Dünya genelinde 150’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (EHBYTMİB), bu yılın ilk 7 aylık döneminde en çok ihracat gerçekleştirdiği ilk beş ülke Rusya, Cezayir, Libya, Cibuti ve Yemen.
EHBYTMİB Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Öztürk, hem mevcut pazarlarını korumayı hem de marka değerlerini artırarak Avrupa ve Amerika pazarına yönelik ihracatı artırmayı hedeflediklerini kaydetti. Öztürk, hububat, bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektörüne yönelik bir UR-GE projesi başlatılması için çalışmaları sürdürdüklerini bildirdi.
Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (EHBYTMİB) olarak bu yılın ilk altı aylık dönemini geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırarak genel bir değerlendirmesini yapar mısınız? Yılın başında 2023 için 1,1 milyar dolar ihracat hedefi belirlemiştiniz. Bu hedefte bir revizyon olacak mı?
Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin Ocak-Haziran 2023 dönemi ihracatı yüzde 4 artışla 517 milyon 844 bin dolar gerçekleşti.
Aynı dönemde bitkisel yağ ihracatımız yüzde 6 düşüşle 254 milyon 104 bin dolar, küspeler ve hayvansal yem ihracatımız yüzde 67 artışla 81 milyon 726 bin dolar, yağlı tohumlar ihracatımız yüzde 41 düşüşle 47 milyon 906 bin dolar, çikolatalı şekercilik mamulleri ihracatımız yüzde 72 artışla 34 milyon 790 bin dolar, gıda müstahzarları ihracatımız yüzde 22 artışla 25 milyon 88 bin dolar olarak kayda alındı. Hindistan’a beyaz haşhaş ihracatı kapsamında kota henüz ilan edilmediği için ihracat artışımız henüz hedeflediğimizin altında kalsa da 2023 yılı için belirlediğimiz 1,1 milyar dolarlık ihracat hedefimizi gerçekleştireceğimize inanıyoruz.
EİB bünyesinde geçen yıl yapılan her 100 dolarlık ihracatın 61 dolarını bitkisel yağ ihracatçılarımızın yaptığını görüyoruz. Bu başarının ürün bazında dağılımını değerlendirir misiniz?
Birliğimiz bünyesindeki bitkisel yağ ihracatının yüzde 56’ını ayçiçeği tohumu, aspir ve pamuk yağı ihracatı oluşturmaktadır. Bahsi geçen ürün ihracatı 2022 yılı Ocak-Haziran dönemine kıyasla yüzde 30 artışla 143 milyon dolar gerçekleşti. İkinci sırada gelen soya yağı ve fraksiyonları ihracatı ise yüzde 36 düşüşle 82 milyon dolar, diğer bitkisel sıvı yağlar yüzde 16 düşüşle 17 milyon dolar gerçekleşti.
UR-GE Projesi konusunda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Sektörün kümelenme çalışmaları konusunda neler yapmayı planlıyorsunuz?
Ticaret Bakanlığı koordinatörlüğü, Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği organizatörlüğünde “Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliğimiz” üyesi olup, sektörel ürün gruplarında ihracatını gerçekleştiren firmalarımızın katılımlarıyla hububat, bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektörüne yönelik bir UR-GE projesi başlatılması planlanmakta. Bu kapsamda 2023 yılı başından beri çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Projenin temel amacı; firmalarımızın potansiyel ve hedef pazarlarda yapılacak tanıtım ve pazarlama faaliyetleriyle rekabet güçlerinin artırılması, ayrıca firmalarımıza yönelik eğitim ve danışmanlık faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi.
Proje giderlerinin en fazla yüzde 75’ine kadarlık kısmı proje süresince desteklenecek olup, geri kalan yüzde 25 oranındaki harcamalar ile ilave masraflar katılımcı firmalar tarafından karşılanacak. Üye firmalarımızdan yeterli sayıda başvuru alındığı taktirde ihtiyaç analizi ile projemizin ilk adımını atacağız.
Dijital platform oluşturma girişiminiz vardı. Bu konudaki çalışma ne aşamada?
2023 yılında sosyal medya hesaplarımızı açtık. Üyelerimizi duyurularımız yanı sıra sosyal medya hesaplarımızdan da bilgilendiriyoruz. Ayrıca yurtdışı organizasyonlarda kullanmak üzere tüm alt sektörlerimizdeki üye firmalarımızın bilgilerini içeren dijital kataloglar hazırlıyoruz.
Temsilcisi olduğunuz sektörlerin tanıtımını yapabilmek ve alternatif pazarlar yaratmak için özellikle firmalarımızın gitmediği potansiyel pazarlarda info-stant açarak tanıtım yapma projeniz hakkında bilgi verir misiniz?
Birliğimiz üyesi ihracatçılar olarak 2023 yılı ilk yarısında 150’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdik.
Sektörlerimizin ihracat hacmini yükseltmek için var olan pazarlarımızı koruyarak ihracatçılarımızın yeni pazarlar bulmalarını sağlamak için çalışıyoruz.
Bu pazarlarda gerçekleştirilen genel gıda ve sektörümüz özelinde fuarlara katılım sağlayarak tanıtmaya çalışıyoruz örnek olarak 15-18 Mayıs 2023 tarihleri arasında Brezilya’da gerçekleştirilen Apas Fuarı’na katılım sağladık ve ihracatımızın düşük olduğu Brezilya pazarını tanıma ve Türk gıda ürünlerimizi tanıtma fırsatı bulduk. Bu tarz fuar katılımlarına devam etmeyi planlıyoruz.
Diğer yandan, Dünyanın en prestijli uluslararası gıda fuarları olan Foodex Japan, Summer Fancy Food Show fuarlarının milli katılım organizasyonunu uzun yıllardır Ege İhracatçı Birlikleri olarak biz düzenliyoruz ve yine bu fuarlarda organize ettiğimiz tadım alanlarında sektörümüzün ürünlerinin tanıtımını gerçekleştiriyoruz.
Tahıl Koridoru Anlaşması durduruldu. Bu konusundaki tespitlerinizi ve sektöre etkilerini değerlendirir misiniz?
Tahıl Koridoru Anlaşması ile taşınan ürünler, özellikle buğday dünyadaki pek çok ülkenin temel gıda maddesi. Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde ya da tüm ülkeler içinde düşük gelirli nüfus için ekmek ve diğer unlu mamuller günlük gıda tüketimi içerisinde en büyük payı alan ürün grubu. Mısır ve ayçiçeği ise hem gıda hem de yem olarak tüketilen ürünler.
Önemli hayvansal gıdalar olan yumurta, et ve sütün üretilebilmesi için de hayvanların arpa, mısır, soya, ayçiçeği küspesi gibi yemleri tüketmesi gerekiyor. Bu nedenle bir ülkenin gıda güvencesini sağlayabilmesi için hayvansal protein üretimini sağlayacak yem ham maddelerinin temini şart.
Tahıl koridorunun kapanması durumunda, Rusya ve Ukrayna gıda ve yem ham maddeleri üreticisi ve ihracatçısı ülkeler oldukları için, dünya genelinde tarım ürünlerin arzı daralacak, gıda fiyatları daha da yükselecek, bu da ürünlerin fiyatlarının da daha yüksek seyretmesine, ithalata bağımlı ülkeler başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde ve düşük gelirli gruplarda yetersiz beslenme ve açlık riskinin artmasına neden olabilecektir.
Tahıl Koridoru Anlaşması’nın ikinci etkisi yeni bir göç dalgası başta olmak üzere sosyal sorunları engellemesidir. Geçimini tarımdan sağlayan çiftçiler, ürettikleri ürün satılmadığında üretimden vazgeçebilir, bu da başta ekonomik sorunlar olmak üzere yeni bir göç dalgasının başlaması gibi pek çok sosyal sorunu ortaya çıkarabilir.
Pandemi ve sonrasında Rusya-Ukrayna savaşının sektöre etkilerini değerlendirir misiniz?
Geçtiğimiz yıl sektörümüz için zor bir yıl oldu. Salgınla başlayan küresel gıda krizinin iki kritik tarım ülkesi olan Rusya-Ukrayna savaşıyla daha da derinleşti. Tedarik zincirlerindeki bozulma, maliyet artışları, küresel enflasyonun etkisiyle artan fiyatlar da sektörün belini büktü. Türk hububat sektörü, küresel kriz yaşanırken iç talebi karşılamakla birlikte ihracatta yukarı yönlü ivmesini 2022 yılı boyunca devam ettirdi. 2022 yılının ikinci yarısı itibarıyla navlun fiyatları, muhtelif üretim, tedarik zorluklarının etkisiyle ihracatı azalan yakın coğrafyadaki birçok ülkenin yönünü Türkiye’ye çevirmesi ve yoğun müzakereler sonrası açılan Tahıl Koridoru sayesinde Ukrayna’nın tahıl ve hububat ürünlerinin dünyaya açılan köprüsü olarak 2022 yılı itibarıyla 15 milyon tonun üzerinde tahıl ve hububat ürünleri bu koridor üzerinden dünya pazarlarına arz edildi.
Kovid-19 salgını ile birlikte yaşadığımız olağanüstü süreç, tarım sektörünün insanlık ve ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Salgın sonrası dönemde değişen tedarik zincirleri ve lojistik akışı Türkiye’nin coğrafi avantajını daha da belirgin hale getirdi.
Geçtiğimiz yıllarda salgın kaynaklı yaşanan sorunların gıda arzı, gıda temini ve fiyatları üzerindeki baskısı azalarak sürerken, Şubat 2022’de Rusya-Ukrayna arasında savaş patlak verdi.
Rusya ve Ukrayna birçok temel gıda maddesinin küresel tedarikçisi konumunda.
Lojistik sıkıntıları, gaz, petrol ve enerji fiyatlarındaki artışlar, gübre, tarımsal ilaç ve diğer tarımsal girdilerdeki dramatik artışlardan ülkemiz de etkiledi.
Ukrayna’dan yoğun miktarda buğday ve ayçiçeği ithal ediyoruz. Özellikle yağ üretiminde ayçiçeğini kullanıyoruz. Buğday ithalatına alternatif pazarlarımız Kanada, Meksika ve Avustralya. Ayçiçeğinde ise alternatif pazarlarımız Doğu Avrupa ülkeleri, Bulgaristan ve Romanya’dır. Sektör olarak her duruma karşı önlem alarak temkinli ilerledik.
2022 yılında yakın coğrafyamızda Rusya ile Ukrayna arasında çıkan savaşa ve diğer tüm olumsuzluklara rağmen Ege İhracatçı Birlikleri olarak arı gibi çalışarak 18 milyar 300 milyon dolar ihracata imza attık. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektörümüz ise 1,1 milyar dolar ihracatla 1 milyar dolar barajını geçti.
Petrol ve türevi ürün gruplarındaki fahiş fiyat artışlarının önümüzdeki dönemde ihracattaki rekabet avantajımıza etkilerini değerlendirir misiniz?
Enerji, maliyetlerindeki artış her ne kadar uluslararası pazarda rekabet gücümüzü kısmen kaybetmemize neden olsa da sektörümüzün bünyesinde yer alan ürünler temel ihtiyaç maddesi olduğundan ihracatımızın artmaya devam etmesini bekliyoruz.
Siz haşhaş üretiminde ihtisas sahibi birisiniz. Bu ürün özelinde bölgenin mevcut durumunu değerlendirir misiniz? Özellikle Hindistan pazarı sıkıntılı idi. Burada yaşanan gelişmeleri anlatır mısınız?
Türkiye haşhaş üretim alanının büyüklüğü ve işlendiği fabrikanın kapasitesiyle dünyada ilk sırada yer alıyor. Ülkemizde haşhaş tarımı bugün itibariyle Afyonkarahisar, Amasya, Balıkesir, Burdur, Çorum, Denizli, Eskişehir, Isparta, Konya, Kütahya, Manisa, Tokat ve Uşak olmak üzere toplam 13 ilde yıllık ortalama 70 bin üreticiyle yapılıyor.
Haşhaş tohumu, ülkemiz için önemli bir tarım ürünü olup, üretimi Toprak Mahsulleri Ofisimizin kontrolü ve denetimi altında yapılmakta.
Üretilen haşhaş tohumunun büyük bir bölümü de başta Hindistan olmak üzere Avrupa ve diğer ülkelere ihraç edilmekte olup, sektörümüz için önemli bir döviz geliri sağlamaktadır.
2023 yılının ilk yarısında Türkiye geneli toplam haşhaş ihracatı 1.547 ton karşılığı 5 milyon 717 bin dolar olup, toplam ihracatın yüzde 74’ü birliğimiz üye firmalarınca yapılmış durumda.
Toplam ihracatın ise yüzde 46’sını mavi, yüzde 53’ünü beyaz haşhaş ihracatı oluşturuyor.
Türkiye geneli mavi haşhaşın yüzde 92’si, beyaz haşhaşın ise yüzde 58’i birliğimiz üyesi firmalarca gerçekleştirildi.
Beyaz haşhaş tohumu ihracatımıza baktığımızda uzun süre devam eden müzakereler sonunda sizlerin de yakından takip ettiği üzere Ticaret Bakanlığımız, Toprak Mahsulleri Ofisi, Yeni Delhi Ticaret Müşavirliğimiz ve Birliğimizin ortaklaşa çalışmasıyla Hindistan ile Ticaret Bakanlığımız arasında imzalanan MOU çerçevesinde sistem online olarak yürütülmektedir.
Bu kapsamda, 2018-2019 ürünü ve 2019-2020 ürünü için toplam 18 bin tonluk kota ilan edildi. Kotanın tamamı ihraç edildi. 2021-2022 dönemi için Türkiye’den Hindistan’a gerçekleştirilebilecek beyaz haşhaş tohumu ülke kotası ise 17 bin 500 MT olarak ilan edildi.
Ticaret Bakanlığımızca firmalara verilen kota dahilinde iletilen kontrat başvuruları, Genel Sekreterliğimiz ve Toprak Mahsulleri Ofislerince onaylanarak, CBN’e iletildi. Ancak CBN ilan ettiği ve tarafımızca onaylanan ülke kotasının yüzde 90’lık kısmına onay verdi.
Sonrasında ise maalesef henüz kota ilan edilmemiş olup, konu hakkında çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyor, alternatif pazarlar yaratmak için çalışmalar yapmayı planlıyoruz.
TARIMSAL ÜRETİM; HALKIN REFAH DÜZEYİNİN KORUNMASINDA ANAHTAR GÖREV ÜSTLENİYOR
Türkiye’nin hububat alanındaki üretim politikasında yapılması gerekenler sizce neler?
Tarımsal üretim ve ticaret sistemlerini iyi dengelemek ulusal ekonomiler için oldukça önemli.
Günümüzde dünyada ve Türkiye’de tarımla ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Pandemi sonrasında, her ülke öncelikle kendi gıda güvenliğini ve gıda egemenliğini sağlamak üzere stratejiler geliştirmiştir. Türkiye hububat üretim potansiyeli yüksek olan ülkeler arasında yer almakta olup, hububat üretimi tarımsal üretimde büyük önem taşımakta.
Bilindiği üzere Türkiye’de, tarımsal üretimin iç talebi karşılamadığı ürünlerde ithalat yapılıyor. İthalatı yapılan ürün kalemlerinde sayıca ve miktar olarak her geçen yıl bir artış görülmekte. Bu durum ülkenin gıda güvenliği açısından olumsuz bir duruma dönüşebilir. Tarımda yerli üretimi arttırarak dışa bağımlılıktan kurtulmak dahası üretim fazlası tarım ürünlerini ihraç ederek gelir elde edebilmek ülkeler için oldukça önemli bir kaynaktır.
Güçlü bir tarım ülkesi olabilecek konumda olan Türkiye’nin hızlanan tarım ürünleri ticaretinde, tarımsal üretime önem vermesiyle ihracatçı ülke olarak payını artırması günümüz şartlarında ekonomik kalkınmanın sağlanması ve halkın refah düzeyinin korunması açısından oldukça önemli.
“PAZARLAMA VE MARKA ODAKLI” YAKLAŞIMA GEÇİLMELİ”
Ürün bazlı mı yoksa bölgesel bazlı teşvikler verilmeli? Katma değerli üretim konusunda neler tavsiye edersiniz? İhracatta özellikle odaklanabileceğimiz ürün grupları neler olmalı?
Ülkemizin tarımsal üretiminde, iç ve dış talebi öngörerek arz-talep dengesini sağlayacak bir model geliştirilmesi oldukça önemli. Destekler de bu model çerçevesinde verilmeli, özellikle sözleşmeli üretim, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları ile izlenebilir ve sürdürülebilir üretimi destekleyecek mekanizmalar artırılmalı.
Pazarlama kanalı seçeneklerinin arttığı günümüzde, Türk menşeli ürünlerin dünya pazarlarında kendine daha çok yer bulması için bu kanalların iyi kullanılması gerekiyor.
Sektör temsilcilerimizin ve devletin tarımsal ürünlerin katma değerini arttırarak elde ettiğimiz ihracat gelirini yükseltmesinin yolları; tarım ürünlerinde fiyat istikrarını ve sürdürülebilirliği sağlamak, tarım ürünlerine fonksiyonellik ve teknik özellikler kazandırmak ve tarımsal ürünlerde markalar oluşturmak olarak üç başlık altında toplanabilir.
Sektörde var olan “satış odaklı” yaklaşım yerine “pazarlama ve marka odaklı” yaklaşıma geçilmesi gerekiyor. Markalaşma, başlı başına ürünlere değer kazandıran bir olgu. Tüketicilerin gözünde ürünlerimize yönelik arzu edilen algının oluşturulması ve üretilen yüksek katma değerli ürünlerle tüketicilerin duygusal bağ kurabileceği pazarlama ve markalaşma yaklaşımı, katma değerleri ürünlerin hak ettiği yüksek fiyatlardan satışına imkân verebilecek ve ihracat gelirlerimizin yükselmesini sağlayacak.