Piyasalar geçen sene Ocak ayından itibaren hammadde temini konusundaki sıkıntıyı çok ciddi yaşar hale geldi. Aslında bu hikâye pandemi sürecinden önce başlamıştı.
Çin’in ardından bir kısım toparlanma oldu ama görünen o ki yeterli değil. Bazı sektörlerin ciroları kelimenin tam anlamıyla yerlerde sürünüyor. Bazılarında ise çok ciddi ciro artışları yaşandı. Hammadde tedariğinde ‘yakından tedarik’ kavramı ön plana çıkınca bugüne kadar bu kadar yüksek talep almayan ülkeler bir anda çok ciddi talep ile karşılaştılar. Türkiye’de bunlardan birisi… Sonuçta ara mamul ve hammadde tedariki yapan sektörler bu durumdan çok şikâyet ettiler ve ediyorlar.
Aslında talep belli, dünya üzerinde bir tedarik zinciri yönetimi yapılıyor. Hangi ülkeye ne kadar mal satılacağı ve bunun nihai ürüne dönüşeceği ortada. Bazı ülkelerde üretim hiç beklenmedik seviyede artınca, hammadde üreticisi firmalara yığılmalar oldu ve o taleplere cevap vermekte sıkıntı yaşadılar. Sürecin Türkiye özelinde daha sıkıntılı ilerlediğini görüyoruz. Bunun nedeni üretici fiyatlarının tüketici fiyatlarının iki katına çıkması. Kısacası Türkiye bu durumu iyi yönetemedi. Bu konudaki belirsizlik herkesi tedirgin ediyor.
İş dünyası bu konuda üç soruya cevap bulmalı; Pandemi sonrası hangi alışkanlıklarımız devam edecek? Yakın coğrafyadan mal temin etme imkânımız var mı? Tedarikçim malı nereden temin ediyor?
Geçtiğimiz günlerde Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Alkin ile süreci birlikte değerlendirdik. Prof. Alkin, hammadde fiyatlarında yaşanan yükselişe ilişkin “Hammadde savaşları diye bir şey yok! Üretim planlaması konusunda hazırlıksız olanların yakalandığı bir durumdur. Hammadde ve ara malı üretmek, nihai ürün üretmeye benzemiyor. Büyük miktarlarda üretildiği için planlaması yapılmalı” diyor.
Hammadde teminindeki sıkıntılı sürecin 2022 yılının birinci çeyreğinden itibaren düzelmesi öngörülüyor. Bu süreçteki tavsiyesini ise “Sanayicilere üreticilere tavsiyem, pandemi ile beraber elde ettikleri alışkanlıklarının ne kadarını pandemiden sonra devam ettirecekler buna karar versinler. İkincisi uzaklardan değil yakın coğrafyadan mal tedarikine odaklansınlar. Üçüncüsü tedarikçilerinin de nereden nasıl ne şekilde tedarik ettiğini iyi incelesinler” diye özetliyor.
Görünen o ki bu olay çabuk çözülmeyecek. Ara mamul ve hammadde üreten ülkeler var ki bunlardan birisi de Türkiye… Bu ülkeler, ‘Acaba biz yurtdışına hammadde ihraç etmesek mi?” demeye başladılar. Bazı engellemeler yapıldı. Un ihracatı ve bazı mallarda yasaklamalar geldi. Çin, demir çelik ihracatını yasakladı. Savaş değil ama kendi üreticisine mal yetiştirmek için bu tarz yollara girebiliyorlar. Bu doğru bir strateji değil ama işin doğrusu eğrisi kalmamış gibi görünüyor.
Hammadde teminindeki sıkıntılı süreç devam edecek. Rahatlamanın ise 2022 yılının birinci çeyreğinden itibaren olacağı öngörülüyor. İş dünyası bu süreçte gereken dersleri sanırım aldı ve alıyor!