400 milyon dolar yatırım ile hayata geçen SOCAR Terminal; 700 metrelik tek parça rıhtım yapısı ile Ege Bölgesi’nde 18 bin TEU kapasiteli gemilerin yanaşabileceği ilk liman olma özelliği taşıyor. Bugün 1,5 milyon TEU konteyner elleçleme kapasitesi ile Ege Bölgesi’nin en büyük entegre terminali. Konteyner ve proje kargo depolanması için liman sahasında 42 hektar ve 6 hektar geri hizmet sahası bulunuyor.
Ege Bölgesi’nin ‘En Büyük Entegre Limanı’ haline getirilmesi amacıyla kurulan SOCAR Terminal, Büyük Ölçekli Teşvik Belgesi kapsamında destekleniyor. Ege Bölgesi’nde yeni nesil gemilere hizmet verebilen ilk liman olan SOCAR Terminal, hem Ege Bölgesi hem de Türkiye için değer yaratmak için çalışmalarını sürdürüyor.
TİCARET Sohbetleri köşeme bu hafta SOCAR Terminal Genel Müdürü Robert Hambleton konuk oldu. Pandemi döneminde edindikleri tecrübeler ve aldıkları tedbirler hakkında bilgi veren Hambleton, salgın sürecinin en başından itibaren proaktif önlemler aldıklarına dikkat çekiyor. Hambleton, “Bu zorlu dönemde bölgemizdeki en büyük entegre liman olarak üzerimize düşen büyük sorumluluğun farkındayız. Sağlık malzemeleri, ilaç ve gıda gibi kritik öneme sahip ürünlerin ülkemize girişinde limanlarımıza büyük görev düştüğünü biliyor ve tüm iş planlarımızı buna göre yapıyoruz. SOCAR Terminal olarak; Türkiye’nin dış ticaretinin herhangi bir şekilde kesintiye uğramaması ve etkilenmemesi için gerekli tüm tedbirlerin hayata geçirilmesinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” diyor.
SOCAR Terminal olarak 2020 yılını nasıl geçirdiniz?
Hayatımıza bir anda giren salgın ve salgının getirdiği kısıtlamalar neticesinde 2020 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde toplam konteyner hacminde 2019 yılının aynı dönemlerine kıyasla sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 17’lik bir düşüş gerçekleşti. Bu süreçte olumsuz etkilenen liman hacimleri yılın son çeyreğinde toparlanma eğilimine girerek bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 31 artış kaydetti.
2020 yılında SOCAR Terminal’de 311 bin TEU hacim gerçekleşti. 2019 yılında bu rakamlar 316 bin TEU seviyesindeydi. Dolu ithalat konteyner hacminde 2019’a göre 2020’de yüzde 24’lük bir artış oldu.
2020 yılında pandemi bir anda hayatımıza girdi. Bu olağanüstü süreci nasıl yönettiniz? Edindiğiniz tecrübelerden bahsedebilir misiniz?
SOCAR Terminal olarak hem bölgemize hem de Türkiye’ye değer katan limanımızda salgın sürecinin en başından itibaren proaktif önlemler alıyoruz. Bir yandan tedarik ve lojistik zinciri halkalarının devamlılığının bu kritik dönemdeki önemini göz önünde bulundurarak limanımızda kesintisiz hizmet vermeye devam ediyor, diğer yandan başta çalışanlarımız olmak üzere tüm paydaşlarımızın sağlığını en üst düzeyde korumak ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak için çaba sarf ediyoruz.
Bu zorlu dönemde bölgemizdeki en büyük entegre liman olarak üzerimize düşen büyük sorumluluğun farkındayız. Sağlık malzemeleri, ilaç ve gıda gibi kritik öneme sahip ürünlerin ülkemize girişinde limanlarımıza büyük görev düştüğünü biliyor ve tüm iş planlarımızı buna göre yapıyoruz. SOCAR Terminal olarak; Türkiye’nin dış ticaretinin herhangi bir şekilde kesintiye uğramaması ve etkilenmemesi için gerekli tüm tedbirlerin hayata geçirilmesinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.
Önümüzdeki dönem için yatırım planlarınız var mı, nelerdir?
Türkiye’nin ve bölgemizin ekonomik gelişimiyle birlikte Aliağa Bölgesi’nin gelecekte çok daha önemli bir lojistik üs haline gelmesini öngörüyoruz. Hem liman içerisinde hem de liman dışındaki sahalarda geleceğe yönelik yatırım planlarımız var. SOCAR Terminal olarak gelişmeleri yakından takip ediyor, ilgili yatırımları gerektiğinde hızlı bir şekilde gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Özellikle Aliağa Bölgesi son dönemde İzmir Limanı’nı geride bırakarak kelimenin tam anlamı ile dikkatleri üzerine çekiyor. SOCAR olarak burada nasıl bir rol üstlenmeye hedefliyorsunuz?
Aliağa yarımadası, bizim için stratejik öneme sahip yatırımların olduğu bir bölge. Ege Bölgesi’nin en büyük entegre konteyner limanına sahip olmasıyla, stratejik bir lojistik üs konumundaki bu yarımadanın yapılan yatırımlarla Avrupa’nın en büyük kimya parklarından biri olması hedefleniyor. Biz de SOCAR Terminal olarak güçlü varlığımızın olduğu bu bölgeye çok değer veriyoruz.
SOCAR Terminal’in faaliyete geçtiği 2016 yılının son çeyreğinden itibaren Aliağa Bölgesi’nin hem yük elleçleme miktarı artarken hem de konteyner hacmindeki artışın ivmesinde ciddi yükseliş gerçekleşti. İzmir’in tek liman ile hizmet verdiği 2006 ile 2009 yılları arasında yıllık ortalama bileşik büyüme oranı -yüzde 0,6 seviyesindeyken, Aliağa Bölgesi’nde özel limanların faaliyete geçmesiyle birlikte 2010 ile 2016 yılları arasında bileşik büyüme oranı yüzde 6,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Sonrasında SOCAR Terminal’in faaliyete geçmesiyle birlikte büyüme daha da ivme kazanarak, pandeminin olumsuz etkilediği 2020 yılı da dahil olmak üzere yüzde 8 seviyesinde bileşik yıllık büyüme oranı yakalanmıştır. Yapılacak olan yeni yatırımlarla birlikte, hem Ege Bölgesi limanları içerisindeki konumumuzu güçlendirmeyi hem de Ege Bölgesi’nin ülkemiz konteyner hacminden aldığı payı tekrardan eski seviyelerine getirmeyi amaçlamaktayız.
Önümüzdeki süreçte Akdeniz çanağı üzerinde İzmir’in ve Ege Bölgesi’nin yıldızının daha fazla farklı olacağı ifade ediliyor. Kurum olarak bu sürece nasıl hazırlanıyorsunuz?
Aliağa, ülke ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan merkezlerin başında yer alıyor. Kara, deniz, demiryolu ulaşım ağlarının odağında yer alan Ege Bölgesi ve Batı Anadolu’nun dünya ticaretine açıldığı bir nokta haline gelen Aliağa, stratejik konumu itibariyle çok kritik bir öneme sahip. Salgın nedeniyle dünya ölçeğinde daralan ticaret hacminin aksine Aliağa konumu gereği Avrupa ve dünya ticaretinin büyümesine destek olurken SOCAR Terminal olarak biz de küresel tedarik zincirine önemli katkılar sağlamaya devam ettik.
Aliağa’nın mevcut ekonomik ve jeostratejik potansiyeli ile Türkiye’de istihdamın, üretimin ve ticaretin merkezi olma yolunda ilerlerken bizim de bu bölgeye desteğimiz devam edecek.
Hepimizin bildiği üzere Çin Halk Cumhuriyeti, birçok ülkeyi kapsayan kara ve deniz ipek yolu projelerini ilan etti. Bu kapsamda Çin, Avrupa pazarına daha etkin bir şekilde ulaşmayı amaçlamaktadır. Türkiye bu projede gerek konumu gerek altyapısı ile çok önemli bir noktada yer almaktadır. Kara tarafındaki rota doğrudan ülkemiz topraklarından geçerken, deniz tarafındaki rotada ise bölgemiz çok önemli bir konumda yer almaktadır. Mevcut durumda güçlü limancılık altyapısı ile öne çıkan bölge konumunda yer alsak da SOCAR Terminal olarak yapacağımız yeni yatırımlarla birlikte bölgemizi cazibe merkezi konumuna getirmeyi amaçlıyoruz.
SOCAR Terminal olarak sektörel anlamda uzmanlaşma eğiliminiz var mı? Önümüzdeki dönemde sektör bazlı ihtisaslaşmayı düşünüyor musunuz taşımacılık hizmetlerinde?
SOCAR Terminal olarak bölgemizde konteyner için tüm yüklere hizmet vermekteyiz. Bölgemizin başlıca ihracat ve ithalat kalemlerinin hemen hepsi limanımızda elleçlenmektedir. Yaptığımız bazı özel çalışmalarla birlikte yoğunlukla Alsancak Limanı’nda elleçlenen bazı yükleri bölgemize çekmeyi başardık. Aliağa Bölgesi’ndeki yük artışında bu gibi çalışmalarında etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Konteyner haricinde ise genel kargo iskelemizde proje kargo yükleri için hizmet vermekteyiz. Buradaki faaliyetlerimize STAR Rafinerisi’nin proje parçalarını elleçleyerek başladık ve sonrasında özellikle rüzgâr türbini parçalarını yoğun olarak elleçlemekteyiz. Sahamızda dökme ürün elleçlenmediği için, müşterilerimize rüzgâr türbini, enerji santrali, trafo, vinç aksamları gibi büyük ve değerli projeler için temiz, güvenli saha ve geniş depolama alanları sunabiliyoruz.
Özellikle limanların demiryolu ile entegrasyonu çok önemli. Bu konuda birçok kurumun farklı projeler yürüttüğünü görüyoruz. Siz bu konuda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? Taşımacılıkta hibrit model konusunda nasıl bir politika uygulanmalı?
Limanlar, iç bölgelerinden ithalat ve ihracat ile ilgili sürekli beslenirler. Aynı şekilde, ulaşım konusunda da herhangi bir sıkıntı yaşanmadan, çok yönlü ve kolay bir şekilde taşımacılığın yapılması da liman açısından önemlidir. Liman-demiryolu bağlantısı hem ekonomik hem de rekabetçi olma anlamında liman gelişimi için stratejik öneme sahiptir. Uygun demiryolu bağlantısı sadece liman hinterlandını genişletmekle kalmaz, limana yeni yüklerin getirilmesini de sağlar. Demiryolu ile yapılan taşımacılık rekabet gücünü arttırırken insanlar ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerin azalmasına katkı sağlar.
Sınırlarının yüzde 70′inden fazlası denizlerle çevrili, üç kıtanın geçiş yolunda bulunan Türkiye ise lojistik olarak doğal bir üs konumundadır. Bu coğrafi özellikleri göz önüne aldığımızda ülkenin liman demiryolu entegrasyonuna çok uygun olduğunu söyleyebiliriz. Aslında ulaşımın her çeşidi modern dünyada toplumsal refah için kritik önem taşır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin de desteklediği ulaşımda serbestleştirme politikası sayesinde liman demiryolu entegrasyonunun çok daha iyi yerlere ulaşacağına inanıyorum.
Bu kapsamda, tüm paydaşlar gibi bizler de gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Önümüzdeki dönemlerde devletimiz ile ortaklaşa yürütülecek projelerle birlikte liman – demiryolu entegrasyonu konusunda ilerleme kaydedilmesini bekliyoruz.
Türkiye’nin deniz taşımacılığı konusunda kendi coğrafyasında bir üs olabilmesi için yapılması gerekenler neler? Bu konudaki tespitlerinizi paylaşır mısınız?
Ulaştırma ve lojistik alanında atılan her yeni adım Türkiye’nin rekabet gücünü doğrudan etkiler. Sanayi bölgelerinde lojistik alanların ve farklı ulaşım entegrasyonlarının birlikte düşünülmesi deniz taşımacılığında kritik başarı faktörüdür.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisini açıklarken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Strateji Bütçe Başkanlığı ile ortak bir çalışma yürüttüklerini dile getirmişti. Bu çalışmayla sanayi bölgelerinin lojistik ihtiyaçlarının giderilmesine öncelik verdiklerini, yeni lojistik merkezlerinin açılacağı ifade edildi. Planlanan tüm çalışmaların hayata geçmesiyle sahip olunacak lojistik ve altyapı olanaklarıyla Türkiye’de deniz taşımacılığı büyük gelişim gösterirken yerel ekonomilerle birlikte ülke ekonomisi de ivme kazanacağını söyleyebilirim.
Koronavirüs kapsamında SOCAR Terminal olarak siz ne tür tedbirleri uygulamaya koydunuz?
Mart 2020’de Türkiye’de ilk vakanın görülmesinin ardından Sağlık Bakanlığı’nın hayata geçirdiği tüm tedbirlere ilave olarak limanımızda yeni koronavirüse karşı uygulanacak tedbir ve aksiyonları içeren Acil Durum Eylem Planı’nı hızla devreye soktuk. 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan personelimizi daha az kişiyle temas etmeleri için idari izinli sayarken ofislerimizde kritik personel dışında uzaktan çalışma sürecini başlattık. İşletme sınırlarımız içerisindeki rutin limancılık faaliyetleri dışındaki ek çalışmalarımızı ve sahamızda iş yapan yüklenici firma çalışan sayısını minimum seviyelere çektik. Bunlara ek olarak hijyen koşullarını en üst düzeye çıkarmak ve sosyal mesafenin korunmasını sağlamak adına da önlemler aldık. Örneğin, tüm servis, bina, araç ve ekipmanlarımızı dezenfekte ederken ortak kullanım alanlarının günlük dezenfektasyonu ise sık aralıklarla tekrarlamaktayız. Gemi operasyonlarında gemiye çıkan planlama ekibinin maske, eldiven ve gözlük kullanmasını zorunlu hale getirdik. Evraklar artık tek kullanımlık USB bellek ile verilirken, toplantı ve görüşmeleri de mümkün olduğunca teknolojik imkânlardan faydalanarak yapmaya çalışıyoruz.
Orta ve kısa vadede hedefleriniz nedir? Bölge ekonomisinde yaratacağınız katma değer ne olacak? Bu konudaki hedeflerinizi paylaşır mısınız?
Kısa vadede hedefimiz hem gemi hatlarına hem de bölgemizin ihracatçı ve ithalatçı firmalarına sağladığımız hizmet kalitemizi daha da geliştirerek bölgemizin yük hacminden aldığımız payı daha üst seviyelere çıkarmak. Orta vadede ise ek alt ve üst yapı yatırımlarına devam ederek bölgenin en etkin ve verimli limanı olmayı hedefliyoruz. Ek yatırımlarla birlikte bölgemizin hinterlandını tekrardan genişletmeyi ve geçmiş potansiyelini yakalamasını sağlamayı amaçlıyoruz. Bu sayede bölgemizin firmalarına lojistik ve maliyet avantajı sağlamayı planlıyoruz.
-
İzmir’den özellikle bölgeden hizmet verirken karşılaştığınız sıkıntılar var mı? Bu konudaki çözüm önerileriniz neler?
Aliağa Bölgesi bildiğiniz üzere son yıllarda ciddi atılım yaparak ülkemizin göz bebeği bir bölgesi halinse geldi. Bölgemizde maalesef bazı yükler özelinde eksiklikler mevcut. Örnek olarak veterinerlik kontrol noktası olmadığı için, numune alımına tabi olan yükler için şehir merkezinden memur gelmesi ve testlerin yine şehir merkezinde yapılması gerekmektedir. Yine bazı yük tiplerinde sadece belirli gümrük bölgeleri kullanılmakta olup, Aliağa Bölgesi’nin yük hacmi ciddi bir artış göstermesine rağmen bu yükler için hizmet verilememektedir. Fakat özellikle son dönemde yeni yatırımların Aliağa Bölgesi’nde yoğunlaştığını ve bu sayede yakın zamanda şehir merkezine yakın konumlanmış olan tedarik zinciri yapısının da bölgemize kaymasını bekliyoruz.