GÜNDEME DAİR…
Tıbbi cihaz sektörü, her yıl ortalama yüzde 5 büyüyor. Pazarın 2030’da dünya çapında 800 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Tıbbi cihaz sektörünün geleceğinde teknolojik gelişmeler ve inovasyon temel oluşturuyor.
Dünya genelinde yepyeni tıbbi cihaz teknolojilerine dayanan tanı ve terapiler geliştirilmekte ve bu terapilerin uygulamasına geçiliyor.
Robotik cerrahi gibi yenilikçi cerrahi müdahaleler, üç boyutlu yazıcılar ile yapay organ üretilmesi, giyilebilir teknolojiler ile uzaktan hasta takibi, DNA nanorobotları ve yapay zekâ tarayıcılar, karar destek ve hastalık yönetimi sistemleri, kişiselleştirilmiş tedavi, dijitalleşme, büyük veri (bigdata) ve veri yönetimi gibi kavramların gelecekte tıbbi cihaz ve sağlık sektörünün yapıtaşları haline geleceği ifade ediliyor.
Ürün yaşam döngüsü ortalama 18 -24 ay kadar kısa olan, başka bir ifadeyle inovasyon hızı oldukça yüksek olan tıbbi cihaz sektörünün birincil hedefi hasta sonuçlarını iyileştirmek ve sağlıkta verimlilik ve kaliteyi artırmakta… Sağlık sektöründe ilaçtan sonra en fazla yatırımı yapan ikinci alt alandan bahsediyoruz. Dünyada tıbbi cihaz sektörünün geleceğine ilişkin geçtiğimiz günlerde sektörün kanaat önderleri ile sohbet etme imkânım oldu.
Önümüzdeki günlerde yenilikçi cerrahi müdahalelere yönelik teknolojiler ön plana çıkacak. Hasta takibi açısından nesnelerin interneti ve giyilebilir teknolojiler hasta takibindeki gelişmelerde ana trendi oluşturuyor. 2017 yılında büyüklüğü 5,5 milyar $ olan giyilebilir teknoloji pazarının, senelik ortalama yüzde 18.5 büyüyerek 2023 yılında 14.6 milyar $‘a ulaşmasını bekliyorlar. Özellikle önleme ve iyileştirme amaçlı tedavide, birbiriyle konuşan bu teknolojiler hekimlere hastanın duruma ile geri bildirimler sağlayacak. Öte yandan tanı ve görüntülemede, hastalıkların erken teşhisinde çok önemli bir yer tutuyor.
Türkiye’nin bu alandaki durumuna baktığımızda; ülkemizdeki sağlık profesyonelleri, sağlık kuruluşları ve yurttaşlar yeni medikal teknolojileri kullanmaya; deneyimlerini ve bilgilerini geliştirmeye oldukça açık oldukları ifade ediliyor.
Ayrıca ülkemizde bulunan medikal teknolojiler de sağlık sistemimizin sürdürülebilir olması adına çok büyük katkılar yapıyorlar. Fakat yeni teknolojilerin ülkemize gelmesi veya mevcut teknolojilerin geliştirilmesi için önümüzde bazı engeller, gelişim alanları bulunuyor.
Medikal teknoloji odağımızı sürekli olarak güncel tutmak ve yurttaşlarımıza tüm dünya ile aynı standartta bir hizmet vererek sağlık turizminden pay almak istiyorsak öncelikle “fiyat” odağımızı “değer” odağına doğru dönüştürmemiz gerekiyor.
Türkiye’de ortalama medikal teknoloji yaşı 15 yıl civarında. Özellikle fiyatlandırma, geri ödeme, tedarik modeli gibi konularda bürokratik süreçlerin ve kararların daha iyi bir aşamaya gelmesine ihtiyacımız olduğu aşikâr.
Karar vericiler tarafından değer bazlı satın alma sistemlerinin fiyatına değil, sonuç ve sonuç oluştururken ki süreçlerde sağladığı toplam faydaya odaklanılması gerekiyor. Döviz bazında alım yaptığımız bu teknolojileri daha verimli kullanmak için doğru bir yol haritasına ihtiyaç var.
Tıbbi cihaz mezarlığına dönüşmemek için doğru zamanda doğru yatırım politikası uygulanmalı…