TÜRKİYE, ROP TEDAVİSİNDE KÖPRÜ OLACAK

PROF. DR. ZİYA KAPRAN-1

 

Türk Oftalmoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ziya Kapran, Türkiye’nin Prematüre Retinopatisi (ROP) teşhis tedavi ve eğitimi konusunda Ortadoğu ile Balkanlar arasında köprü rol üstlenebilecek altyapıya sahip olduğunu söyledi.  Prof. Dr. Ziya Kapran, “Türkiye ROP tedavisinde Avrupa ile bir köprü olabilir. Kesinlikle, böyle bir görevimiz de var. Eğer güzel bir organizasyon yapılırsa Türkiye hem eğitim hem de sağlık hizmeti konusunda örnek olur” dedi.

 

Prematüre Retinopatisi (ROP)… Bu çocuklara tanı zamanında konulabiliyor mu? Ülkemizde ROP konusunda uzman yeterli sayıda göz hekimi var mı?

Aslında giderek artıyor. Tam olarak yeterli olduğunu söyleyemeyiz ama 10 yıl öncesine göre çok daha iyi durumdayız. Daha iyi olmak için Sağlık Bakanlığı ile iletişim halindeyiz. Bizim komisyonumuz, Sağlık Bakanlığı ile 2019 yılında 4 defa ortak toplantı yaptı. Ne yapabiliriz diye görüştük ve bir eylem planı hazırladık. Aralık ayında tekrar bir toplantı yaptık. Sadece hekim sayısı değil başka değişik konular da var. Bu olay, birçok farklı uzmanlık dalını ilgilendiriyor. Birinci basamakta kadın hastalıkları ve doğum hekimlerini var. Çocukların zamanında doğumunun sağlanması gerekiyor. İkinci aşamada çocuk hekimleri ve yenidoğan yoğun bakım üniteleri devreye giriyor. Neonatolog dediğimiz yeni doğan çocuklara bakan özel çocuk hekimleri var. Bu çocuklar çok küçük doğdukları için uzun süre yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde kuvözde kalıyorlar. Buradaki bakım ve izlem bebeğin genel sağlığı açısından olduğu kadar ROP gelişimi açısından da çok önemli. Burada yenidoğan hemşirelerine büyük görev düşüyor. Bebeğin kanındaki oksijen seviyesinin belirli bir aralıkta tutulması gerekiyor. Bu nedenle bu ayarlamaların hassas bir şekilde yapılması ve izlenmesi çok önemli.

Bunlar etkiliyor değil mi?

Kesinlikle etkiliyor. Çok basit bir hastalık değil. Eskiden yeni doğan (neonatoloji) bu kadar gelişmemişken bu bebeklerin maalesef çoğu kaybediliyordu. Şimdi ülkemizde 22 haftalık bebekler bile yaşatılabiliyor.  Bu bebekler anne karnı dışında normal bebeklere yakın bir gelişim gösterene kadar izlenmelidirler. Prematüre retinopatisi açışından izlem doğumdan sonraki 4. Haftanın bitimiyle başlar ve retinanın damar gelişimi tamamlanıncaya kadar devam eder.  Takip süresi bebeğin doğum haftasına, ROP evresine, tedavi gerektirip gerektirmediğine göre değişmektedir.

Ülkemizde yeni doğan bakımındaki kalite ne düzeyde?

Eğitim hastanelerinde ve üniversite hastanelerinde sıkıntı yok. Fakat bazı yeni doğan ünitelerinde bu konuda aynı kalitede tedaviler yapılmıyor. Biz bunların hangileri olduğunu Sağlık Bakanlığı’na ilettik. Bunları beraber saptıyoruz. Bunların daha iyi kontrol edilmesi gerekiyor.

 

Özellerde mi sıkıntı var?

Evet.  Bazı özel hastanelerde sıkıntı oluyor. Bunların bazılarının daha iyi denetlenmesi gerekiyor. Bunları da ilettik. Denetlemede sıkıntı var.

 

-Aralık ayındaki toplantının başlığı ne idi?

Konu başlıkları çok çeşitli. 10’un üzerinde başlık var. Birincisi kendi uzmanlarımızı nasıl eğiteceğiz, bu hekimleri eğitiyoruz. Hangi hastaları tedavi edecekler, bu konuda biz onlara kurslar yapıyoruz. Gelecek yıl hangi kursların olacağının programını yaptık. Daha sonra Sağlık Bakanlığı’nın bu işi nasıl organize edeceği konusunda fikir alışverişinde bulunuyoruz. Çünkü hastalarımız erken doğan bebekler. Onların özel olarak taşınması ve şartlarının oluşturulması gerekiyor.

Türkiye büyük bir ülke, her yerde belli sayıda bu tedaviyi yapabilecek ve teşhisi yapabilecek göz merkezlerinin olması gerekiyor. Biz bunu üçe böldük.

Birincisi, bebeklere teşhis koyabilecek merkezler olsun ve teşhisi koyabilsinler. Çünkü daha önce de bahsettiğim gibi prematüre retinopatisi olan bebeklerin yalnızca %10-20’lik kısmında tedavi gerekiyor. Geri kalanlar bu merkezlerde tedavi olmadan takip edilebilir. Hastalık olduğunda tedavi ve teşhis yapan merkezleri olacak. Önce teşhis merkezinde teşhis edilecek, daha sonra tedavi gerekiyorsa o merkezde tedavi imkânı varsa o merkezde tedavi edilecek veya sevk edilecek. Bu ikinci basamak…

Bir de üçüncü basamak oluşturmaya çalışıyoruz. Teşhis, tedavi ve eğitim. Eğitim burada çok önemli. 10 sene önce bu işi yapan doktor ve tedavi merkez çok azdı. Şimdi bunlar arttı ve bunları daha da artırmak gerekiyor.

 

Çünkü hastalık da artıyor…

Günümüzde in-vitro fertilizasyona bağlı çoğul gebeliklerin artması, anne yaşının yükselmesi gibi nedenlerle prematüre doğum sıklığı artmaktadır. Ayrıca eskiden çok erken doğan bebekler hayatta tutulamıyordu artık bu mümkün hale geldi. Bu nedenle ROP sayısında bir artış gözlemliyoruz.  Bu hastalık doğar doğmaz ortaya çıkmıyor, 4 ila 6 haftada çıkıyor ortaya. Hepsi de tedavi gerektirmiyor, çoğu kendiliğinden geriliyor. İlk merkezler işte ilk 4-6 haftada prematüre bebekleri muayene edecekler ve düzenli takiplerini yapacaklar. Tedavi gereksinimi saptandığında orada tedavi edilebilecekse edilecek. Edilemeyecekse özel şartlarda doktor eşliğinde tedavi uygulanan bir merkeze nakil gerekiyor. Bunu sistemi güzel kurarsak, sorun büyük ölçüde çözülür.

 

Türkiye’nin bir ROP haritası var mı?

Bizim elimizde bir ROP haritası yok. Bu verilerin hepsi Sağlık Bakanlığı’nın elinde. Veri olarak da 150 bin hasta var. 30 bin prematüre hastalığı olan bebek var. Onlar tedavi ve takip isteyen hastalar. Takip, tedavi ve ameliyat…

 

ROP hastalığı görülen bebeklerin ileriki yaşlarda başka göz rahatsızlıklarına yakalanma riski var mı?

Evet. Özellikle tedavi gerektiren olgularda yüksek miyopi sık görülmekte. Şaşılık görülme sıklığı da daha fazla oluyor. Retina yırtılması ve buna bağlı olarak retina ayrışması, yani dekolman, da daha çok görülüyor. Hastalık tedavi edildikten sonra da normal bir hastadan daha dikkatli bir şekilde, senelik takip edilmeleri gerekiyor.

 

Benim gözlemlediğim;  aileler önce kalbi ve başka organları gelişti mi diye baktırıyor. Göz hastalıkları ön plana çıkmıyor. Ailelere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Bebek bir süre yenidoğan ünitesinde yatıyor ve izleniyor. Bu dönemde takipleri zaten hastanenin göz hekimi tarafından yapılıyor.  Ancak bebek taburcu edildikten sonra sorun yaşanabiliyor. Aile mutlak surette bebeği ROP takibi açısından düzenli olarak göz hekimine getirmelidir. Genellikle bebek hastaneden taburcu edilirken bu konuda aileye bilgi verilir, kontrol randevusu alınır ve uyarılar yapılır. Bazı aileler bunu ihmal edip gitmiyorlar. O kadar önemli olduğunu anlayamıyorlar. Bu nedenle bazı bebeklerin birkaç ay sonra doktora şaşılık, gözde beyaz yansıma veya göz teması kurmama nedeniyle getirildiği oluyor fakat iş işten geçmiş oluyor. Doktorlar onu kontrole gönderdiğinde mutlaka gitmesi gerekiyor, kontrolü çok önemli.

Bebekte prematüre retinopatisi yoksa, bizim yaptığımız bazı muayeneler var. Bunu aile hekimleri de biliyorlar. Prematüre olmayan bir çocukta biz ilk başta şuna bakıyoruz; ışık yansıması normal mi, karanlıkta fotoğraf çektirdiğimizde gözbebeğinde kırmızı bir yansıma görülür. Bu normal retinadan gelen ışık yansımasıdır. Buna benzer şekilde bebeğin gözüne ışık tutulur ve bu yansımanın normal olup olmadığı, iki göz arasında fak olup olmadığı değerlendirilir. Bu çok basit ama çok önemli bir muayenedir. Tabi ki göz doktoru muayene etmeli ama aile hekimleri de bu konuda eğitimli. Onların da tarama programları var. Ama bir şey varsa onlar göz doktoruna yollarlar.

 

ROP, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde daha mı fazla görülüyor?

Erken doğum ve buna bağlı gelişen ROP, Suriye’den bize gelen göçmenlerde anne adayları stres altında olduğu için daha sık görülüyor. Onlar burada sağlık hizmeti alıyor. Onların bebekleri daha zayıf ve daha erken doğuyorlar. Çünkü anne adayları iyi beslenemiyorlar. Savaştan gelmişler. Onlar da bizim ROP sayımızı arttırdı. Ama ROP konusunda biz ülke olarak etrafımızdaki ülkelerden daha iyiyiz. Ortadoğu ve Balkan ülkeleriyle de karşılaştırdığımızda… Mesela; Kosova ve Arnavutluk’tan bize gelenler oluyor. Biz geçen sene Kosova’da dernek olarak ROP toplantısı yaptık. Bize ROP anlatın dediler. Oradan da doktorlar geliyor ve burada eğitim alıyorlar. Bizim eksikliğimiz organizasyon ve bu konuda daha iyi olmalıyız.

 

Türkiye olarak bu konuda Ortadoğu ve Balkanlarda bu konuda bir eğitim üssü olabilir miyiz?

Evet, bizden çok faydalanıyorlar, bizim başka konularda hem onlara destek olmamız ve liderlik yapmamız gerekiyor. Daha iyi şartlara sahibiz. Hem ROP, hem diğer konularda.

 

Yani Türkiye ROP tedavisinde Avrupa ile bir köprü olabilir mi?

Kesinlikle, böyle bir görevimiz de var. Çok küçük çocuklar var. Burada yaş daha genç, doğurganlık fazla, eğer güzel bir organizasyon yapılırsa Türkiye hem örnek olur hem de çok güzel bir sağlık hizmeti vermiş olur. Hem eğitim hem de sağlık hizmeti konusunda.

SATIRBAŞLARI…

“Prematüre retinopatisi ülkemizde çok büyük bir sorun. Prematüre doğumlar var, erken doğumlar. Çocuklar küçük doğuyor. Küçük doğan çocukların gözleri de tam olarak gelişmemiş oluyor. Bu prematüre doğan çocukların gözleri veya retinaları tam olarak gelişene kadar takip etmek gerekiyor. Çok önemli, çünkü burada köprüden önce son çıkış çok erken oluyor. İki veya en fazla üç ay sonra her şey bitmiş olabiliyor. Türkiye’de 150 bin civarında prematüre bebek doğuyor. Bunun en önemli nedeni, birincisi çoğul gebelikler. Tüp bebek tedavisi geliştikten sonra çoğul gebelik olayları arttı.

İkincisi de Türkiye’ye gelen, sığınan mültecilerin çeşitli nedenlerle erken doğum yapmaları. Bu yüzden Türkiye’de 150 binde yüzde 30 oranında yani 30 bin civarında prematüre retinopatisi dediğimiz bir hastalığa yakalanıyorlar.

 

Erken doğan bu bebeklerin gözleri gelişmediği için bu 30 bin bebeğin çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Erken dönemde bunlar izlenmek zorunda. İlk muayenelerini 4-6 hafta arasında olmaları gerekiyor. Eğer retinalarında bir hastalık varsa, hastalar sık takiplerle izleniyorlar. Hastalık ilerliyorsa, o zaman hemen tedaviye geçmek lazım. Çünkü iki ay veya üç ayda hastalık hemen son dönemine geliyor ve bir daha da tedavi olmayacak aşamaya geliyor. Onun için bu bebeklerimizi mutlaka belli aralıklarla görmemiz gerekiyor.