Geçtiğimiz hafta, Uluslararası Çalışma Örgütü-ILO, ILO Covid-19 izleme çalışmasının 5. versiyonunu yayınladı. Araştırma raporunda 2020 ikinci çeyreğinde yaşanan iş saati kayıplarını yüzde 14 olarak gerçekleştiğini açıkladı. Araştırma raporundaki önemli satır başlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yaklaşık 400 milyon tam zamanlı iş saatinin kaybı yaşandı.
Küresel çapta işçilerin yüzde 93′ünün salgın nedeniyle işi etkilendi.
En fazla iş kaybı Amerika kıtasında yaşandı. En az iş kaybının ise Afrika bölgesinde oldu.
Senaryolar özelinde baktığımızda ise temel senaryoda, 2020 sonunda, 2019′a göre çalışma süreleri yüzde 4,9 oranında daha az gerçekleşmiş olacak. İkinci dalga olacağı varsayılan kötümser senaryoda ise iş kaybı süresi aynı döneme göre yüzde 11,9 olarak gerçekleşecek. İyimser senaryoda ise talep ve arzın iyileşeceği, istihdamın başlayacağı bir gelişmede dahi iş süresi kaybı yılsonunda yüzde 1,2 düzeyinde olacak. Kadınlar özelinde baktığımızda ise dünya genelinde çalışan tüm kadınların yaklaşık 510 milyonunun veya yüzde 40’ının, en çok etkilenen dört sektörde çalıştığı, erkeklerde ise bu oran yüzde 36,6 düzeyinde olduğu belirtildi.
ORGANİK GIDANIN YÜKSELİŞİ
Bu haftaki ikinci satır başlığı ise, organik gıda pazarı COVID ile büyüyor. Geçtiğimiz hafta bir televizyon programı kapsamında organik tarım sektörünün temsilcileri ile internet ortamında sohbet etme imkanı buldum. Sektördeki büyüme dikkat çekici. Son dönemde tarım sektörünün yıldızının yeniden parladığını düşündüğümüzde organik tarımda bundan nasibini aldı.
Salgın nedeniyle tüketicilerin bağışıklık sistemlerini kuvvetlendirmek amacıyla sağlıklı beslenmeye yönelmesi, 100 milyar dolarlık küresel organik gıda pazarını bu yıl yüzde 25 büyütecek. 2018 yılında 95 milyar doları aşan ve geçtiğimiz yıl 100 milyar doların üzerine çıkan küresel organik gıda satışlarının bu yıl yüzde 25’in üzerinde büyümesi ve beş yıl içinde 150 milyar dolarlık bir pazara ulaşması bekleniyor. Özellikle Avrupa’daki büyüme, en büyük organik gıda tedarikçilerinden Türkiye için önem taşıyor.
Bu sohbeti destekler nitelikte Ecovia Intelligence tarafından hazırlanan raporda, insanların virüse karşı bağışıklık sistemlerini güçlendirmek amacıyla daha doğal yiyeceklere yönelmesinin küresel organik gıda pazarındaki satışlarda önemli bir artış getirdiği belirtiyor. ABD’de de Organik Ticaret Birliği (OTA) ABD’de organik gıda satışlarının 50 milyar doların üzerine çıktığını ve trendin güçlenerek devam edeceğini bildiriyor. OTA, 2020 ilkbahar döneminde satışların yüzde 20’den fazla arttığını belirtirken; süt, ekmek, makarna, pirinç, tahıllar, un ve maya gibi fırıncılık malzemeleri de dahil olmak üzere tüm önemli gıda kalemlerinde talebin sürmesini bekliyor. Sektör Asya ve Avrupa’da da hızlı bir büyüme içinde. Hindistan’da bazı organik gıda platformlarının satışlarında yüzde 100 artış yaşandı. Yeni Delhi merkezli organik gıda toptancısı ‘I Say Organic’, 25 Mart’ta başlayan tecrit önlemleri boyunca satışlarının yüzde 100 arttığını bildirdi. Online satış kanalı Naturally Yours da satışlarında yüzde 70-80 artış kaydetti. Avrupa’da da satışlar hızlanıyor. “Organic Foods & Beverages – Global Market Trajectory & Analytics” raporuna göre küresel organik gıda ve içecek pazarı 2025 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 14.8 büyüme gösterecek. Bu dönem içinde Avrupa’da en büyük büyüme 8.9 milyar dolarla Almanya’dan gelecek. Avrupa’daki diğer yazarlarda da 5-6 yıllık zaman zarfında 10.8 milyar dolar talep oluşması bekleniyor.
Organik ithalat için ana ticaret ortakları arasında Çin, Ukrayna, Dominik Cumhuriyeti ve Ekvador oldu. Çin’den ağırlıklı olarak küspe ithalatı yapılırken, Ekvador, Dominik Cumhuriyeti ve Peru AB’ye organik tropikal meyve, fındık ve baharat ihraç etti. Organik tahıllarda ithalat ağırlıklı olarak Ukrayna, Türkiye ve Kazakistan’dan yapılırken, organik şeker ithalatı Brezilya ve Kolombiya’dan gerçekleştirildi. Türkiye, AB ülkelerinin organik turunçgiller ithalatında yüzde 25 pay alırken, organik sebze ithalatında da yüzde 17’lik paya sahip oldu. Türkiye, AB’nin organik yağlı tohum alımı için de tercih ettiği pazarlar arasında. Bu süreçte Türkiye’nin önemi bir kere daha anlaşıldı, umud ediyorum bunu fırsata çevirebiliriz.