GAYRİMENKUL PİYASASININ GÜNDEMİ; İSTİKRAR

 

 

 

seda kurumsal

GÜNDEME DAİR…

Yarının ihtiyaçlarını göz önüne alan, iyi tasarlanmış, çevre, sağlık, eğitim, ulaşım, spor ve idari altyapıları ile yaşanabilir şehirler kurmak tüm dünyanın gündeminde. Gelişmiş ülkeler konut ve şehirleşme sorununu büyük ölçüde çözmüş durumda. Türkiye ise,  kontrolsüz şehirleşmenin getirdiği sorunları çözmek üzere son yıllarda kararlı politikalarla harekete geçti.

Birleşmiş Milletler raporuna göre; Türkiye’nin nüfusunun 2030 yılında 88 milyon, 2050 yılında ise 95 milyon kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor. Kentlerin başarıyla yenilenmesi için evlerin, kamusal alanların, ulaşımın ve ticari gelişimin bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekiyor. Yatırım açısından da, gayrimenkul ve altyapının etkileşimi reel varlıklar açısından geniş yatırım fırsatları sunuyor.

Bu süreçte Kentsel Dönüşüm, önemli bir fırsat niteliği taşıyor. Türkiye, fırsatı en ideal şekilde değerlendirmek üzere yapısal düzenlemeler gerçekleştirmek zorunda. Bu çerçevede yapılması gerekenler; imar mevzuatının yeni baştan ele alınmalı, yapılaşma tercihleri tarihi ve çevresel doku gözetilerek değerlendirilmesi, Kentsel Dönüşüm ’ün bina bazlı ele alınmaması; dönüşüm bütünsel bazda, kentsel altyapı, yeşil alan ihtiyacı ile başta mülkiyet hakkı olmak üzere bölge sakinlerinin tüm hakları gözetilerek planlanması, kentsel dönüşüm alanlarındaki mevcut sosyal ve kültürel mozaiğin de korunmasına özen gösterilmesi, planlama aşamasında inşaat atıklarının çevresel etkileri ve geri kazanımları da dikkate alınması olarak sıralanıyor. Gayrimenkul sektörünün ortak isteği ise; 2019 yılında ekonomik ve siyasi istikrarın sürmesi…

Türkiye’de gecekondulaşma henüz tam anlamıyla bitmese bile eskiye göre çok mesafe kat edildi. Bundan sonra ne yapmak lazım diye bakıldığında; Kentsel Dönüşüm sürecini, tüm sıkıntılara rağmen fırsata çevirmemiz gerekiyor. Şehirlerin planlanırken şehir plancılığını hep ihmal ediliyor. Sonra da diyoruz ki, ‘Londra’nın parkları bahçeleri 1946 yılında planlanmış ve sağlıklı bir şekilde de korunarak geliştirilmiş!..

Geçtiğimiz günlerde sohbet etme imkanı bulduğum sektörün kanaat önderleri; Türkiye konut sektöründe orta ve orta alt gruba ait konut ihtiyacının yoğun olarak sürdüğünü vurguluyorlar ve ana hatlarıyla şu değerlendirmeleri yapıyorlar:

 “Orta üst ve lüks segmente ise talebin orta alt segmente göre biraz yavaşlamakta olduğu söylenebilir. Ancak yatırım amacıyla hareket eden gerçek ve tüzel markalı, belli standartların üstündeki lüks konut talebi de bu segmenti canlı tutuyor. Ticari konut pazarı ise ekonomideki gelişmelerden ve ticari hayattan daha fazla etkilenir bir tutum sergilemek ile birlikte gerek demografik etkenler gerekse sağlanan belli bir büyüme hızı neticesinde canlı kalabilmektedir. Türkiye gayrimenkul sektörü, büyüyen Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olmaya devam edecektir. Demografik ve ekonomik gelişmeler göz önüne alınıp dünya ile kıyaslandığında sektörün daha çok potansiyel içerdiği görülüyor. Gerek ülkemiz gerekse sektörle ilgili istikrar ve dinamik yapı devam ettikçe, sektörde orta vadede eğilim büyüme yolunda olacaktır.”

Türkiye genelinde taşınmaz fiyatlarına bakıldığında ‘gayrimenkul piyasasının’, dinamikliğin yanı sıra denge fiyatını da yakalamaya çalıştığı görülüyor. Türkiye konut piyasasında alt pazarlar bazında rasyonelleşen eğilimler görülüyor. Özellikle fiyat hareketlerinde gerektiğinde ‘düzeltme’ gerektiğinde de ‘artışlar’ görülebiliyor. Konut yapı izinlerinin piyasa beklentilerine göre yükleniciler tarafından azaltılıp-çoğaltılması dinamik bir şekilde sürüyor. Tüketicinin giderek daha rasyonel kararlar vererek sadece fiyat kıstasına  bakmadığı, yapı kalitesi, malzemesi, ulaşım kolaylığı gibi pek çok unsuru değerlendirdiği görülüyor. Yabancı yatırımcıların ise sadece konut niteliği ve niceliğine değil aynı zamanda mülk edindikleri şehri ‘bir yaşam alanı’ olarak görmelerinin etkileri de dikkat çekiyor. Bunun en tipik örneği; İstanbul’da görülen yabancılara yönelik konut satışları… Ancak sektör, gayrimenkule dayalı finansal ürünlerin yaygınlaştırılması ve sektöre özel bir bankanın kurulmasını ve Kentsel Dönüşüm hızının arttırılmasını istiyor. 

Geçtiğimiz yıl uygulanan süreli teşviklerin kalıcı olarak uygulanmasının sektördeki büyümede süreklilik sağlayacağını ifade eden kanaat önderlerinin ortak talebi; yabancılara konut satışının ihracat kalemi olarak sayılmasını ve müteahhit enflasyonuna çözüm bulunması…