SEDA GÖK-ANKARA
Günümüzde yeşil ekonomi olarak nitelendirilen faaliyetlerin temelini iklim değişikliği süreciyle birlikte tüm dünyada sera gazı emisyonlarının düşürülmesi noktasında yapılan çalışmalar oluşturuyor. Son yıllarda Türkiye’de gerek devlet gerekse özel sektör kanadında bu konuda önemli çalışmalar yapılıyor.
Türkiye, 25 Nisan 2012’de ve daha sonra revize ederek, 17 Mayıs 2014’te yayımladığı yönetmelik kapsamında karbon emisyonu yoğun olan 10’a yakın sektöre ve toplam anma ısıl gücü 20 MW’ın üzerinde yakma üniteleri olan tüm işletmelere 30 Eylül 2014’e kadar izleme planı hazırlama zorunluluğu getirdi. Ayrıca, bu işletmeler 30 Nisan 2016’ya kadar da sera gazı emisyonlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na raporlamak zorunda.
Öte yandan Türkiye, iklim değişikliği politikaları kapsamında son yıllarda düşük karbon ekonomisini benimsemiş gözüküyor. Türkiye, tüm sektörlerde sera gazı emisyonlarının kontrolüne ilişkin teknik ve teknolojik seçenekler, bunların sera gazı azaltım potansiyelleri ve maliyetleri konusunda analitik çalışmalara devam ediyor. Söz konusu çalışmaların tamamlanmasını müteakip yatırımların finansman ihtiyacı belirlenecek.
Bunun yanı sıra 2023 yılına kadar iklim değişikliği ile mücadeleyi ekonomik fırsat olarak gören Türkiye’de bölgesel karbon pazarlarına avantajlı şekilde katılımının sağlanmasına yönelik müzakerelerin yürütülmesi öngörülüyor.
Karbon emisyonu ve ticaretine yönelik çalışmalarını hızlandıran Türkiye, 2011 tarihinde yayınlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı kapsamında ise 2015 yılına kadar karbon piyasasının kurulmasına yönelik çalışmaların yapılmasını hedefliyor.
AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi’ne göre, 2023 yılına kadar Türkiye’nin çevre yatırımları yaklaşık 60 milyar Euro’yu bulacak. Bu yatırımlar ile düşük karbon ekonomi hedefi desteklenmiş olacak.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun(TÜİK), Türkiye’nin 1990-2011 yıllarını kapsayan sera gazı emisyon envanterinde görülüyor. 2013 yılı Nisan ayında açıklanan envantere göre, Türkiye’nin 2011 yılı sera gazı emisyonu karbondioksit eşdeğeri olarak 422.4 milyon ton (Mt) olarak tahmin edildi. Dünya Bankası verilerinde ise aynı yıl Almanya’nın emisyonları 810 Mt, İngiltere’nin 470 Mt, İtalya’nın ise 420 Mt olarak tahmin edildi. Yine 2011 yılında bu rakam Çin’de 9 bin 700 Mt , ABD’de 5 bin 420 Mt, Hindistan’da ise bin 970 Mt seviyesinde gerçekleşti. TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin kişi başı sera gazı emisyonu 1990’da 3.42 ton iken 2011’de bu rakam yüzde 124’lük artış ile 5.71 tona yükseldi. Aynı yıllar arasında bu rakam Çin’de yüzde 227 artarak 7.2 tona, Hindistan’da ise yüzde 100 artarak 1.6 tona yükseldi. Almanya’da ise yüzde 23′lük gerileme ile 9.9 tona, İngiltere’de yüzde 27 gerileme ile 7.5 tona, ABD’de yüzde 12 gerileyerek 17.3 tona, İtalya’da ise yüzde 11 oranında gerileyerek 6.7 tona düştü. TÜİK’in 2011 yılı emisyonlarında karbondioksit eşdeğeri olarak en büyük payı yüzde 71 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla ile endüstriyel işlemler, yüzde 9 ile atık ve yüzde 7 ile tarımsal faaliyetler takip etti.