Üreticiler açısından Ocak ayı oldukça zordu. Kış koşulları ile mücadele etmek zorunda kalan üretici, bu ay içinde yaşanan tabii afetlerden de büyük oranda etkilendi.
Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, İzmir, Manisa ve Aydın’da gerçekleşen aşırı yağışlar, tarım alanlarını su altında bıraktı. Birçok ilçede bir yılda alınan yağış birkaç günde gerçekleşti. Hatay, Adana, Mersin, İzmir, Manisa ve Tokat’ta aşırı yağışlar nedeniyle bazı baraj kapaklarının açıldığı okuduk.
Özellikle Adana’da açılan baraj kapakları nedeniyle meyve bulunan başta portakal ve mandalina bahçeleri olmak üzere bahçeler, seralar ve ekili alanlar su altında kaldı.
Hem Akdeniz hem Ege Bölgesi’nde gerçekleşen aşırı yağış, narenciye bahçelerinde hasadı yapılmamış ürüne, tarlada ekili olan veya hasadı yaklaşmış kışlık sebze ürünlerine ciddi zarar verdi. Akdeniz Bölgesi’nde, özellikle Antalya’da gerçekleşen fırtına ve hortum ise seraları kelimenin tam anlamıyla vurdu.
Afetler nedeniyle ürün kayıplarının yaşanması sonucunda arzda meydana gelen daralma haliyle ürün fiyatlarına yansıdı. Ocak ayında, markette 42 ürünün 31’inde fiyat artışı, 7’sinde fiyat azalışı, üreticilerde ise 34 ürünün 23’ünde fiyat artışı meydana geldi.
Yaşanan afetler nedeniyle ürününü kaybeden, serası yıkılan, tarlası sular altında kalan üretici; borcunu nasıl ödeyeceğini, yaralarını nasıl saracağını kara kara düşünüyor. Bir taraftan da hasar tespit çalışmaları devam etmekte. Hala yaşanan tabii afetlerin verdiği zararın büyüklüğünü tam olarak bilinmiyor. Afet yaşayan üreticinin yaralarının bir an önce sarılması gerekiyor. Üretimin sürmesi için bu şart. Üreticiyi tarlada tutmak, üretimde kalmasını sağlamak gerekiyor.
Öte yandan yaşanan doğal afetler, afet olmayan bölgelerimizde de kış koşulları ve aşırı yağışlar, tarımda üretimi zorlaştırdı. Piyasaya sunulan üründeki azalma nedeniyle arz talep dengesi bozuldu.
Halen çiftçi, ürün toplamak için tarlasına, bahçesine giremiyor. Yağışlar nedeniyle ürüne ilaç ve gübre atamayan üretici kesimi var. Bütün bunlar üreticinin maliyetlerini artırıyor. Bunun yanı sıra girdi maliyetleri de üreticilerimizi zorluyor.
Unutulmamalı ki; özellikle kış aylarında arzın önemli bir kısmı örtü altından sağlanıyor. Ayrıca seralarda kullanılan ip, naylonun yanı sıra, fide, ilaç, gübre, elektrik gibi girdilerde geçen yıldan bu yana yaşanan artış maliyetleri yükseltti. Üreticiden markete yaşanan süreçteki nakliye, ambalajlama gibi unsurlarda görülen maliyet artışları da ister istemez tüketici fiyatlarına yansıyor. Maliyetleri artıran bir diğer neden olarak ise kış koşulları yüzünden fire oranlarının yükselmesi gösteriliyor. Bu saydıklarım böyle uzayıp gidiyor.
Görünen o ki, anlık destekler değil uzun vadeli ve afetleri de dikkate alan bir tarım politikası gerekiyor.