SÜT ÜRETİCİSİNDE KAYITDIŞI TEDİRGİNLİĞİ

seda kurumsal

 

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği(SETBİR) geçtiğimiz günlerde sektörün karnesi niteliğinde bir rapor açıkladı. Raporda dikkat çekici başlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

2019 yılında üretilen toplam süt miktarının 2018 yılında üretilen toplam süt miktarından yüzde 1 oranında daha düşük gerçekleşerek, 21,9 milyon ton civarında olacağı tahmin edildi. Yılın ilk dokuz ayında bu daralma oranı %2’yi aşmışsa da son çeyrekte çiğ süt fiyatlarındaki artışın da etkisi ile üretimde ciddi bir toparlanma görüldü.

 

2018 yılının ikinci yarısının negatif etkilerinin hissedildiği 2019 yılının ilk yarısının ardından yılın özellikle üçüncü çeyreğindeki toparlanma, 2018 üretim değerlerinin yaklaşık olarak korunacağını gösteriyor.

 

Ancak 2019 yılının ilk dokuz ayında sanayi işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı 7 milyon 297 bin 450 ton oldu. Bu miktar, 2018 yılının aynı döneminde ise 7 milyon 741 bin 84 tondu. Buna göre, 2019 yılının ilk dokuz ayında sanayi işletmeleri tarafından toplanan inek sütünde, 2018 yılının ilk dokuz ayına oranla % 5,7 bir gerileme söz konusu.

 

Ekonomik sıkıntıdan kaynaklanan üretimdeki gerileme Türkiye’nin ekonomisinin yeniden büyüme eğilimine girmesi ile aşılır. Ancak kayıt dışı nedeni ile yaşanan gerileme çok daha sıkıntı verici. Önemli bir oranda süt, maalesef kayıt dışına kaymakta. Çünkü kayıt dışı, bilgi kirliliğinden, korku tacirliğinden beslenmektedir. Bu da bir yandan halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit yaratırken diğer yandan ciddi bir vergi kaybına da yol açmakta.

 

Sektörün dış ticaretine baktığımızda ise 2018 yılının ilk dokuz ayında gerçekleşen 136.369 ton karşılığı 238 milyon 680 bin 466 dolar süt ve süt ürünü ihracatının, 2019 yılının ilk dokuz ayında 163 bin 862 ton karşılığı 274 milyon 660 bin 479 dolar olduğunu görüyoruz.

 

Bu sonuç miktarsal olarak % 20, ton başına ise % 15 bir artışı ifade etmekte. Yılsonu toplamına ise tahmin 2018 yılındaki toplam 192 bin 130 tonluk ihracatın % 20 oranında artarak 230 bin ton seviyesine ulaşacağı yönünde. İhracattaki bu artış, süttozu ve peynir altı suyu tozu ihracatındaki artıştan kaynaklanıyor.

 

Süt ve süt ürünleri ithalatına bakıldığında ise ithalatın 2019 yılının ilk dokuz ayında, 2018 yılına göre miktarsal olarak %43 oranında azaldığı görülüyor. 2019 yılında gerçekleşecek olan toplam ithalatın 12 bin ton civarında kalacağı tahmin ediliyor.

 

Çiğ süt üretiminin 2020 yılında, 2019 yılındaki küçülmeyi telafi ederek ortalama % 5 artacağı tahmin ediliyor. Süt ürünleri ihracatının ise 2020 yılında, 2019 seviyelerinde gerçekleşmesi bekleniyor. 

 İhracatın artmasının rekabet gücümüzün artmasına bağlı olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Rekabet gücümüzü artırmaya yönelik bir toparlanma ise ancak çiğ sütte kalite-fiyat dengesinin sağlanabilmesi ile oluşacağı ifade ediliyor. Bu kapsamda verilecek ihracat desteklemeleri üreticinin elini güçlendirecek. 

Bu yıl yaşanan gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki iç piyasanın düzenlenebilmesi ve sürdürülebilir bir büyüme için en önemli kaldıraç ihracat. Bu hem milli ekonominin ihtiyacı olan döviz girdisini sağlayacak, hem de sektörün tüm paydaşlarının yeni yatırım hevesini teşvik edecek.

Dolayısıyla sektörün vizyonunda ihracatın önemli bir yer tutması gerekirken, uluslararası rekabeti göz önüne aldığımızda ihracatta desteklemelere ihtiyaç var. İhracat içinde özellikle katma değeri yüksek ürünleri de özel bir destekleme kapsamına alarak ton başına ihracat değerimizi ve dolayısı ile ülkemizin sektörel marka değerini yükseltmemiz gerektiği aşikâr…

Süt ürünlerinde ihracatı yıllara göre 300-350 milyon dolar arasında bir seyir izliyor. Sektörün erişmiş olduğu tecrübe, bilgi, teknoloji birikimi ve kapasite çok daha yüksek bir potansiyele sahip. Ancak bu beklentilerin hepsi yurtiçinde süt ve süt ürünü tüketiminin artmasına bağlı. Tüketicinin daha çok süt içmesini, süt ürünü tüketmesi arzu ediliyor. Bu isteniyor ama gelir seviyesinin her geçen gün daraldığı ülkemizde ana gıda maddeleri olan gençlerimizin gelişiminde anahtar rol üstlenen bu ürünlere erişimdeki zorlanma sıkıntı veriyor.

 Bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve tüm duyarlı sivil toplum kuruluşlarının süt ve süt ürünü tüketimini teşvik etmesi konusunda ortak bir yol haritası belirlemesi gerekiyor.