Bu hafta; denizcilik, gıda ve pandemi sürecinde iş hayatındaki değişimlere dair aldığım notları paylaşacağım.
Denizlik sektörünü 1 Temmuz’da daha çok konuşuyoruz. Türkiye, 30 milyon DWT’luk gemi filosu ile devler liginde… Filomuz dünyada 15. sırada. Türk sahipliği filonun varlık değeri 10 milyar dolar.
Dünya genelinde birçok ilke imza atan tersanelerimiz römork ve mega yat başta olmak üzere spesifik alanlardaki üretimleri ile rol model olarak gösteriliyor. Ancak, 94. yılını kutladığımız Kabotaj Bayramı etkinliklerinde insan yine de kendi kendine konuşmadan edemiyor. Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede neden denize yüzümüzü tam olarak dönmeyi başaramıyoruz? İş, denizi rakamlarla değil bir yaşam tarzı olarak sevdirmek ile başlıyor. Toplu taşımada denizciliği teşvik etmek ile devam ediyor. Ticaret hareketinde deniz taşımacılığına odaklanmak ile zirveye oynanabilir.
Sektör temsilcileriyle yaptığım görüşmede öncelikli beklentilerini koster filosunun yenilenmesi, güçlü ve çeşitli finansman sisteminin oluşturulması, eşit rekabet koşullarının sağlanması, bürokrasinin azaltılması ve hurda teşviki verilmesi olarak sıralıyor. Sektörün öncelikli hedefi ise ilk 10 ülke arasında olmak. Ama bunun için öncelikli ihtiyaç; genç filo…
***625 BİN KAMYON GIDA İSRAF OLUYOR
Gıda kayıp ve israfıyla mücadele için Birleşmiş Milletler, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) desteği ile Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık Projesi’ni başlatan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kampanyası yayılıyor. Bu konuda geçtiğimiz hafta açıklanan rakamlar dikkat çekici idi. Dünyada her 9 insandan 1′i açlıkla karşı karşıya. Üretilen gıdanın, her yıl üçte biri yani 1,3 milyar ton kaybediliyor ya da israf ediliyor.
Türkiye’de günlük 4,9 milyon ekmek israf ediliyor. Sebze ve meyvelerin yüzde 50′sinde kayıp yaşanıyor. Hizmet sektöründe işletme başına yılda 4,2 ton gıda, 2.000 litre içecek israfı gerçekleşiyor. Yani ülkemizde, her yıl 18,8 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bu da yaklaşık 625 bin çöp kamyonunun taşıdığı çöp miktarına denk geliyor. Tarladan perakendeye gelinceye kadar üretilen gıdanın yüzde 14′ü kayboluyor. Satış ve tüketim aşamasında ise gıdanın üçte biri israf oluyor. Asıl gıda-okuryazarlığının arttırılması gerekiyor.
***ŞİRKETLER GÜVEN TESTİNDEN GEÇİYOR
Geçtiğimiz hafta Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Liderlik Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Türker Baş ile sohbet ettik. Covid-19 sürecinde şirketler tam bir güven testinden geçiyor. Baş’ ın değerlendirmelerinde öne çıkan başlıkları iş dünyası için sıralıyorum:
• Gerçek mutluluk için diğer insanlara zaman ayırmak, güçlü ilişkiler kurmak, değer yaratmak, topluma katkı sağlamak gerekiyor.
• Uzun vadede mutlu olmak istiyorsak tanımımız “almak” üzerine değil “vermek” üzerine kurmalıyız.
• Sosyal medyanın mutluluk üzerinde son derece yıkıcı etkileri var.
• İşyeri seçiminde karnemizin iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.
• Toplumda gelir düzeyi değil, gelir eşitliği arttıkça mutluluk artıyor.
• Yöneticiler kendi hatalarını çalışanlara yükleme alışkanlıklarını sürdürüyorlar.
• Başarı ve gurur hisleri mutluluğumuz için önemli olmakla birlikte bu hislerin kalıcı kılabilmek için güven veren ilişkilere sahip olmamız gerekiyor.
–