STRATEJİK SEKTÖRLER YABANCININ ELİNE Mİ GEÇMELİ?

 SEDA GÖK TİCARET GAZETESİ ANKARA TEMSİLCİSİ

Türkiye’nin karmaşık jeolojik ve tektonik yapısı çok çeşitli maden yataklarının bulunmasına olanak sağladı. Günümüzde dünyada yaklaşık 90 çeşit madenin üretimi yapılmaktayken, Türkiye’de 60 civarında maden türünde üretim yapılıyor. Başta endüstriyel ham maddeler olmak üzere, bazı metalik madenler, linyit ve jeotermal kaynaklar gibi enerji ham maddeleri açısından Türkiye zengin kaynaklara sahip. Ancak birkaç maden dışında dünya ölçeğindeki rezervlerimiz kısıtlı. Dünyada üretimi ve ticareti yapılan 90 çeşit maden ve mineralden sadece 13‘ünün ekonomik ölçekteki varlığı henüz saptanamadı. Ülkemiz 50 çeşit madende kısmen yeterli kaynaklara sahipken, 27 maden ve mineralin günümüzde bilinen rezervleri ve kaliteleri ekonomik madencilik için yetersiz. Ülkemizin, maden kaynakları ve çeşitliliği bakımından kendi kendine kısmen yeterli olan ülkeler arasında yer aldığı söylenebilir. Ülkemizin zengin olduğu madenler arasında ilk sırayı dünya rezervlerinin yüzde 72‘sini oluşturan bor mineralleri alıyor.

Bu sektör birçok açıdan kıymetli…  Vasıfsız iş gücünü istihdam eden ve sosyal barışa ciddi katkı sağlayan Türk madencilik sektörü, köyden şehre göçü önleyen, yatırım birim maliyeti dikkate alındığında diğer sektörlere göre 8 kat daha fazla istihdam sağlıyor. Ancak üretilen madenlerin diğer sanayi sektörlerine girdi olduğunu da düşünürsek madencilik sektörünün ekonomimize 45-50 milyar dolarlık katkısı bulunuyor.

Bu kadar stratejik olan sektörde, Türkiye’deki maden ocaklarının hızla yabancıların eline geçiyor. 500-600 bin kişiye istihdam sağlayan, 4,7 milyar dolarlık ihracata imza atan sektörün geleceği açısından bu konuda önlem alınması gerekiyor.

2023′te 15 milyar dolar ihracat hedefine kilitlenen sektörün, markalaşmaya yönelmesi, dış pazar payını genişletmesi gerekiyor. Türkiye maden sektörünün geleceği açısından devletin bu konuda önlem alması çok önemli.

Madencilik sektörünün kamuoyunun henüz çok farkında olmadığı önemli bir sorunu var. Ülkedeki maden ocakları hızla yabancı yatırımcıların eline geçiyor. Madencilik ve doğal taşla bilinen hiçbir ülkede bunun örneği yok. Sektörün kanaat önderleri, ne İtalya’da ne Yunanistan’da maden ocağı işleten yabancı menşeli firmaların bulunmadığına dikkat çekiyorlar. İspanya’da ise sayının, hisse sahibi olarak sadece yüzde 2’lik bir oranına sahip olabiliyorlar. Türkiye’de ise 50-60 kadar doğal taş ocağını Çinliler altın ve metalik madenler ise Kanadalı ve Amerikalı firmaların işlettiği belirtiliyor. Çıkarılan madenler ise en dip fiyatlardan ihraç ediliyor. Devletimizin bu konuda önlem alması Türkiye maden sektörünün geleceği açısından çok önemli.

Bu sektörün kronikleşen bir diğer sorunu ise izin süreçleri… İzinler ve bazı engellemeler sektörün yıllardır çözemediği sorunların başında geliyor. Ayrıca ithal ürün girişine yönelik gerekli tedbirlerin alınmaması da diğer bir sıkıntı olarak dikkat çekiyor.

Bütün bu veriler ve yaşanan sıkıntılara karşılık ‘inadına üretim’ kavramı ile yol alan sektör, ortak hareket etmek gerektiğine vurgu yapıyor.