu, “Yeni Dönem Doğal Taş Pazarlama ve Strateji Geliştirme” Ur-Ge Projesi ile sektördeki firmaların pazarlama ve strateji geliştirme alanındaki kaslarını güçlendirmeye devam ettiklerini söyledi. 2024 yılının ilk 5 aylık döneminde metalik cevher ihracatımızda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53 oranında bir artış olduğuna dikkat çeken Alimoğlu, bu artışın kalıcı olduğuna inandıklarının altını çizdi. Alimoğlu, “Öyle görünüyor ki bundan sonra Birliğimiz ihracatı açısından, işlenmiş doğal taş ve metalik cevherler beraber başı çekecek” dedi.
Üretimde ‘Hayatımız Maden’ mottosuna odaklandıklarını belirten Alimoğlu, temiz ve yenilenebilir enerjinin en önemli bileşeni olduklarını kaydetti. Alimoğlu ile sektörde yaşanan gelişmeler, bu alanda geliştirdikleri yeni projeler ve hedefleri üzerine konuştuk.
Bu yılın ilk 5 aylık dönemi itibarıyla sektördeki mevcut durum hakkında bilgi verir misiniz? Sektörde yılın ikinci yarısında nasıl bir gelişim öngörüyorsunuz?
2024’ün ilk beş aylık döneminde maden sektörü olarak 2,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Sevindirici olarak 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 3’lük bir artış görüyoruz. Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak ise ihracatımızdaki artış aynı dönem için yüzde 21 olarak gerçekleşti. Ülkeler bazında baktığımızda maden ihracatımızın değer olarak en yüksek olduğu ilk üç ülke sırasıyla Çin, ABD ve Bulgaristan oldu. Bu ülkelere ihracatımız değer olarak geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 16, yüzde 14 ve yüzde 38 oranlarında artış gösterdi. Doğal taş özelinde baktığımızda ise değer olarak ihracat rakamımız 748 milyon dolar olarak gerçekleşti. İşlenmiş doğal taş yine başı çekti. Ülke bazında baktığımızda doğal taş ihracatımızda ilk üç sırada ABD, Çin ve Suudi Arabistan yer aldı. Bu ülkeler arasında da Çin’e olan doğal taş ihracatımız miktar olarak geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 6 düşüş gösterdi. Bu durumu birim ihracat değerimizdeki artış olarak yorumlayabiliriz. Paylaştığım istatistiklerden de anlaşılacağı üzere ilk 5 aylık dönemde geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre genel olarak bir artış söz konusu. 2024 yılının kalan ayları için de bu artışın devam etmesini bekliyoruz.
60 milyar dolarlık katma değer sağlayan bu sektörün ‘Hayatımız Maden’ mottosuyla üretmeye ve ihracat yapmaya odaklandığını görüyoruz. 2024 yılı maden ve doğal taş özelindeki hedefinizi anlatır mısınız?
Ülkemizde 80’e yakın madenin ihracatını yapıyoruz. Doğrudan maden ihracatının yanı sıra madenlerimiz diğer sektörlerin ham maddeleri olarak ekonomimize dolaylı olarak da katkı sağlıyor. Sizin de işaret ettiğiniz üzere sektörümüz doğrudan ve dolaylı olarak ekonomimizde katma değer yaratıyor. 2024 yılında da üretmeye ve ihraç etmeye devam edeceğiz. Ancak burada önemine vurgu yapmak istediğim başka bir konu var.
Son zamanlarda önemini giderek kavradığımız çevresel sorunlarda da maden sektörü temiz ve yenilenebilir enerji çözümün olmazsa olmaz bir bileşeni. Güneş enerjisi, jeotermal enerji ve rüzgâr enerjisi gibi düşük ya da sıfır emisyonlu kaynaklardan çevre dostu enerji elde edebilmenin yolu maden sektöründen geçiyor. Yeşil dönüşümde bazı maden ve minerallerin kritik bir önemi var. Rakamlarla doğrulayacak olursak tüm bir insanlık tarihi boyunca üretilen bakır 782 milyar ton iken, 2020-2050 arası, ‘çevre’ odaklı temiz bir gelecek için 3,5 trilyon ton bakır üretilmesi gerekiyor.
Bu bağlamda, sektörümüzün kritik konumunun farkında olarak giderek artan çevresel duyarlılığımızı paydaşlarımızla birlikte 2024 yılında da güçlendirmeye devam edeceğiz.
Sektörün en güçlü olduğu Çin ve ABD pazarında yaşanan gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz? Sektör olarak alternatif pazarlar için nelere odaklandınız? Bunun için nasıl bir stratejik yol haritası belirlediniz? Bu yılın başında Güney Kore’ye bir fuar gerçekleştirdiniz. Güney Kore’yi alternatif bir pazar olarak mı görüyorsunuz?
Maden sektörü Çin ve ABD pazarlarında çok güçlü. Daha önce de ifade ettiğim gibi bu ülkeler gerek doğal taş ihracatımızda gerek maden ihracatımız açısından öncü pazarlarımız arasında yer alıyor. Bu gerçeği sadece ilk beş aylık verilerimiz değil, genel ihracat rakamlarımız da doğruluyor. Elbette pazar çeşitlendirmesinin öneminin de farkındayız. Bu hedefle bu yılın başında milli katılım organize ettiğimiz fuarlara bir yenisini ekleyerek Güney Kore’ye bir fuar organize ettik. Güney Kore KINTEX Fuarı milli katılım organizasyonumuz öncesi Kore İthalatçılar Birliği ve Kore Uluslararası Müteahhitler Birliği’ni ziyaret ederek sektörümüzü tanıttık. Türkiye’nin sektördeki potansiyeli anlatma potansiyeli bulduk. Önümüzdeki dönemde Güney Kore pazarındaki payımızı arttıracağımızı öngörüyoruz. Yine İngiltere’de Surface Design Show’a EMİB olarak info-stant ile katılım sağladık. Elbette alternatif odaklarımız ana pazarlarımızdan sapacağımız anlamına gelmiyor. Çin gibi ABD gibi pazarlardaki varlığımızı güçlendirerek korumak için elimizden geleni yapacağız. Yani mevcut pazarlarda güçlenirken alternatif pazarlarda da var olabilmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bunun için başlattığımız ‘Yeni Dönem Doğal Taş Pazarlama ve Strateji Geliştirme’ Ur-Ge Projesi ile sektördeki firmaların pazarlama ve strateji geliştirme alanındaki kaslarını güçlendirmeye devam ediyoruz zaten. Ur-Ge Projesi kapsamında yakın zamanda bir ticaret heyeti de organize edeceğiz. Ve Bakanlık’tan izin alabilirsek projenin süresini de uzatmayı hedefliyoruz.
Bir madencinin TBMM Araştırma Komisyonu Raporu’na göre 8 Bakanlık, 92 yasa, 87 yönetmelik, 16 uluslararası sözleşme, 8 tüzük, 21 değişik kurumdan izin almanız gerektiğine dair demeçlerinizi biliyorum. Bu sürecin yatırımlara ve sürece yansımalarını değerlendirir misiniz? Tek bir kurum ile süreci yönetmek konusundaki taleplerinize geri dönüş oldu mu? Bakanlık talebiniz vardı. Bu konuda sektörün yaşadığı gelişmeleri değerlendirir misiniz?
Sizin de ifade ettiğiniz gibi bir yatırım yapmak istediğimizde 8 farklı Bakanlık ve 21 farklı kurumdan izin alıyoruz. Sorunun çözümü için tek bir Bakanlık ile iletişim halinde olmalıyız. Bu sayede zengin maden kaynaklarımızdan 81 milyon Türk vatandaşının menfaati için daha efektif faydalanabiliriz. Sektörümüzün gelişmesi ve ihracatın sürekliliği için Tabii Kaynaklar Bakanlığı kurulmasına yönelik talebimiz bakidir.
Türkiye renk ve desen olarak potansiyeli yüksek bir ülke. Her model taşları üretip beğeniye sunabiliyor. Son dönemde trend olarak hangi ürünler tercih ediliyor?
Bu sorunun tek bir cevabı bulunmuyor. Sizin de paylaştığınız gibi Türkiye doğal taş sektöründe renk ve desen çeşitliliği açısından zengin. Farklı pazarlarda farklı taşlar talep ediliyor. Mesela Çin’de tercih edilen bir çeşit için ABD’de talep olmayabiliyor. Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki Türkiye’de her pazarın taleplerini karşılayabilecek renk ve desende taşı ihracat kapasitemiz var.
Verilerle baktığımızda kendi birliğiniz özelinde yapılan ihracatın yüzde 80’nin işlenmiş ürün olduğunu görüyoruz. Bu konuda nasıl bir gelişim öngörüyorsunuz?
Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak toplam doğal taş ihracatımızın yüzde 80 kadarını işlenmiş doğal taş oluşturuyor. Tüm ihracatımız içinde işlenmiş doğal taşın payı ise yüzde 50 ve üzeri oluyor genelde. Mesela 2024’ün ilk beş aylık döneminde toplam doğal taş ihracatımızın yüzde 79’unu işlenmiş doğal taş oluştururken tüm ihracatımızın yüzde 41’ine denk geliyor bu rakam. İşlenmiş doğal taş ihracatımızda bir düşüş beklemiyoruz. Bu zamana kadar olduğu gibi artış eğiliminde devam edecektir. Ancak burada dikkat çekmek istediğim başka bir husus var. 2024 yılının ilk 5 aylık döneminde metalik cevher ihracatımızda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53 oranında bir artış var. Bu artışında kalıcı olduğuna inanıyoruz. Öyle görünüyor ki bundan sonraki dönemde Birliğimiz ihracatı açısından işlenmiş doğal taş ve metalik cevherler beraber başı çekecek gibi görünüyor.
Sektör üretim aşamasında ne tür ilerlemeler kaydetti? Firmanız uzun yıllardır sektörde, bu açıdan bugün sektörün geldiği yeri nasıl görüyorsunuz?
Ben dördüncü kuşağım firmamda. Geçmişte saatte 1 santimetre (cm) taş keserdik bugün saatte 30 cm’ye kadar çıkardık bu rakamı. Yeterli mi derseniz değil, elbette daha fazla geliştirme yapmak gerekli. Ancak, umutsuz değiliz. Bugün sektör üretimde son teknolojileri yakından takip ediyor. Yatırım yapma isteği yüksek. Önümüzdeki dönemde daha da ilerleyeceğimize inancım sonsuz.
Fuarlarla büyüyen bir sektör gerçeğiniz var. Milli katılımlar gerçekleştiriyorsunuz. Fuarlara ve Ur-Ge projelerine yönelik hedefleriniz neler?
Fuarlar sektör için önemli. Xiamen Uluslararası Taş Fuarı’na 2024 yılında 11. kez milli katılım organizasyonu gerçekleştirdik. 2025 yılı için hazırlıklarımız devam ediyor. Güney Kore KINTEX fuarına 2025 yılında milli katılım organizasyonu düzenlemeye yönelik çalışmalarımız da devam ediyor. Bunlar dışında sektörün önemli fuarları arasında yer alan Coverings, Marmomac ve tabi ki Marble İzmir’de yer almaya devam edeceğiz. Hatta Marble İzmir kapsamında önümüzdeki yıl da bir Alım Heyeti organize etme hedefimiz var.
Marble İzmir demişken, fuar süresince bir Alım Heyeti gerçekleştirdiniz. Heyet ile ilgili değerlendirmelerinizi de alabilir miyiz?
Birliğimizin yanı sıra İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, Batı Akdeniz İhracatçı Birlikleri Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda gerçekleştirdiğimiz Doğal Taş Alım Heyeti’nde 500’e yakın ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi. Azerbaycan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Fas, Fransa, Güney Kore, İspanya, İtalya, Katar, Kuveyt, Mısır, Nijerya, Özbekistan, Umman, Ürdün, Suudi Arabistan’dan gelen alıcılar ihracatçılarımızla iş birliği yaptı.
TÜRK TAŞININ HİKAYESİNİ DÜNYA DUYACAK
Maden sektörlerinden ortak Turquality Projesi hazırlığı vardı. Bu çalışma ne aşamada?
Land of Stone adıyla Türk doğal taşlarının dünyada bilinirliğini artırmaya yönelik bir projemiz var, Maden Sektör Kurulumuzun öncülüğünde çalışmalarına başladığımız. Proje kapsamında hedef ülkelerimizi İngiltere, İtalya, ABD, Suudi Arabistan, Hindistan, Fransa, BAE ve Avustralya olarak belirledik. Proje ile Türk Doğal Taşlarının ‘hikayesini’ tüm dünyaya duyurmayı, bilinirliğini artırmayı hedefliyoruz. Üreticilerden mimarlar ve sanatçılara uzanan bir hedef kitlemiz var.
YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN ANAHTARI MADEN SEKTÖRÜNDE
Gelecekte daha fazla madene ihtiyaç duyulacağı da hesaba katılırsa ülkemize çıkacak faturanın büyüklüğü de gözler önüne serilecektir. Yeşil dönüşüm için de aynı şey geçerli. Yeşil dönüşüm için kritik mineraller çok büyük önem taşıyor. Fosil yakıtları terk edip, elektrikli araçlara geçmek için de madenlere ihtiyaç duyuluyor. Bu bağlamda geldiğimiz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeşil dönüşümün bir anahtarı sizin de işaret ettiğiniz gibi kritik mineraller. Özellikle elektrik dönüşümü için kritik olan bakıra bakacak olursak. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre yılda 125-130 milyar dolar düzeyinde yeni bakır madeni yatırımı yapılması gerekirken, yıllık yatırım hacmi 2012’den beri azalıyor. 2023 yılında ise 104 milyar dolar düzeyinde kaldı. Bugün Şili ve Peru ihtiyacın büyük çoğunluğunu karşılıyor. Burada dikkat edilmesi gereken güvenli bir süreç yönetimi için arz kaynaklarının arttırılması gerektiğidir. Bakır bu konuda sadece bir örnek. Geniş kapsamlı düşündüğümüzde beklenen talep artışı zengin maden yataklarına sahip ülkemiz için bir fırsat kapısı.
MİMARLAR TÜRK DOĞALTAŞI İLE DEV PROJELERE İMZA ATIYOR
Özellikle mimarlara Türk doğal taş ve mermerini anlatma çabasında idiniz. Bu çabanın karşılığını görmeye başladınız mı? Son dönemde Türk mermerinin kullanıldığını öncelikli projeler olarak sıralayabileceğiniz projeler var mı?
Türk doğal taşlarına talebi artırmanın önemli bir yolunun da mimarlar tarafından bilinir olmaktan geçtiğini biliyoruz. Bu kapsamda 2024 yılında beşincisini düzenleyeceğimiz AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’nda da sektörü mimar ve tasarımcılar ile bir araya getiriyoruz. Elbette bu çabalarımızın karşılığını görüyoruz. Bugün, Avrupa’dan ABD’ye pek çok bölge ve ülkede Türk doğal taşlarının kullanıldığını biliyoruz ve bu projelerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Yakın zamanda duyduğumuz bir projelerden ABD’de Brooklyn Tower ve Malezya’da The Exchange 106’yı örnek verebilirim. Ancak dediğim gibi projelerin sayısı her geçen gün artıyor, yetişmekte bazen biz bile zorlanıyoruz.