–Türkiye zeytincilik sektörüne son 20 yılda yaptığı yatırımların meyvelerini toplamaya başladı. 2002 yılında 90 milyon olan zeytin ağacı varlığını 192 milyonun üzerine çıkaran Türk zeytincilik sektörü, 2022-23 sezonunun ilk yarısında ihracatını yüzde 144’lük artışla 220 milyon dolardan 556 milyon dolara yükseltti. Zeytincilik sektörünün ihracattaki rekor artışına en büyük katkıyı zeytinyağı sağladı. 2022-23 sezonunda 422 bin tonluk rekor rekolteye ulaşan zeytinyağı sektörü, bu rekolteyi dövize dönüştürerek 2022/23 sezonunun ilk yarısında 95 bin ton zeytinyağı ihraç etti. Sektör, zeytinyağı ihracatı ile Türkiye’ye 423 milyon dolarlık döviz getirisi sağladı.
Zeytincilik sektörü ihracatta hedef olarak ise güncellemeye gitti ve yeni hedefini 1 milyar dolar olarak belirledi. Türkiye’de ‘Var yılı-Yok yılı’ kavramı ise ağaç varlığının 192 milyon adede yükselmesi ve 48 farklı ilde zeytincilik faaliyetinin başlamasıyla yerini ‘Az Yılı-Çok Yılı’na bıraktı. Bütün bunlara paralel sektör, ambalajlı ve markalı ihracatını arttırmaya odaklandı. Geçtiğimiz yıllarda bakanlık nezdinde verilen desteklerin yeniden verilmesini talep eden zeytinyağı ihracatçısı, bunu ‘indirim modeli’ ile verilmesini istiyor.
İHRACAT SOHBETLERİ’nin bu ay konuğu olan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er ile sezonun başarısı üzerinden sektördeki gelişmeleri, yaşanan sorunları ve yapılması gerekenler üzerine konuştuk.
https://www.ticaretgazetesi.com.tr/zeytin-zeytinyaginda-rekor-mevsimi
-Güzel bir sezon yaşıyorsunuz. Rakamlarla sezonun genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?
254 milyar dolar Türkiye ihracatımızda tarım ürünlerinin payı da yüzde 14 ile 34 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Bu rakamın 6,7 milyar doları yani yüzde 20’si ise Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri tarafından gerçekleştirildi. Bu rakamları bölgemiz için son derece sevindirici ve gurur verici olarak görüyorum.
30 Eylül 2022 tarihi itibariyle sofralık zeytin ihracatımız, bir önceki sezonun tamamına kıyasla miktar olarak yüzde 24 artarak 88 bin tondan 109 bin tona, değerde ise yüzde 15 artarak 150 milyon dolardan 172 milyon dolara yükseldi.
2021/2022 sezonu özellikle zeytinyağı ihracatımız için çok verimli geçti diyebiliriz. 1 Kasım tarihinde başlayan zeytinyağı sezonu, 31 Ekim 2022 tarihi itibariyle tamamlandı.
İhracat rakamlarımıza baktığımızda, bir önceki sezona oranla miktar bazında yüzde 32 artarak 44 bin tondan 58 bin tona, tutarda ise yüzde 49 artarak 135 milyon dolardan 201 milyon dolara ulaştığını görmekteyiz.
Özellikle ambalajlı zeytinyağı ihracatımız ise bu sezon yüzde 32’lik artışla 22 bin tondan, 29 bin tona yükseldi. Toplamda 107,7 milyon dolar tutarında zeytinyağını ambalajlı olarak ihraç ettik.
2022/2023 sezonuna da kısaca değinecek olursak, İspanya, İtalya gibi önemli üretici ülkelerin rekoltelerindeki düşüşün aksine rekoltemizdeki yükselişin etkisiyle 1 Ekim 2022 -30 Nisan 2023 arasındaki 7 aylık dönemde, sofralık zeytin ihracatımız miktarda yüzde 12 düştü ve 63 bin ton olarak gerçekleşti, ancak dolar bazında geçtiğimiz sezonla aynı düzeyde gerçekleşerek 113 milyon dolara ulaştı. Sofralık zeytinde birim fiyatımızın 1,57 dolardan %15 artışla 1,79 dolara yükseldiğini görüyoruz.
1 Kasım 2022 – 30 Nisan 2023 arasındaki 6 aylık dönemde zeytinyağı ihracatımızın ise yine rekolte etkisiyle miktarda yüzde 199 artış ile 95 bin ton, değerde ise yüzde 298 artış ile 423 milyon dolar olarak gerçekleştiğini görmekteyiz. Türkiye’nin tüm ihracattaki ortalama ihraç fiyatı kilogram başına 1,44 dolar seviyelerinde iken, 2022/2023 sezonu ortalama zeytinyağı ihraç birim fiyatımız 4,43 dolar seviyesinde.
Sofralık zeytin özelinde baktığımızda bir fazlalık var, sofralık zeytin yağlığa gitti. Bu nedenle sezonda yağlık oranı beklenilenden fazla oldu. Yağmurlar biraz geç geldi ama son yağışlar iyi geldi. Şu anda bölgemiz yeterli miktarlarda yağış almakta. Bu vesileyle mahsul olmayan ağaçlarımızda tekrar rekolte bekliyoruz. İklim şartları zeytin tarımına uygun devam ediyor.
“Artık ‘Var yılı-Yok yılı’ dönemini yaşamayacağız” diyebilir miyiz?
Umarım. Artık “az yılı-çok yılı” diyelim. Sebebi de şu; eskiden Türkiye’de 7-8 ilinde zeytin üretiliyordu. Şu anda 46 tane ilinde zeytin üretiliyor. Osmaniye’den Şanlıurfa’ya, Tekirdağ’dan Antakya’ya kadar her yerde geniş bir alanda zeytin tarımı yapılmakta. O bakımdan bir tarafta ürün olsun bir tarafta az olsun; birbirini tamamlıyor.
Ağaç varlığındaki artış burada ne kadar etkili oldu?
15 yıl içinde 90 milyonluk ağaç varlığımız 192 milyon adede ulaştı. Zeytin ağaçları ortalama 7 seneden sonra verime başlar. Zaten son 20 yılda üretim yani zeytin ağacının varlığının artışı sağlandı. 7 yaşında verim vermeye başlar, 20 yaşında belli bir verime erişir. En iyi verim yaşları 50 yıldan sonra daha çok verime ulaşır. Şu anda 20 yaşına ulaşmış zeytin ağaçlarımızın verim artışı devam ediyor. Hiç vermeyenler verim vermeye başladı. Yeni dikimlerde her sene üretime geçen ağaç sayılarımız var.
Her sene ortalama 2-3 milyon ağaç verime katılıyor. Verim vermeyen ağaçlarda verime başlayınca bu da ilave olarak geldi. Tarım Bakanlığı verilerine göre, 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin, 650 bin ton zeytin yağı rekoltesine ulaşmak önce hayal gibiydi. Bu hedefe emin adımlarla ilerliyoruz.
422 bin ton zeytinyağı Türkiye’nin bugüne kadar görmediği bir rakamdır. Bu yıl sezon başından bugüne kadar 7 aylık ihracatımız 537 milyon dolara ulaştı.
Hedef olarak 700 milyon dolar belirlemiştik ama 1 milyar dolara doğru gideriz. İlk aşamada 750 milyon dolar ikinci aşamada 1 milyar dolar, daha sonra 1 buçuk milyar dolara doğru gider. Son bir yıllık dönemde nisan ayı itibariyle Türkiye geneli rakam 675 milyon dolar. İyi de artış gözlemliyoruz.
2023 sezonu için zeytinyağında ve sofralık zeytinde hedefiniz nedir?
Zeytin ve zeytinyağı toplamında 1 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. 250 milyon dolar sofralık zeytindeki ihracattan, 750 milyon dolar zeytinyağında hedefimiz var.
“Her yıl 2-3 milyon yeni ağaç verimli hale geliyor” dediniz. Bu verim artışı stoklara nasıl yansır ve sektör bunu nasıl yönetmeyi planlıyor?
2000 yılında dikilen 23 yaşına girdi, 2010 da dikilen 13 yaşında. Mesela 7 yaşındaki ağaç bir kilogram zeytin veriyor. 8 yaşındaki ağaç 3 kilogram veriyor. 10 yaşındaki ağaç 5 kilogram veriyor.15 yaşındaki ağaç 25 kilogram veriyor. Yani her yıl bu ağaçların hepsi 90’dan 192’ye gelen ağaç varlığı hepsi bir yıl içerisinde dikilmedi 20 yıl içerisinde dikildi. Yok yılı olmamasının sebebi bu, az yılı çok yılı ifadesi buradan kaynaklanıyor. O yüzden artık sürekli olarak zeytin ve zeytinyağımız olacak. Tabi üstü açık işletme ve hava şartlarına da doğrudan bağlı. Takdir edersiniz ki Türkiye’deki zeytin plantasyonların yüzde 70’i yağmurlara bağlı. Yani sulama altyapısından yoksun araziler. Çünkü zeytin ağaç varlığı kıraç ve kurak zayıf toprakların bitkisidir. Yeni dikilen plantasyonlarda göletlerle, yer altı sulama sistemleriyle, damla sulama sistemiyle sulanmakta. Verim artışını bu da olumlu etkiliyor. Özellikle sofralık zeytin ihracatının artışında sulanabilir arazinin ve sulu tarımın önemi çok büyük. Zeytinyağı her türlü arazide elde edebilirsin ama sofralık zeytini mutlaka sulanmış, bakımlı, daha güçlü arazilerde elde edebiliyorsun.
Örneğin; Aydın’da hasat devam ediyor. Zeytinyağı kontinü fabrikalarının yüzde 25’i çalışıyor. Bunun sebebi de aile tipi tarım yapan aileler masraf etmemek için imece usulü uyguluyor. Mesela 3 aile birleşiyor önce birinin sonra bitince diğerinin mahsulünü işliyor. Bu yüzden işlem uzuyor. Esasında nisan ayı itibariyle ağaçta yeniden çiçeklenme dönemine girildi, bu geç hasat sakıncalı.
Eskiden tarım il müdürlükleri marttan sonra toplanmasına müdahale ederdi. Ama artık müdahale etmiyor. Eskiden zeytin ağaçları o kadar koruma altındaydı ki ağaç varlığımız azdı.
ERKEN HASADIN BÜYÜK AVANTAJI VAR
Zeytin ağacının dinlenmesi için bir zaman dilimi bırakılmıyor mu?
Ben kendi zeytin bahçelerimde kasım ayında hasadı bitirmişim. Ağaçların tamamının budamasını, gübrelemesi gerekiyor. Ağacı bir sonra sezona hazırlamak gerekiyor. Bu sayede geçen sene aldığımız üründen daha fazla ürün alacağımızı düşünüyoruz. Sebep de erken hasattan dolayı. Çok büyük bir avantajı var. Bir de Türkiye de eskiden erken hasat bilinmezdi. Erken hasat ürünlerin daha kıymetli olduğu bilinmeye başlandı.
İspanya’da ciddi bir kuraklık gerçeği var, kuraklık üzerinden doğru yol alırsak bizim pazarlarımıza etkisi nasıl olacak?
Dünyada tüketimde yüzde 20’lerin üzerinde azalma var. Ayrıca rekoltede azalma var. Ama bir şekilde kendisini karşılıyor. Çünkü fiyatlar çok yüksek olduğunda takdir edersiniz ki insanlar alışkanlıklarını alternatif yağlara kaydırmak zorunda kalıyor. Neticede bu bütçe işi, hesap işi, geçim işi.
Zeytinyağı tabiatın asil yağı olduğu için pahalı kelimesini asla kullanmak istemiyorum çünkü şifa kaynağıdır. Doğrudan tüketilebilen tek yağdır. Diğer yağların tamamı rafine edilmek suretiyle kimyasal işlem gördükten sonra tüketilir. Ancak Yemeklerde kullanılan zeytinyağı salatalara doğru kayıyor. Bütün dünya, yemek pişirmede alternatif yağları kullanma yoluna gidiliyor. AB’de de zeytinyağı tüketimi azalıyor. İnsanların geliri sınırsız değil.
Dünya pazarındaki yerimiz nedir?
Geçen sezon için sofralık zeytin üretiminde dünya 1.siyiz. Zeytinyağı üretiminde dünya 2.siyiz. İhracata bu kadar yansıması olmadı. Sebebi özellikle sofralık zeytinde en büyük rakibimiz Mısır. Mısırdaki üretim maliyeti çok uygun. Örneğin; ABD bir numaralı pazarımız ama geçen yıllarda ABD’ya özellikle sanayi tipi zeytinlerde satışımızda önemli bir gerileme oldu.
Sebebi ise Amerika bize hem zeytin hem zeytinyağında küçükte olsa belli bir miktar vergi koydu. Ama Mısır’ı ayrıcalıklı ülke olarak oradaki rejimi desteklemek için sıfır vergi uygulaması ile öncelik tanıdı.
Geçen sene Mısır 600 bin ton sofralık zeytin üretti. Geçen sene bizimle aynı gidiyor. Çölde zeytin üretilebiliyor. Geçen yıl bir kuraklık oldu bir miktar vurdu. Fakat tarım ürünlerinde Türkiye’nin en büyük rakibi olarak 2 tane ülke sayabiliriz. Tarımsal ürün ihracatında İran ve Mısır ileride Türkiye’nin en büyük rakipleri olacak.
Tağşiş sorunu konusunda ne aşamadayız?
İhracatta tağşiş ve taklit söz konusu değil. Çünkü bütün ürünlerimiz devlet kontrolünde ya da laboratuvar analizinden geçerek gidiyor. Hem Türkiye’nin hem karşı tarafı alıcının bütün dünya standartları dışındaki zeytinyağı ihracat etme şansımız yok. Hem alıcı tarafından hem satıcı tarafından karşılıklı çift kontrol sisteminde tağşiş ve taklidi ihracat için konuşamayız. Tağşiş ve taklidi iç pazardaki satışlar için konuşabiliriz. Tarım Bakanlığı’nın zaman zaman kontrolleri yetersiz kalıyor. İnsanlarda markalı ürün biraz pahalı geldiği için almak istemiyor. Yol üzerinde çarşı pazardan aldıkları ürünlerini alarak maalesef tağşiş ürüne maruz kalıyor.
Kutulu, ambalajlı üretimde ihracat konusunda ne noktadayız? Bu konuda nasıl bir stratejik eylem planı oluşturdunuz?
Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği’nin ana hedefi kutulu ambalajlı ürünü, Türk markalı ürünü tüm dünya pazarında satmak. Ancak zeytin ve zeytinyağı stratejik ve önemli bir sektör. Sahada markalı ürün satarken Dünya devleriyle boğuşuyoruz. Markalı ve kutulu ambalajlı üründe Ticaret Bakanlığı’nın verdiği yurtdışı ihracat destekleri vardı.
Bu destekler Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) verilen taahhütlerle kaldırıldı. İlgili tarım birlikleri tarafından bakanlık nezdinde alternatif desteklerin ne olabileceği çalışması yapıldı. Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) aracılığıyla Ticaret Bakanlığımıza bildirildi. Bakanlık bu konuda çalışmalarını sürdürmekte. Bunun yerine yeni bir destek modelinin benimsenmesi, geliştirilmesi acilen gereklidir. Çünkü kutulu ve ambalajlı zeytinyağı ihracatımız oran olarak gerilemeye başladı. Yüzde 58-60’lara kadar ulaşmıştık. Ama şöyle söyleyelim, ihracat miktarımız hızlı oranda artınca kutuluyu aynı miktarda arttıramadık. O yüzden montan bazında bakınca toplam ihracat payı azaldı.
Rekolte yükselince ambalajlı hepsini satma şansımız olmadığı için düşme oldu. Bunun iki nedeni var. Montan büyüdü kutulu aynı oranda artamadığı için oradaki oran düşmüş gibi gözüküyor. Aslında biz 25 milyon kilogram kutulu satıyorsak yine satıyoruz ama ihracat arttığı için aradaki orana vurduğu zaman yüzde olarak düşmüş gibi gözüküyor. Ancak tonaj olarak düşmedi. İkinci en önemli nedenlerden bir tanesi tekrardan yılbaşından itibaren devlet desteklerinin kesilmesi kutulu ve ambalajlı ihracatımızı olumsuz yönde etkiledi. Sektörün bu desteğe ihtiyacı var ve acilen yapılması lazım.
Nasıl bir model öneriyorsunuz? Acilen bunda bir revizyon gerekiyor diyorsunuz ya siz ne istiyorsunuz?
Biz şöyle bir model önerdik. Yüzdelik hesaba göre desteklenmesi gerektiğini önerdik, yüzde 2-3 gibi bir rakama denk geliyor. Bu oranda desteklenmesini önerdik. Bunun nakit olarak verilmesi dünya çapında uygun olmadığından dolayı; kurumlar vergisi, gelir vergisi, sigorta, enerji ve finansman giderlerinden otomatik olarak hiç açığa çıkarmadan özel bir sistem kurularak ifşa edilmeden sistemin kendi içerisinde yapılabilir. İndirim yöntemiyle bu operasyon gerçekleşmiş olur
Deprem bölgesinde de son derece ciddi yatırımlar yapılmıştı. Ağaç varlığında da artışlar vardı. O bölgede yaşanan gelişmelerin sektörü önümüzdeki sezon yansıması ne olur?
Bir miktar olumsuz yansıması oldu. Deprem olduğu dönemde şubat mart döneminde bölgedeki üyelerimiz ve ihracatçı firmalarımızın ihracatı durdu. 11 ilin tamamında ihracatlar önemli ölçüde azaldı. Bu bizim sektörü de olumsuz etkiledi. Aynı zamanda depremin en çok vurduğu illerden olan Antakya, Adana bölgesinde önemli bir zeytin ağaç varlığımız var. Antakya ve Gaziantep, Türkiye’de önemli üretim üstleri.
Çiftçilerin o bölgeyi terk etmesi bakımlarında gecikmeye yol açtı. Ama köy evlerinin ayakta kalması sebebiyle köy evlerinde kalan çiftçiler ağaçlarını ve arazilerini budama bakım işlemlerini yapıyorlar. İnsanlar evlerine tekrar dönmüşler. Çiftçiler arazilerinin ikiye bölünmesi ve hasarlarına rağmen hala üretimlerine devam ediyor. Zeytinleri yeni sezon için yeniden hazırlandığını gözlemlemekteyiz. Bu sevindirici. Tekrar oralara Ege İhracatçılar Birliği ve tüm Türkiye’deki birlikler olarak bakanlığın izin verdiği tüm birlikler 500 bin TL olmak üzere hepimiz oralara konteyner kentler kurduk. Özellikle Antakya Bölgesi’ne biz çok yardımcı olduk. Bu konteyner kentlerde insanlar barınarak arazilerini bakmaya üretimlerini tekrardan yapmaya gayret gösteriyorlar. Batıya gelen insanlardan bir kısmı dönüş yolundalar şu an dönmekteler. Arazilerini toparlıyorlar. Yeni sezona hazırlanacaklar. Hep birlikte o bölgenin kalkınmasını 1-2 yıl içerisinde tekrar eski durumunda olmasını amaçlıyoruz, düşünüyoruz. Bunun için çalışıyoruz.
DAVUT ER’DEN SATIR BAŞLARI…
- Sektör olarak hedefimiz; Türkiye’deki zeytinyağı tüketimini kısa vadede 5 kg seviyesine çıkarmak.
- Bu yıl da 15-19 Mayıs tarihlerinde Brezilya’ya yönelik Sektörel Ticaret Heyeti organizasyonu gerçekleştireceğiz. Aynı zamanda APAS Fuarı’nı ziyaret edip gözlemleyeceğiz.
- 1 Kasım 2022 – 30 Nisan 2023 arasındaki 6 aylık dönemde zeytinyağı ihracatımız rekolte etkisiyle miktarda yüzde 199 artış ile 95 bin ton, değerde ise yüzde 298 artış ile 423 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin tüm ihracattaki ortalama ihraç fiyatı kilogram başına 1,44 dolar seviyelerinde iken, 2022/2023 sezonu ortalama zeytinyağı ihraç birim fiyatımız 4,43 dolar seviyesinde.
- 2021-2022 sezonunda 135 ülkeye ve 2 serbest bölgeye ihracat yapıldı. Bu ülkeler arasında ABD, İspanya, Japonya, İran ve Suudi Arabistan tutar bakımından en çok ihracat yapılan ülkeler arasında yer aldı.