Helal kavramı ilk başta yalnızca gıda ürünleri ile ilişkilendirilirken, günümüzde gıdanın yanı sıra tekstil, kozmetik, eczacılık ürünleri ve hizmetler gibi sektörel olarak çok geniş bir alana hitap ediyor. Helal belgesine sahip gıda ürünleri pazarı 1,2 trilyon dolarlık bir pazar oluştururken, buna tekstil, eczacılık ürünleri, kozmetik gibi ürünler ile turizm ve seyahat gibi hizmet sektörlerinin de eklenmesiyle helal pazarı 2 trilyon doları buluyor. Ürün ve hizmetlere finans sektörünü de içine kattığınızda helal ekonomisi küresel çapta 4,2 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşıyor. Ancak bu pazarda hâlihazırda tüm İslam âlemince kabul gören ortak bir yapı kurulamaması dikkat çekiyor. Bu alandaki parçalı yapının aşılması için helal standartları ve belgelendirme konusunda küresel seviyede ortak bir yaklaşım sergilenmesi ve uygulamada yeknesaklığın sağlanması gerekiyor.
Ticaret Bakanlığı’nın ilgili kurumu olarak hizmet veren Helal Akreditasyon Kurumu(HAK) Genel Sekreteri Hasan Sağkol, kuruluşunda Türkiye’nin de çabalarının yoğun olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın(İİT) ilgili kuruluşu İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü(SMIIC) çatısı altında helal ürün ve hizmetlerin standardizasyonu konusunda ortak bir dilin oluşturulmasının hayati öneme sahip olduğunu söyledi.
HELAL BELGELENDİRMEDEKİ PARÇALI YAPI
Helal ürün pazarının dünyada ve Türkiye’deki gelişimi konusunda yaşanan gelişmeleri TİCARET Gazetesi’ne değerlendiren Sağkol, “Küresel düzeyde helal ürün ticaretinin artması farklı helal standartları ve belgelendirme sistemlerinin uluslararası ticaret üzerinde yarattığı engellerin belirginleşmesine yol açtı. Bu engellerden bahsedecek olursak, örneğin üreticiler için ihracata konu ürün için hedef pazara göre birden fazla belge alma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu da hem tüketici fiyatına da yansıtılan ilave maliyet nedeniyle tüketici için refah kaybı üretici açısından da pazara giriş engeli yaratmakta. Daha da önemlisi, imani boyutu da bulunan, tüketicinin korunması yükümlülüğü bulunan belgelendirme kuruluşlarının yetkinliğidir. Dünyada sayısı 350-400 arasında değişen Helal Uygunluk Değerlendirme kuruluşları kimi zaman birbirinden farklı standartlara göre kimi zaman da herhangi bir standart belirlemeden sadece kendi belirledikleri kaideler ile belgelendirme yapmaktadır. Bu alandaki parçalı yapının aşılması için helal standartları ve belgelendirme konusunda küresel seviyede ortak bir yaklaşım sergilenmesi ve uygulamada yeknesaklığın sağlanması gereklilik arz etmekte” dedi.
HELAL STANDART VE BELGELENDİRMEDE KÜRESEL YAKLAŞIM
Dünya genelinde Helal belgelendirmenin yerel, ulusal ve bölgesel olmak üzere 3 ölçekte yapıldığına değinen Sağkol, “Bu durum da ilave maliyetler ve tüketici güven kaybına yol açıyor. Bugün Helal dışındaki alanlarda standartlar uluslararası düzeyde tüm ülkelerin katılımıyla hazırlanmakta; yerel düzeyde uyumlaştırılarak (harmonize edilerek) uygulanmakta. Standardizasyonun amacı da her ülke ve paydaş için ortak bir dil oluşturmaktadır. Helal diğer alanlardaki standardizasyon faaliyetlerine göre nispeten yeni bir alan olarak karşımıza çıkmakta. Kuruluşunda ülkemiz çabalarının da yoğun olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) ilgili kuruluşu İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) çatısı altında helal ürün ve hizmetlerin standardizasyonu konusunda ortak bir dil oluşturulmasının hayati öneme sahip olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Dünya genelinde yaygın helal ürün standartlarının ve bu alanda devletlerarası akreditasyona dayanan güvenilir bir belgelendirme sisteminin tesisine yönelik çalışmaların SMIIC bünyesinde gerçekleştirildiğini anlatan Sağkol, “Standart, Akreditasyon ve Metroloji alanlarında İslam dünyasına ortak bir platform sunun SMIIC tarafından İİT/SMIIC1: Helal Gıdaya İlişkin Genel Kurallar, İİT/SMIIC2: Helal Sertifikası Veren Kuruluşlar Hakkında Rehber ve İİT/SMIIC3: Helal Belgelendirme Kuruluşlarını Akredite Eden Helal Akreditasyon Kuruluşu Hakkında Rehber olmak üzere üç önemli doküman aracılığıyla hâlihazırda bir zemin hazırlamış bulunmakta. SMIIC bünyesinde helal belgelerinin karşılıklı tanınmasına zemin teşkil edecek bir helal akreditasyon sisteminin oluşturulması ile beraber İİT üyesi ülkelerin akreditasyon kuruluşları arasında eş değerlendirme süreci başlayacak ve bunun nihayetinde eş değerlendirmeye katılan akreditasyon kuruluşları arasında karşılıklı tanıma hayata geçecek. Böylelikle helal ticaretin önündeki engeller büyük ölçüde kalkacak, mükerrer belgelendirmeye gerek kalmayacağından maliyetler düşecek, fıkhi ve bilimsel temelleri sağlam ortak standartlara dayanan belgelendirme ile Müslümanların gönül rahatlığıyla bu ürün ve hizmetlerden yararlanması sağlanacak” diye konuştu.
HAK’IN HEDEFİ; DÜNYA PAZARINI YÖNLENDİREBİLMEK
HAK olarak hedeflerinin Türkiye’nin bilgi birikimi ve insan gücüyle Dünya helal pazarını yönlendiren bir konuma gelmesi olduğuna dikkat çeken Sağkol, “Ticaret Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olarak geçtiğimiz sene ülkemizde helal ürün ve hizmetlerin belgelendirmesinin akreditasyonu konusunda tek yetkili kuruluş olarak yola çıktık. Akreditasyon faaliyetlerimizi küresel bir vizyon ile Türkiye sınırları dışında da gerçekleştireceğiz. Bununla beraber, ulusal ve uluslararası seviyede helal kavramına dair farkındalığının artırılması için de çalışıyoruz. Helal ürün ve hizmetler ile bunların belgelendirilmesi ve akreditasyonu konusunda dünyadaki gelişmeleri takip edebilecek ve ülke çıkarları doğrultusunda süratle pozisyon alabilecek bir yapı kurmaktayız. Bugün dünyada kabul gören ve saygın akreditasyon kurumları işlerini belli standartlar çerçevesinde yapmaktadır. HAK olarak; objektiflik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve izlenebilirlik prensiplerini akreditasyon süreçlerimizde benimseyerek teknoloji ile harmanlayacağız. HAK sadece Türkiye pazarını hedeflemediğinden kurumsal altyapısını da dünyaya hizmet edecek şekilde kurma gayretindeyiz” diye konuştu.
HELAL BELGELENDİRMENİN TARİHÇESİ
Helal belgelendirmenin ilk olarak nüfusunun yüzde 40’a yakını gayrimüslim olan Malezya’da ortaya çıktığına değinen Sağkol, gelişim sürecini şöyle anlattı:
“Bildiğiniz üzere helal kavramı dinimizce yasaklanmamış, izin verilen anlamındadır. Ancak günümüzde üretim ve tedarik süreçlerinin gittikçe küreselleşmesi ve kompleks hale gelmesi sonucunda sadece Müslüman değil, tüm tüketiciler açısından ürün ve hizmetlerin içeriği önem kazanmıştır. Bu itibarla, helal belgesi bir ürün veya hizmetin Müslüman tüketicinin inançlarına uygunluğu noktasında bir bilgilendirme sunmakta, güvence olmaktadır.
Helal belgelendirme ilk olarak nüfusunun % 40’a yakını gayrimüslim olan Malezya’da ortaya çıkmıştır. Müslüman nüfusun İslami kurallara göre hazırlanan yiyecek tüketme ihtiyacından kaynaklanan helal belgelendirme zamanla Güneydoğu Asya’daki diğer ülkelerde de yaygınlaşmıştır. 1980’lerden itibaren gıda ihtiyacının neredeyse % 80’ine yakınını ithal eden Körfez ülkeleri de, özellikle et ithalinde helal belgelendirme talep etmeye başlamıştır. Bu ikinci dalgada, körfez ülkelerinin ana tedarikçisi konumundaki Avustralya, Yeni Zelanda, Brezilya, Uruguay ve Arjantin gibi ülkelerde de helal ürün belgelendirmesi hizmetinin verilmeye başlanmasına vesile olmuştur. 1990’lardan itibaren üçüncü dalga, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’daki Müslüman azınlıkların talebi ile şekillenmiştir.”
DÜNYA HELAL PAZARI BÜYÜYOR
Dünyada yaşayan yaklaşık 1,8 milyar Müslüman nüfusun helal ürün ve belgelendirmesine ilişkin ilgi ve talebi giderek arttığına vurgu yapan Sağkol, helal ekonomisinin küresel çapta 4,2 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını kaydetti. Sağkol, bu konuda şunları söyledi:
“Helal kavramı en başta yalnızca gıda ürünleri ile ilişkilendirilirken, günümüzde gıdanın yanı sıra tekstil, kozmetik, eczacılık ürünleri ve hizmetler gibi sektörel olarak çok geniş bir alana hitap etmektedir.Helal belgesine sahip gıda ürünleri pazarı 1,2 trilyon dolarlık bir pazar oluştururken, buna tekstil, eczacılık ürünleri, kozmetik gibi ürünler ile turizm ve seyahat gibi hizmet sektörlerinin de eklenmesiyle helal pazarı 2 trilyon doları bulmaktadır. Diğer taraftan, ürün ve hizmetlere finans sektörünü de içine kattığınızda helal ekonomisi küresel çapta 4,2 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmaktadır. Diğer taraftan trilyonlarca dolarlık helal ürün ve hizmet ticareti ile birlikte dünyada yıllık 6 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan bir de helal belgelendirme pazarı da oluşmuştur.
Helal kavramının, ürünlerin üretiminden tüketiciye ulaşana kadar her aşamada “sağlıklı, hijyenik ve kaliteli” olma özelliklerini de içermesi nedeniyle Müslümanların yanı sıra gayrimüslimlerin de helal ürünlere talebi artmaktadır. Bu durum helal alanındaki farkındalığın artarak devam edeceğinin de bir göstergesidir. Bu çerçevede, hem ticareti kolaylaştırmak hem de herkes tarafından kabul gören ve güvenilir bir belgelendirme sistemi oluşturmak için helal konusunda standardizasyon faaliyetleri ivme kazanmıştır. Ne yazık ki hâlihazırda tüm İslam âlemince kabul gören ortak bir yapı kurulamamıştır.”
TÜRKİYE VE HAK’IN HELAL BELGELENDİRMEDEKİ ROLÜ
HAK olarak sadece Türkiye’nin helal pazardaki rolünün artmasına değil aynı zamanda helal konseptinin gelişmesine katkıda bulunmayı hedeflediklerini belirten Sağkol, “İlk olarak, gerek ülkemizde gerekse uluslararası alanda helal kavramına karşı farkındalık tam olarak yeterli seviyede bulunmamaktadır. Öyle ki, helal kavramı yalnızca gıda ile ilgili dini bir terminoloji olarak görülmektedir. Halbuki, helal kavramı sadece İslam hukukunda izin verilen veya yasal olanı ifade etmekle kalmamakta, aynı zamanda ürün güvenliği açısından sağlık ve hijyen özelliklerini de kapsamaktadır. HAK olarak tüm ulusal ve uluslararası platformlarda helal kavramı hakkında bir farkındalık oluşturmayı da önemsiyoruz. Bununla beraber, Türkiye’nin tarihten gelen itibarı, geniş kültür coğrafyası, gelişmiş kalite altyapı tecrübesi ile küresel helal pazarında lider ve yönlendirici bir ülke olması ana hedefimizdir. Bu noktada, HAK, ülkemizin helal belgelendirmesi ve akreditasyon alanındaki merkez konumunu güçlendirecek ve uluslararası alanda söz sahibi olmasına katkı sağlayacaktır. Öte yandan, gittikçe büyüyen küresel helal ürün pazarından Türk ihraç ürünlerinin öne çıkmasını ve hak ettikleri gibi daha büyük pay almalarını sağlamak istiyoruz. Yine bu manada, bizden akredite olacak belgelendirme firmalarımızın da küresel pazardan hak ettikleri payı almasına da katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Sonuç olarak bizim amacımız helal belgelendirmeyi ticarete konu ürünler açısından bir yük değil itibarlı bir pasaport yapmaktır” diye konuştu.