GÜNDEME DAİR…
Kasım ayı zeytinci için hasat zamanı… Birçok bölgede hasat şenlikleri düzenleniyor. Bu etkinlikler farkındalığın oluşması ve Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini hatırlatması açısından önemli. Peki, bu sektörde neler oluyor? Rakamlarla bir bakalım mı?
Türkiye’de tahmini 10 milyar TL büyüklüğe sahip olan Türk zeytincilik sektörü, 2017 yılını 285 milyon dolar ihracat ile kapattı.
Sektör, ülke ekonomisine her yıl ortalama 9 milyar TL katma değer sağlıyor. Bugün 178 milyon ağaç varlığı ile 500 bin ailenin geçimini sağlayan zeytincilik, Türkiye genelinde 41 ilde yapılıyor. Bugün Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre 845 bin hektar alanda zeytin ziraatı yapılıyor. 15 milyon insanımız dolaylı ve doğrudan faydalanıyor. Sektör, Cumhuriyet’in 100. Yılı olan 2023 için 650 bin zeytinyağı, 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin üretimi hedefliyor.
Bugün 178 milyon zeytin ağacı varlığının 90 milyonu 2002 yılı sonrası dikildi. Bu ağaçların rekolteye dahil olmaya başlamasıyla, sektörün önümüzdeki günlerde yüzü daha fazla gülecek.
Önümüzdeki dönemde hammadde temininde daha faz sıkıntı yaşamayacak sektör, üretim ve ihracatta rekor kırmaya hazırlanıyor. Sektörün bugün ki gündeminde ise; prim, rekolte artışı sonrası rekoltenin nasıl değerlendirilmesi gerektiği, iç tüketimin arttırılması ile tanıtım var.
İhracatta ‘Atılım Yılı’ olarak kabul edilen ve Türkiye’nin ihracatta üst üste rekorlar kırdığı 2017 yılında en büyük başarıyı gösteren sektörlerin başında zeytinyağı sektörü geldi. Zeytinyağı sektörü ihracatını üçe katlayarak 55 milyon dolardan 174 milyon dolara çıkardı. Türk zeytinyağı, dünya genelinde 100′den fazla ülkenin mutfaklarında pişen yemeklere lezzet kattı.
Zeytin ve zeytinyağı sektörü, üreticiye verilen zeytinyağı priminin arttırılmasını, zeytine de prim verilmesini istiyor. Bu yıl ihracatta rekorlar kıran zeytincilik sektörü, ihracatta rekabetçiliğin sürdürülebilir olması için zeytinyağında 80 kuruş olan primin 1.5-2 TL’ye çıkarılmasını, prim verilmeyen sofralık zeytinde ise; 50 kuruş üreticiye prim verilmesini istiyor. Zeytinyağında üreticiye ödenen primin, diğer yağlık ürünler arasında yer alan mısır, ayçiçeği, soya, aspire verilen destek gibi olması gerektiğini belirten sektörün kanaat önderleri, bu çerçevede sofralık zeytine, prim desteği sağlandığı takdirde, üretilen miktarın tamamı kayıt altına alınacağı ve vergilendirilebileceğinde birleşiyorlar. Sektör temsilcileri, üretimin sürdürülebilir olmasının öneminin altını çiziyorlar. Ülkemizde üretilen zeytin ve zeytinyağı maliyetlerinin rakip ülkelerden daha yüksek düzeyde gerçekleştiğini hatırlatan sektör temsilcileri, bu nedenle ihracatta bağlantılarında sıkıntı yaşandığını ifade ediyorlar. Sektör temsilcileri, çözümün ise zeytin çiftçilerinin girdi maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi, makineli tarım ve modern zeytincilik yöntemlerine geçişin sağlanması olarak sıralıyor. Türkiye’de özellikle Tekir, Domat, Memecik, Kalamata gibi iri taneli zeytin çeşitlerinin dikim ve üretiminin teşvik edilmesinin önemine değinen sektörün kanaat önderleri, sektörün Kanunlar ile koruma altına alınmasının önemine dikkat çekiyorlar. Zeytin ve zeytinyağının aleyhine çıkacak yasalara karşı teyakkuzda olan sektör, “Sektör için hayati önem taşıyan ve Zeytincilik Kanunu olarak bilinen 26/1/1939 tarih ve 3573 sayılı ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. Maddesinde yapılmak istenen değişiklikler, sektörün geleceği açısından tehdit oluşturmakta” diyorlar. Tağşiş ise sektörün en önemli sorunu olmaya devam ediyor. Türkiye’de zeytinyağında miks yapılamaz, yasak. Tağşişin önüne geçilebilmesi için tağşişi yapanla birlikte, tağşişli ürünü satan marketlere de ceza kesilmesini öneren sektör temsilcileri, tüketicinin yol üstünden, bilmediği yerden pet şişe içindeki yağları almamasını tavsiye ediyor.