GÜNDEME DAİR…
Geçtiğimiz günlerde 2050 Dünya Raporu elime ulaştı. 2050 Dünya Raporu’na göre küresel ekonominin yüzde 35’ini oluşturan E7 (Türkiye, Brezilya, Rusya, Endonezya, Meksika, Hindistan ve Çin) ülkelerinin 2040 yılında G7 (ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya ve Kanada) ülkelerinin iki katı büyüklüğüne ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin 2050 yılına kadar ilk 10’u zorlayacak noktaya gelmesi mümkün görünürken, Çin 2030 yılından önce dünyanın en büyük ekonomisi olabilir.
Araştırma çalışmasında önce çıkan ön sonuçları sizlerle paylaşmak istiyorum. Çin, ABD’yi en büyük ekonomi olarak geride bıraktı bile… 2030 yılından önce dünyanın en büyük ekonomisi olabilir. 2050 yılına kadar Hindistan ABD’yi geride bırakarak ikinci sıraya yükselebilir. Endonezya, Japonya ve Almanya gibi ülkeleri geride bırakarak dördüncü sıraya ilerleyebilir. 2050 yılından önce dünyadaki en büyük yedi ekonomiden altısı gelişmekte olan ekonomiler arasında yer alabilir. Ekonomik reformlarda ilerleme kaydedilmesi durumunda Türkiye 2030 yılından önce İtalya’yı geride bırakabilir. Vietnam, 2050 yılına en hızlı büyüyen ekonomi olarak 20’nci sıraya yükselebilir.
Önemli yapısal reformları gerçekleştirdiği takdirde Türkiye’nin, 2030 yılında SGP bazında dünyanın en büyük 12’nci ekonomisi, 2050 yılında ise 11’inci ekonomisi olması bekleniyor. Bu durumda Türkiye, 2050 yılında SGP bazında GSYİH büyüklüğü bakımından E7 ülkeleri arasında ikinci sıradaki yerini koruyabilir.
Dünyaya yön veren mega trendler arasında yer alan ekonomik güçteki değişimler, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki rolünün artışına işaret ediyor. PwC’nin yaptığı araştırmaya göre, konjonktürel, küresel ve yerel gelişmelere bağlı yaşanan iniş çıkışlara rağmen gelişmekte olan ülkelerin, dünya ekonomisindeki payını artırmaya devam ettiği görülüyor.
Gelişmekte olan ekonomiler, dünya genelinde yaratılan gelir içinde paylarını artırmayı sürdürürken, uzun vadeli küresel ekonomik gücün belirli gelişmiş ekonomilerden uzaklaşması 2050’ye kadar olan dönemde devam edecek gibi gözüküyor.
E7 ülkelerinin yanı sıra Vietnam, Nijerya, Kolombiya gibi yeni gelişen ülkeler de hızlı büyüme potansiyelleri ile dikkat çekiyor. 2015 yılında ekonomik büyüklük olarak G7 ülkelerini yakalayan E7 ülkelerinin 2040 yılında G7 ülkelerinin iki katı büyüklüğüne ulaşması mümkün gözüküyor.
Gerekli adımların atılacağı varsayımı ile Türkiye’nin potansiyeli parlak bir geleceğe işaret ediyor. Cari fiyatlarla hesaplanan milli gelir ile şu anda dünyanı 17’nci büyük ekonomisi olan Türkiye’nin 2050 yılına kadar ilk 10’u zorlayacak noktaya gelmesi mümkün görünüyor.
TÜRKİYE’NİN GELECEĞE KOŞUSU HIZLANMALI
Konunun uzmanları, önümüzdeki dönemde, küresel ekonomideki karmaşık görünüme ve güvenlik konularının gündemi işgal ettiği mevcut ortama rağmen Türkiye için ilk hedef bu gündemi en rasyonel politikalar ile yöneterek büyümeden ödün vermeden ilerlemek olması görüşünde birleşiyor. Esas hedef ise teknolojideki sıçrama, onunla birlikte gelen dijital dönüşüm ve bunu yönetecek yetenekli insan kaynağına ulaşmak konusunda akılcı yatırımların yapılması ve belirli bir ekonomik reform süreci ile Türkiye’nin geleceğe koşusunun hızlanarak devamı olmalı.
Uzun vadede Türkiye için öngörülen iyimser tablonun gerçekleşmesi; Türkiye’nin asıl potansiyelinin açığa çıkması için, Türkiye hikâyesinin ve parlak geleceğinin tüm dünyada çok daha iyi anlaşılması, yatırım akışının sürmesi ve yeni yatırımların çekilebilmesi için çok önemli. Bunun için ülkemizin yatırım ortamının her geçen gün sayısı artan rakiplerinden çok daha fazla öngörülebilir olması gerekiyor. Bunu sağlamak üzere tüm konularda özgüveni yüksek bir şeffaflık sergilenmesi gerektiğine işaret eden uzmanlar, bölgemizdeki sıkıntılı jeopolitik unsurlara rağmen ekonomik büyüme, markalaşma ve endüstriyel yatırım hedeflerine sıkı sıkı tutunarak büyük adımlar atmamız gerektiğini ifade ediyor.