Geçtiğimiz hafta İstanbul’da İhracat Ana Planı açıklandı. Türkiye, 2023 yılı için belirlediği 226,6 milyar dolar ihracat hedefine bu plan ile yol alacak.
11. Kalkınma Planı ile entegre olarak hazırlanan Ana Plan’da en heyecan verici başlık dijitalleşme adına atılan adımlar…
İhtisas serbest bölgelerine odaklanılan çalışmada, “hedef ülke- hedef sektör” modeli uygulandı. Bu kapsamda İhracat Ana Planı’nda 5 sektör ve 17 ülke seçildi. Bu sektör ve ülkelere yönelik ihracat yapan firmalara Eximbank üzerinden ek destek sağlanacak.
TİCARET Sohbetleri köşemin bu haftaki konuğu olan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Ana Plan’ın bütün ayrıntılarını konuştuk.
-Geçtiğimiz hafta İhracat Ana Planı’nı açıkladınız. Planın satır başlarını tekrardan hatırlayalım mı?
‘Hedef ülke, hedef sektör’ seçtik. Hedef ülkeleri seçerken dünya trendlerini de göz önüne aldık. Seçtiğimiz bu ülkeler dünya gayrisafi gelirinin yüzde 60’ını, dünya ithalatının yüzde 43,7’sini ve bizim ihracatımızdan da yüzde 25,2 pay alan ülkeler konumunda.
İhracatımızın dünya ihracatından aldığı pay binde 8,7. Bu hedef seçtiğimiz ülkelerde ihracatımızın payı binde 5. Dolayısıyla bu hedef ülkelerdeki payımızı önce 2 katına çıkaralım diye bir yol haritası çizdik. Burada yüzde 1’e çıkmayı hedefledik.
-Hedef sektörleri neye göre seçtiniz?
Dünyadaki trende ve dünyada ticaret hacmi yükselen sektörlere baktık, Türkiye’nin yerine baktık. Sanayi Bakanlığı’nın da teknoloji odaklı sanayi hamlesi programı var, bu yıl da teşvikleri var, ana plan bununla da örtüşsün istedik. Teşvik derken; ihracat teşvikleri ve yatırım teşvikleri. Çünkü yatırım, üretim ve atılım diyoruz. Bu bir süreç ve birbirlerini tamamlayıcı bir zincir olması gerekiyor.
Buradaki hedef sektörlerimizi seçtik, 5 sektör, 17 ülkeye odaklandık. Mevcut desteklerimizi, dijitalleşmemizi ve sigorta modelleri üzerinde Eximbank desteklerini nasıl artırabiliriz buna baktık. Bir de hedef ülke ve hedef sektörde Bakanlığımızın desteklerini 5 puan daha artıralım, bunlara 5 puan daha fazla destek verelim diye yola çıktık.
TÜRKİYE’NİN DİJİTALLEŞME TRENİNİ KAÇIRMA LÜKSÜ YOK
Dünya bir dönüşümden geçiyor, yani bütün yaşam tarzlarımızı, ekonomimizi, her şeyimizi etkileyen, dünya ekonomisini etkileyen bir dijital dönüşümden geçiyoruz. Yani şu anda güncel yaşantımıza robotlar da girdi, yapay zeka da girdi. Ucunu bucağını göremediğimiz bir dijitalleşmeye doğru gidiyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin bu treni kaçırma lüksü yok. Türkiye bu teknoloji dönüşümünün içinde yer almak zorunda. Tabii bu doğrultuda Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın ciddi hamleleri, çalışmaları var ekibiyle beraber. Biz de ihracatımızda bu yöne ağırlık vererek, desteklerimizi, teşviklerimizi bu yönde çeşitlendirerek, ayrıca ihtisas serbest bölgelerinde bu yönde yabancı yatırım çekecek destekler vererek teknoloji ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Bunun dışında Milli Eğitim Bakanımızla ortak bir çalışmamız var, dış ticaret meslek liseleri üzerine odaklanacağız
-Ana plan kaç yılı, hangi sektör ve ülkeleri kapsıyor?
2023 yılına kadar olan dönemi kapsıyor. 17 hedef ülkeler; ABD, Brezilya, Çin, Etiyopya, Fas, Güney Amerika, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, Japonya, Kenya, Malezya, Meksika, Özbekistan, Rusya ve Şili. Hedef sektörler ise Otomotiv, kimya, makine, elektrik elektronik ve gıda.
-Dış ticaret meslek liseleri hakkında biraz daha bilgi paylaşmanızı istesem…
İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinin ötesinde İspanyolca, Çince, Japonca ve Rusça eğitim veren dış ticaret meslek liseleri olsun. Uluslararası ilişkiler bölümlerine gittikleri zaman hazır gitsinler istiyoruz. Çünkü oradan gelen çocuklar zayıf geliyor, tecrübesiz geliyor. Biz bunlara saha tecrübesi verelim, gerekirse burs verelim, eğitim imkânlarını ve bu eğitim desteklerini gerek Bakanlığımız, gerek TİM, ihracatçı birlikleri de eğitim alanında bunlara destek verebilecekler.
Bakanlığımızın kendi dijitalleşme programları var, bunların çoğunu gümrüklerde yaptık ve yapıyoruz. Artık ihracatımızın tamamı kağıtsız ortamda. Dijitalleşmeye 169 evrakı aldık, teminat mektuplarını e-teminat mektubuna çevirme imkânı bulduk. Ama hala bankalarımız süre uzatımı istedi, birkaç bankadan yüzde 100 alabiliyoruz. Ama hepsi; biz hazır değiliz, biraz süre uzatımı istiyoruz dediler. Ama bunu Eximbank teminatlarında kullanacağız, usulsüzlükleri de önlemiş oluyoruz, firmaların ek maliyetlerini de önlemiş oluyoruz.
-Ana planı incelediğimizde Akıllı İhracat Platformu var. Bununla ilgili ayrıntılar neler?
Akıllı İhracat Platformu diye yeni bir çalışmamız var. Bundan önce bizim bütün ihracat desteklerini, dahilde işleme rejimi, vergi, resim, harç istisnası, bu kredilendirilmiş belgesiz ihracatlar, bunların tamamını otomasyon sistemine alıyoruz. Artık firmalar bütün devlet desteklerini on-line olarak alıp devlet desteklerinden yararlanabilecekler, bu programı bu sene tamamlayacağız. Yetiştireceğiz inşallah.
Bunun dışında ticaret müşavirleri ağı programımız var. Ticaret müşavirleri ağı programımızı da 2019’a yetiştirmeyi planlıyoruz.
Burada da Bakanlığımızla bütün ticaret müşavirleri artık online irtibat halinde olacak ve bu müşavirler aynı zamanda ihracatçı firmalarımızla da irtibat halinde olacak. Müşavire danışın hatları olacak, onlarla bu platformda kendileri sorularını sorabilecekler. Müşavirlerle video konferans yoluyla da yine bu platform üzerinden yüz yüze görüşme imkânı bulacaklar. Bakanlığımızla sürekli bir etki analizi, raporlama yapma imkânımız da olacak. Şu anda da başladığımız bir sistemi, bunu online sisteme dahil edeceğiz.
ASLINDA TEKNOLOJİ SAVAŞLARI YAŞANIYOR
-Ticaret savaşları var, yüksek ticaret bariyerleri uygulanıyor, tarife dışı engeller var. Amerika pazarında şu anda sıkıntılı bir süreç yaşanıyor.
Zaten küresel ekonomideki gelişmelerden yola çıktık. 2001’den 2018’e kadar Amerika’nın dünya ihracatından aldığı pay 11,9’dan 8,6’ya düşmüş. Çin’in ise 4,3’den 12,9’a çıkmış. Yani Amerika 11,9’dan 8,6’ya düşüyor, Çin 4,3’den 12,9’a çıkıyor. Yani bir eksen kayması var. Bu arada Japonya 6,6’dan 3,8’e düşüyor, Almanya 9.3’ten 8’e düşüyor, kendini en fazla koruyabilen Almanya, ama onda da düşme var. Bundan da önemlisi; şurada yüksek teknoloji ihracatı var dolar olarak. 2001-2017, 2018 aslında bu rakam; Çin 49 milyar dolardan 504 milyar dolara çıkıyor. Amerika ise 176 milyar dolardan 110 milyar dolara düşüyor. Şu anda Amerika, Almanya, Japonya’nın toplamından fazla Çin yüksek teknoloji ürün ihracatında ve toplamının 1,5 katı. Dolayısıyla esasında bu teknoloji savaşları.
Bunları da muhakkak çalışmalarımızda göz önüne aldık, dolayısıyla teknolojiye odaklanmazsak treni çoktan kaçırmış olacağız, yani dünya çok hızlı bir dönüşümden geçiyor. Burada bu dönüşüm sürecinde, belki 15-20 yılda bugün gördüğümüz yapay zekâyı, robotları çok daha fazla hayatımızda göreceğiz. Dünyada da bu gelişimi, bu teknolojiyi yakalayabilen ülkeler, bir de buna seyirci kalan ülkeler olacak. Biz yakalayabilen ülkeler içinde olmak üzere hedeflerimizi çiziyoruz, yolumuza devam ediyoruz, desteklerimizi o yönde yöneltiyoruz.
Akıllı İhracat Platformumuz, içinde yapay zekâların olduğu, çok farklı, yani en ileri teknolojilerin kullanıldığı çok büyük bir platformdan bahsediyoruz.
-KOBİ’ler buna ne kadar hazır? Sistemi nasıl işleyecek?
Bunları KOBİ’lerimiz hazır olsun diye yapıyoruz. KOBİ’ler çok basit olarak kullanabilecek. Kayıt için sunduğumuz formatlar anlaşılır ve basit olacak. İhracatçılara ve buraya, bu platforma kayıt olduktan sonra diyecek ki; “Benim bu ürünüm var, bunu satmak istiyorum.” O platforma girdiği andan itibaren bu ürünün bütün ithalatçı ülkeler, bu ürünle ilgili uygulanan gümrükler, ilave vergiler, damping önlemleri gibi yaklaşık 50’ye yakın sorunun cevabı önüne gelecek. B2B’leri de sanal B2B haline getiriyoruz. Bu Akıllı İhracat Platformu’nda 7/24 aklına gelen bir soruyu sorup cevap alabilecek.
-Ana planda kadın ve genç ihracatçılara yönelik ayrı bir hassasiyet var.
Evet. Kadın ve genç girişimcilerimize yönelik çalışmalarımız var, ticaret ihracat akademisi kurguluyoruz. Aynı zamanda melek yatırımcıları bir araya getirdiğimiz melek yatırımcı ağı oluşturuyoruz.
Bir de mikro ihracatçılarla ilgili il bazında bir çalışmamız var. Üç pilot il seçtik, sonra 16 il, sonra Türkiye geneline uygulayacağız.
Ticaret sicilinde kayıtlı firmalar o ilde, ilk Adana’da başladık. Kaç firma varsa bunların kaçı ihracatçı? Üretici olup da hiç ihracatçı olmamış firmalarla bire-bir toplantılar gerçekleştiriyoruz ve bu toplantılarda niçin ihracatçı olmadıklarını, onların beklentilerini öğreniyoruz. Onların ihracatçı olabilmesi için desteklerimizi, stratejimizi geliştiriyoruz.
Ayrıca, TİM ve TOBB’la beraber ihracat destek ofislerini kuruyoruz. Şu ana kadar Türkiye genelinde 31 ihracat destek ofisi açtık, bunu da 81 ile yayacağız. İhracat yapmak isteyen herkesin danışabileceği, sorularına cevap alabileceği, zaten İhracat Genel Müdürlüğümüzle paralel çalışan, onunla çalışan bir sistemimiz var.
Bunun dışında e-ihracatı geliştirmek üzere stratejilerimiz, kurgularımız var. Dünyada yaklaşık 2 trilyon 840 milyar dolara ulaşmış e-ticaret hacmi, Türkiye’de 6,5 milyar dolar civarında. Buradan ne kadar pay alabiliriz, ihracatçıya nasıl destek olabiliriz, gümrük süreçlerinde ne yapabiliriz, lojistikte ne yapabiliriz? Ulaştırma Bakanlığımızla da bu e-
-Para birimiyle ilgili çalışmalarınız neler?
Blockchain uygulamalarımız var. Biz kamuda biliyorsunuz blockchain uygulamasını ilk başlatan bakanlık bizim Bakanlığımız. Ve biz bütün ihracat süreçlerinin blockchain’e taşınabileceğini düşünüyoruz, bu yönde de çalışmalarımız var. Tabii sanal paralarla ilgili, o bizi aşar, daha başka bakanlıkların görev alanına giriyor, ama blockchain sistemini biz kendi sistemimize dahil etmek üzere çalışmalara başladık. Hatta Singapur’la ortak bir çalışmamız var. Çünkü blockchain konusunda Singapur dünyada lider ülkelerden birisi…
Bunun dışında biliyorsunuz ihracatçılarımızın, özellikle gıda sektörünün ki; bizim hedef sektörler içinde de var, bu test ve analizlerden yılmış durumdalar, bazıları mükerrer. Bunu da zeytinyağını bir örnek olarak Tarım Bakanlığıyla beraber bir çalışma başlattık. Bütün analizleri, testleri blockchain üzerinde saklamak üzere, bu çalışmamız da iyi gidiyor. Bunu geliştirerek devam edeceğiz
-Zaman zaman sektörel tanıtım gruplarının yeniden oluşturulması talebini ihracatçılardan dinliyoruz. Bu konudaki yol haritanız nedir?
Biz tek bir çatı altında toplayarak esasında onları güçlendirdik. Yani herkeste bir birim güç varken, onların hepsini bir araya getirip 100 birim güçlendirdik. Herhangi bir tanıtım grubundan, herhangi bir sektörden biz kendi sektörümüzle ilgili şu tarafını yapmak istiyoruz diye gelen hiçbir öneriyi geri çevirmedik, çevirmeyeceğiz. Yani onlar oturdukları yerden ya bizim para bizde kalsaydı biz de onu ömür billah kullanmasaydık da şurada dursaydı… Yok öyle bir şey. Projesi olan herkesi destekliyoruz. Herkes kendine göre bir tanıtım üstlenirse yanlışlık da olabilir. Biz sektörlerin ve ürünlerin tanıtımına odaklanmış durumdayız. Ama o sektörden, ihracatçı birimlerinden gelen bütün tekliflere açığız, kimseyi reddetmiyoruz.
-5 sektör, 17 ülkede ne kadarlık bir ihracat artışı bekliyorsunuz?
Şimdi o ülkelerde bizim ihracatımızın payı, dünya ihracatında binde 8.7 iken bu ülkelerde binde 5. Bu binde 5’i 2023 yılına kadar yüzde 100 artıralım, yüzde 1 yapalım diyoruz. Birinci hedefimiz bu.
İHRACATÇIYA “DESTEK TÜNELİ”
-Teknoloji özelinde baktığımızda ne gibi destekler var?
Bir firma yüksek teknolojili ürün üretiyorsa, Türkiye’de şu an alabileceği en düşük faizli TL anlamında krediyi Eximbank’tan alabiliyor.
Şu anda vadesi 1 yıla kadar. Bizim desteklerimiz, 3 kategoride konumlandırıyoruz ihracat desteklerimizi, biz buna destek tüneli diyoruz. Birinci aşama, ihracata hazırlık aşaması. İkinci aşama, ihracatta pazarlama ve tutundurma aşaması. Üçüncü aşama, tasarım, markalaşma ve teknoloji aşaması dediğimiz aşama.
Dolayısıyla firmaları ihracata hazırlık aşamasından alıp pazarlarda derinleştirip, tutundurup pazarlama yaptırıp, daha sonra da firmalarımızın en son markalaşıp tasarımlı ürünleri ihracat ettiği aşamalarda çeşitli destek programlarımız var.
Bu çerçevede, tabi ihracata hazırlık aşamasını çok kısaca hemen öz bir şekilde sunmak istiyorum sizlere.
İhracata hazırlık aşaması, bizim uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi programımız çerçevesinde oluyor, yani daha dışarıya açılmamış, dışarıyla henüz yüzleşmemiş firmalarımızla, ama potansiyel olan firmalarımızı bir STK önderliğinde kendi üyelerini alıp bir projeyle Bakanlığımıza müracaat ettikleri zaman, bu firmalara eğitim, danışmanlık, önce onların ihtiyaç analizlerini yapıyoruz. Her firmanın neden ihracat yapamadığı konusundaki eksiklikleri nelerdir, bu konuda önce bu ihtiyaç analizleri yapılıyor. Daha sonra bu ihtiyaçların giderilmesine yönelik eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriliyor. Daha sonra bu firmalar ticaret heyetlerine, yurt dışından gelen iş birliği kuruluşlarına götürülüyor, yurt dışıyla temas sağlanıyor. Dışarıdan misafirler getiriliyor, alım heyetleriyle, yine bu yurt dışındaki yabancı alıcılarla temaslar sağlanıyor. Bu anlamda ur-ge dediğimiz firmalarımızı uluslararası rekabetçiliğe hazırlıyoruz.
-Ana Planda sizi en fazla heyecanlandıran kısmı o zaman dijitalleşme.
Kesinlikle. Yani o kadar kolaylık getiriyoruz ki biz hayatlarına, yani ihracatı bilmeyen adamı ihracatçı yapacak. Onu alıcıyla buluşturacak platformlar oluşturuyoruz. Desteklerin tamamıyla otomasyona alıyoruz, müşavir ağını otomasyona alıyoruz, müşavirle yüz yüze görüşme ortamları sağlıyoruz gene online sistem üzerinden. Yani göreve geldiğim günden beri doğru işler yapmak, Türkiye için güzel işler yapmak, ihracatı artırmak, ticareti kolaylaştırmak ve şeffaflaştırmak üzerine iyi şeyler yapmaya gayret ediyoruz, Allah da izin verirse gene bu doğrultuda devam edeceğiz. Sektörü dinleyerek, iki tarafı da dinleyerek karar almaya çalışıyoruz, tek taraflı kararlar almamaya çalışıyoruz.
EXİMBANK RİSKLİ PAZARLARDAKİ ALACAK RİSKİNİ ÜSTLENECEK
Pekcan ile yaptığımız sohbete eşlik eden Eximbank Genel Müdürü Enis Gültekin de başta müteahhitlik sektörü olmak üzere riskli pazarlarda iş yapan firmaların risk alacaklarını üstleneceklerini söyledi. Gültekin bu konuda ve yapacakları diğer çalışmalar hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sigortaladığımız ihracat alacaklarında yılda yaklaşık 17 milyar dolarlık bir hacmimiz var. Bu yılın sonunda bunu 19 milyar dolara çıkartacağız. Buradaki en büyük ihracatçılara desteğimiz de, riskli pazarlara açılırken, özellikle Afrika, Orta Asya ve Uzak Asya ülkelerine ihracat yaparken alacak riskini biz üstleniyoruz.
Siz malları satın, bizden sigorta yaptırın, bu da yaklaşık binde 3,5-4 civarında bir maliyette, yani 1 milyon dolarlık bir satışın bir ihracatçımız 3500-4000 dolara sigortalatabiliyor. Bu imkânlarımızı genişleterek ihracatçılarımızın riskli pazarlara daha rahat açılmasını sağlamaya çalışacağız ve bu yöndeki hedeflerimizi de adım adım gerçekleştiriyoruz.
Eximbank olarak finansman, artı sigorta desteklerimizin toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 26. Yani her 100 birimlik ihracat içerisinde 26 birimi Eximbank tarafından destekleniyor. Bunu 2023 hedefleri doğrultunda yüzde 29’a çıkartmayı düşünüyoruz.
Bu yılsonu itibarıyla 48,4 milyar dolarlık bir toplam destek hedefimiz var, bunu 2023’e geldiğimizde 74,2 milyar dolara çıkartmayı düşünüyoruz.
Eximbank’ın 11 bin 500 ihracatçı müşterisi var, bunu da 2023′e kadar kademeli olarak 15 bin 500’e çıkarmayı düşünüyoruz. Bu kapsamda yeni ürünlerimizi devreye sokacağız.
Özellikle sigorta tarafında müteahhitlerimize yönelik yurt dışındaki politik risklere karşı, yani iş aldıkları, hizmet götürdükleri yerlerde, proje aldıkları yerlerde, o ülkelerin hem savaş olabilir, hem kamulaştırma olabilir, buna benzer politik sebeplerden dolayı karşılaşacakları riskleri Eximbank üstelenecek.
Tabi biz de bu riskleri üstleniyoruz, ama biz de bunları yurt dışındaki reasürörlerle paylaşıyoruz, bu böyle model, bu tamamen bizim üstümüze kalan bir risk söz konusu değil, sigortacılık dünyası bu şekilde işliyor. Bu yeni ürünlerimizle, müteahhitlere yönelik ürünlerimizle politik riskleri bertaraf etmiş olacağız.
Bunun dışında, yurt dışında iş yapacak olan yine müteahhitlerimize yönelik teminat mektubu programlarımız, surety bond dediğimiz kefalet sigortası programlarımız, bunları devreye alacağız.
Diğer ihracat destek kuruluşlarının, Eximbank’ların yapmış olduğu işte akreditif teyit sigortası gibi, finansal kuruluşlar alıcı sigortası gibi, bunun dışında diğer konvansiyonel bütün sigorta şirketlerinin yaptığı, ama bizde olmayan farklı ürünleri de devreye alarak sigorta tarafımızla tabana yayılmaya çalışacağız.”